Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2963.27
BIST 100
9661.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Şubat 2021

Rehin

İnsan verdiği sözün, yaptığı eylemin ve kendisine yapılan iyiliğin rehinidir. Rehineliğin sadece tarih ve sosyoloji kitaplarında kalmadığını, ABD’de yönetimin değişmesiyle birlikte hatırladık. Nijerya açıklarında rehin alınan 15 denizcimizin kurtarılmasına daha sevinemeden, ABD’nin maşası kanlı terör örgütünün rehin aldığı 13 vatandaşımızı infaz ettiği haberiyle sarsıldık. Türkiye’yi 40 yıldır terörle dize getiremeyenlerin milli irademizi rehin alamayacaklarını, Gara operasyonuyla bir kez daha hatırlattık.

Bölgemizi bir savaş laboratuvarı olarak kurgulayan küresel akıl, bileğini bükemediği yegane güç olan Türkiye’yi itaate zorlamak için terör unsurlarını yeniden hareketlendirdi. Mozart gemisine korsan baskını yapanların arkasında kimler var diye baktığımızda, oklar Afrika’da sömürü düzeni hızla yıkılan Fransa ile, bölgede milli değerleri durdurmaya çalışan ABD’yi gösterir. Küresel terör ve sömürü baronlarına karşı 21 günlük sabırlı bir mücadele sonrasında kaçırılan 15 denizcimiz kurtarılarak ailelerine kavuşturuldular.

Türkiye’yi kuklacılar yerine terör maşaları ile oyalama taktiğinin artık işlemeyeceğini herkesin bilmesi lazım. İsrail’in PKK terör örgütüne, Irak ve Suriye’de hayal edilen paravan devlete verdiği desteği görmezden gelerek Türkiye, İsrail ile normalleşmelidir söylemleri yine İsrail’in eylemleriyle suya düştü. Atılan olumlu adımların hiçbir işe yaramadığını gören Türk Dışişleri Bakanlığı, Tel Aviv Büyükelçisi olarak atadığı Kemalettin Öktem’i merkeze çekti.

Devletlerin gücünü silah sanayisine yaptığı yatırım ve askeri harcamalarıyla ölçenler, 2 trilyon dolarlık dünya askeri harcamasında 732 milyar dolarla hala silahlanmaya en büyük parayı ayıran ABD ve silahlanmaya 260 milyar dolar harcama yapan Çin’i, Hindistan, Rusya, Suudi Arabistan gibi ülkeleri karşımıza alarak ne yapabiliriz sorusunu gündeme getirerek öğretilmiş çaresizlik modunu telkin ediyorlar. BAE’nin askeri harcamalarının bile 20.4 milyar dolar askeri harcama yapan Türkiye’den fazla olduğunu öne sürerek, Türkçe konuşan ülkeler (Asya coğrafyası), Ortadoğu, Balkanlar, Doğu Avrupa ve Afrika’da devasa bütçelere sahip devletlerle nasıl baş edeceğiz. Onların isteklerine boyun eğelim veya bu güçlerinden birine yaslanalım söylemleri öne çıkıyor. Gara Operasyonu, bu güçlere nasıl meydan okunacağını gösterdi bizlere.

ABD, yeni dönemde çatışmalı ittifak teriminin arkasına sığınacak. Bir yandan rakiplerini psikolojik ve hibrit savaş yöntemleriyle sıkıştırarak diğer yandan da ben diyalog istiyorum ama, demokrasi ve insan hakları ihlalleri yapanlar, S-400 alarak düşmanlarımla iş birliği yapanlarla da mücadele edeceğim söylemini ısıtıyor. Bu yüzden Türkiye rağmen bölgede adım atamayacağını çok iyi bilen McGurk ekibi, iş başına gelir gelmez, PKK teröristlerinin kaçırdığı 13 vatandaşımız üzerinden bize şantaj yapmaya başladılar.

