Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.71
Gram Altın
2975.90
BIST 100
10016.93
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ağustos 2019

Retorik Değil Burhan

Düşünce tarihinde sağlıklı ve sağlam bilgiye ulaşmak, en fazla önemsenen bir husus olmuş; çünkü insan, eşya ve evren ile ilgili sağlıklı yargılara ulaşabilmek, öncelikle kesin bilgiye ulaşmakla mümkün görülmüştür. Bu durum bilgi akışının müthiş hızlı olduğu ve bilgi kirliliğinin her yeri kapladığı bir zaman diliminde daha da önem kazanmaktadır.

Bilgide kesinliğe ulaşabilmek için farklı yöntemler geliştirilmiş; düşünce tarihinde farklı bilgi yolları eleştiriye tabi tutulmuştur. Esasen bu konudaki tartışmaların fizik, tabiat ve sosyal bilimlerde devam ettiğini, yeni yöntem arayışlarının sürekli var olduğunu görmek gerekmektedir. Düşünce tarihinde, sofistike, retorik ve burhan gibi farklı bilgi tarzlarında burhani bilgi ciddi anlamda önemsenmiştir. Sofistike, mugalata yoluyla bilgiyi sunarken, retorik hitabet ve kelimelerin büyüsü üzerinden bir doğruluk iddiasında bulunmaktadır. Ancak Burhani bilgi, ortaya konulan bilgilerin aklın yoluyla doğrulanmasını ve belirli yöntemlere dayanmasını esas almaktadır.

Bizim burada öncelikle problemimiz şudur: bize farklı biçimlerde sunulan bilgi tarzlarında ve özellikle dini bilgide ne derece kesinliğe sahibiz? Birkaç türlü problem görünmektedir. Birincisi, iddiada bulunan bilgi sahibi, kendi bilgisinin (dine dair) en doğru olduğunu iddia ederken, arkasına bazı güçleri de alarak kendisini tartışılmaz kılmaktadır. Halbuki en önemli sorunumuz; bu konularda tartışma yapılmamasıdır. Çünkü bilgide geçerlilik ve yakiniliği test edebilmenin yolu tartışmadır.

Dini bilgi söz konusu olduğunda, safsataya dayalı bazı bilgiler zaten piyasada dolaşımdadır. Özellikle dinin irrasyonel kapasitesinin geniş olduğu teori ve pratiğinden yola çıkarak, aslında çoğu zaman dinin bile istiap haddini aşan sofistike bilgiler birer gerçeklik olarak arz-ı endam etmektedirler. Fakat dini bilgide retorik düzeyin de epey yoğunluklu olduğunu görmeliyiz. Teorik bazı makalelerde ve kitaplarda, dil büyüsel ve kendi içinde ahenkli olmakla birlikte, bize hiçbir şey söylemiyor meselâ. Daha pratik düzeyde ise, bazı medya vaizlerinin yaptığı işi de salt bir retorik olarak görmek gerekiyor. Çünkü bu tür dini sunumların yegane oluşturduğu çıktı; duygu. Zaten o da program bitmeden sona eriyor.

Bilginin kaynağı bir tartışma konusu olmuş, özellikle modern zamanlarda salt rasyonel bilgi ve yöntem olarak da pozitivizmle sınırlama ciddi eleştirilerin konusu olmuştur. Bu bağlamda aklın dışında sezgi, tecrübe, deneyin de ihmal edilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak bu, bilginin salt retorik düzeyde işletilmesini sonuçlamamalıdır. Benim şahsi kanaatimce, tüm bilgi türlerinin akıl ile kontrol edilmesi gerekmektedir. Çünkü özellikle kendisine irrasyonel kapasite yaratan akıl dışındaki diğer kaynakların geçerlilikleri son kertede kontrol edilemez hale gelebilir. Söz gelimi; Batıni türde bir bilgi tarzına geçildiğinde, bu bilgilerin kendi mentalitesi içerisinde kaldığı sürece yanlışlanması mümkün olmaz. Bu tür bilgiler, ancak akıl ve dış dünyadaki olgularla test edilebilirler.

Tüm bunlarla pozitivizmi savunuyor değilim. Ancak dini nasslardan yorum üretenlerin bir gelenek, yönteme bağlı kalarak ve aklın imkanları çerçevesinde bunları üretmesinin özellikle günümüzde önemli olduğu kanaatini taşıyorum. Bize dini konularda yargı sunanlardan, mutlaka a priori bilgiler, kesinlik ifade eden basit gerçekler ve burhanın yolunda kalarak deliller istemek gerekir. Dolayısıyla rastgele yargıların önüne geçmek böyle mümkün olacaktır.