Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2492.05
BIST 100
9653.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Haziran 2021

Restorasyon çılgınlığı!

İSTANBUL’da bir süredir akıl sır erdiremedğimiz işler oluyor. Özellikle tarihî eserler noktasında gerçekten can sıkıcı sahnelere şahit oluyoruz.

Meselâ bir eser restorasyona alınıyor, bitirilmesi neredeyse beş, on yılı buluyor. Belki birkaç yılda tamamlanacak işler uzuyor da uzuyor. Nedense bu can sıkıcı süre uzamaları hep de camiler söz konusu olunca ortaya çıkıyor.

Taksim camii üç yılda yapıldı, hizmete açıldı. Çamlıca Camii birkaç yılda yapıldı, hizmete çabucak açıldı. Hatta İstanbul’a üçüncü köprü bile o kadar hızlı inşa edildi ki hepimiz hayretler içerisinde kaldık.

Ama Üsküdar’da bir Ayazma Camii var ki restorasyonu bir türlü bitmek bilmiyor. Bu cami mahallenin Cuma camiisi ve cemaati de olan bir cami. Geçenlerde caminin önünden geçen eserin önüne dikilen restorasyon tabelasına baktım tabelaya 2020-2022 tarihlerini atmışlar. Yani restorasyon ve çevre düzenleme işi için bu iki yıllık tarih aralığını işaret etmişler. Oysa ki cami hizmete kapanalı neredeyse on yıl oluyor. Söz konusu cami yaklaşık on yıldır restorasyonda ve bir türlü iş bitmiyor. On yılda köprülerin altından ne sular aktı. İzmit körfezine köprü yapıldı, İstanbul’a üçüncü köprü inşa edildi, Çanakkale Köprüsünün inşaatı neredeyse yarılandı, Çamlıca Kulesi hizmete girdi, Çamlıca Camii bitirildi ama bizim Ayazma Camii nedense bir türlü hizmete açılamıyor.

Yahu arkadaş bu caminin altından hazine mi çıktı? Ya da ne bileyim İstanbul’un tarihini bir beş bin yıl daha geriye götürecek tarihi kalıntıya mı rastlandı? Nedir bu işin sırrı? Açıklayın da kamuoyu bilgilensin. Abartı da olsa her iki durumda bile olan olur, biten biter cami çoktan hizmete açılırdı. Mahalleli de bu durumdan oldukça rahatsız. Kiminle konuşsak bir an evvel caminin hizmete açılmasını istiyorlar. Restorasyon adı altında caminin uzunca bir zaman hizmete kapatılmasını onaylamıyorlar. Bence de haklılar. Topu topu beş yılda bitirilecek bir iş için sürenin bu kadar uzaması gerçekten de normal bir durum değil. Bu durumda insanların aklına başka şeyler geliyor. Vatandaş kafasında komlpo teorileri üretecek noktaya gelmiş. Bu işin sorumlusu kimse bir an evvel Ayazma Camiine sahip çıkmalı ve bir an evvel işi bitirerek caminin hizmete açılmasını sağlamalı. Üstüne üstlük Ayazma kadar uzun sürmese bile aynı kaderi Üsküdar’da başka cami ve tarihi eserler de yaşadılar. Gerçekten de pek çoğunun restorasyon süreleri çok uzun sürdü.

Peki bunun zararı ne? Zararı şunlar: Birincisi insanların tarih ve kültürle bağları kopuyor. İnsanlar tarihle bu tarihi eserler üzerinden ilişki kuruyor. Somut kültürel miras soyut düşüncenin bir nevi günlük hayattaki karşılığı olduğu için insanlar inançlarını, duygu ve düşüncelerini bu eserler üzerinden inşa ediyorlar. İkincisi camiler uzun dönem restorasyonda kaldığında yerleşik cemaatleri ortadan kayboluyor. Mahallelinin bir biriyle kaynaştığı, bütünleştiği ve halleştiği bu mekanlar söz konusu misyonlarını icra edemeyince sosyal doku da zarar görüyor. İnsanlar birbirleriyle cami avlusunda tanışıyor, dertleşiyor, komşu olduklarının farkına biraz da buralarda varıyorlar. Bir camiyi uzun zaman kapatmak demek o muhitte yaşayan insanları uzunca bir dönem birbirinden habersiz bırakmak demektir. Öyle ki mahallede yaşayan insanların cenazesi bile buralardan kalkıyor. Mahalle muhtarları, müftülükler, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bölge müdürlükleri , Anıtlar Yüksek Kurulu, Belediyeler, Valilikler, Kaymakamlıklar bu konuda duyarlı olmalı, uzun süren bu tip restorasyon işleri için takipçi olmalılar.

Üsküdar’da yakın zamanda gözüme ilişen bir başka sıkıntılı durum ise İskele Meydanında bulunan Üçüncü Ahmed Çeşmesi’nin restorasyona alınması. Restorasyona alan kurum İBB olarak gözüküyor. Çeşmenin etrafına çekilen şeritte İBB ve İmamoğlu’nu işaret eden görseller ve yazılar var. Benim hatırlayabildiğim kadarıyla bu çeşme yakın bir zamanda elden geçirildi ve restore edildi. Şimdi hangi gerekçeyle tekrar restore ediliyor?, anlamış değilim doğrusu. Kırılan dökülen eskiyen bir tarafı da yoktu. Bu çeşme neden böyle zamansız ve gereksiz bir şekilde yeniden restore ediliyor? Birilerine kaynak aktarmak, para kazandırmak için mi yapılıyor bu işler? Aynı sitemim Ayazma işi için de geçerli. Ayazma’daki durum da böyle ise bu işin sorumlularına teessüf ediyoruz. Tek cümleyle yazıklar olsun demekten başka diyecek söz bulamıyoruz. Ortada yasal bir mani varsa ya da mesela Anıtlar Kurulu gibi bu işi bekleten bu işe taş koyan bir kurum varsa bunu aşacak bir düzenleme yapılması gerekmez mi? Diyelim ki caminin bahçesinde tarihi eser çıktı. Bir taraftan cami hizmete açılıp öbür taraftan arkeologlar tarihi eser kalıntısı üzerinde çalışamaz mı? Çok mu zor bazı işleri yoluna koymak? Sormadan edemiyoruz…