Reformculara gün mü doğdu?
Sayın Cumhurbaşkanımız medyada yer alan bazı ifadeler üzerine bu söylenilenleri eleştirdi ve ilim sahibi diyanet yetkililerini göreve davet etti. Aslında medyada hedef haline getirilen Nurettin Yıldız hocamızın sohbetindeki sözlerinin orasından burasından koparılarak esas amacından koparıldığı ve çarpıtıldığı da anlaşıldı.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın sözünü ettiğimiz bu demeci kendilerine reformcu, yenilikçi, mezhepsiz, hadis ve sünnet inkarcısı, Abduhçu, Efganici, Teymiyeci, vehhabi, tasavvuf düşmanı, tarihselci (yani Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerinin tarihsel olduğunu ve bugün için geçerliliğinin olmadığını söyleyen akım) adını veren bazı gruplar, hatta seküler ve laik kesimler tarafından alkışlarla karşılandı. Artık dincilere yer olmadığını, inandığımız değerlerimizde bir ayıklama olacağını, bunun da devletin kurumları olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din İşleri Kurulu tarafından yapılacağını yüksek sesle dillendirir oldular. Sevinçleri kursaklarında idi bu zevatın.
Aslında gerçek böyle değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız her zaman ehlisünnet vel cemaat yolundan olduğunu, Hanefi ve Maturidi mezheplerine bağlı bulunduğunu defalarca söylemiş, bunu davranış ve söylemleriyle ifade etmiş biridir. Sevadül azam denilen büyük ve geniş caddeyi tercih eder. Ziyaret ettiği, hürmet gösterdiği alimlerden de bu bellidir. Aynı üstad Necip Fazıl Kısakürek gibi, "İslam yenilenemez, anlayışı ve yenilemek gerekir" der, demiştir.
Yoksa onun sözlerini çarpıtarak hedefinden saptırmak yanlıştır, en başta iftiharımız Sayın Cumhurbaşkanımıza iftiradır.
Sonra bu saydığım grupları tatmin etmek de mümkün değildir. Bunlar aynı hocaları Yaşar Nuri gibi eninde sonunda "Kur'an deizme açık kapı bırakır" der, başka cereyanlara kulaç atarlar.
Ayrıca bu sapmış grupların her biri değişik şeyler savunur, başka başka ilkeleri bize İslam gibi gösterirler. Kimi tesettürü reddeder, bazıları beş vakit namazı inkar ederler. Hangi birine inanacaksın, kafanız karışır ve işin içinden çıkmazsınız.
Bu tiplere tavsiyemiz Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerini saptırarak, anlamından kopararak 1500 yıllık İslami birikimlerimize ve geleneksel değerlerimize düşmanlığa dönüştürmemeleridir.