Şantaja boyun eğmeyeceğimizi ise Pençe-Kartal2 operasyonuyla söyledik. 41 uçağın 50 hedefi bombalamasının ardından Şırnak’tan kalkan Atak helikopterlerimiz, Başika üzerinden Akre ilçesi Bakırman beldesi güzergahından Gara’ya indirme harekatı yaptılar. Yani Küresel aklın terör örgütüne verdiği yüzmilyonlarca dolarlık silah ve teçhizatı kullanmaya bile fırsat vermeden bekledikleri Kuzey’den değil Güneyden baskın yapılarak alıkonulan 13 vatandaşımızı kurtarma operasyonu başlatıldı. İndirme harekatı sırasında 3 askerimiz şehit oldu. Operasyonun dördüncü gününde vatandaşlarımızın tutulduğu mağaralara girildi. Maalesef 13 vatandaşımızın alçakça katledildiği manzarası ile karşılaşıldı. Operasyonda 48 terör leşi olmasına, 2 teröristin sağ yakalanmasına, terör unsurlarının delikten deliğe saklanmasına rağmen, operasyonu tamamlayan birliklerimizin geri dönüşünü bile kaçıyorlar şeklinde lanse etmeye çalışmaları hibrit savaşın yeni başladığını gösteriyor. . Türkiye’nin yeni dönemde vatandaşlarını kaçıran bu katillere, bu katillere arka çıkanlara, “Biz Türkiye’nin yanında sizinle savaşmıyoruz” diye operasyondan duydukları üzüntüyü dile getirenlere karşı tavrını netleştirmek zorunda. Bu topraklarda hak iddia edenlere, teröristlerin mağaralarda cezaevi kurmalarına göz yumulmasının da hesabı olduğu hatırlatılmalı.

Dün Suriye’de karşılaştığımız Fransız Lafarge firması, Alman mühendisleri, İsrail istihbaratı, ABD lojistik desteğinin 13 vatandaşımızın katledildiği Gara’daki mağaralarda da karşımıza çıkması, küresel terör baronlarıyla savaşımızın kolay kolay bitmeyeceğini gösteriyor. Ucuz terör oyunlarıyla siyasi irademizi rehin almaya çalışanlara Mehmetçik sahada cevabını vermiştir. Terörü destekleyerek bir yerlere varmak isteyenler dün Suriye’de, Akdeniz’de, Libya’da, Karabağ’da kaybettiği gibi yarın da kaybedecektir.

Bölgede istikrarın sağlanması, Kerkük-Yumurtalık boru hattının yeniden çalışması, Ovaköy sınır kapısının açılması, Türkiye-Musul ulaşımının kesintisiz ve güvenli hale getirilmesi, Musul başta olmak üzere bölgenin yeniden imarı, bölgenin terör unsurlarından temizlenmesi, her şeyden önemlisi Irak’ın en büyük etnik unsurlarından biri olan Türklere siyasi haklarının anayasal olarak verilmesine bağlı. Bu operasyonun arkasından yapılacak Kandil ve Sincar operasyonlarıyla Irak’ta sağlanacak huzur ve güven ortamı bizi küresel terör baronlarına karşı daha güçlü hale getirecektir.

ABD el altından Türkiye’yi 13 vatandaşıyla tehdit ederken, bir taraftan da Boğaziçi eylemleri, Kavala-Demirtaş, Senatörlerin Biden mektubu gibi ipe sapa gelmez olaylarla irademiz teslim alınmaya çalışılıyor. Gara’da 13 vatandaşımızın katili Biden’dir, Macron’dur, Netanyahu’dur. Türkiye’ye karşı teröristlerle işbirliği yapmakta beis görmeyen Biden yönetimi, Beyaz Saray’a her gün ölüm tehditleri yağdıran beslemeleriyle nasıl baş edeceğini düşünmek zorunda. Çalma kapımı çalarlar kapını…. Vesselam….