Reform Dönemi
Son günlerde ekonomi alanında yapılan ve yapılacak reformlar gündemde… Bu bağlamda Hazine ve Maliye Bakanı sivil toplum kuruluşları ile görüşmeler yaparak reel sektörün isteklerini dinleyerek yapılması gereken reformlar için ön hazırlık yapıyor. Reform denince akla Merkez Bankası’nın faiz artırımı gibi konular gelmemeli. Merkez Bankası’nın faiz artırımı para politikası tercihidir. Reformlar daha yapısal konularda gerçekleştirilir. Bazı dönemler reform yapmak için siyaseten zor zamanlardır ancak bazı dönemler de tam zamanıdır.
Trump’ın ABD Başkanı olduğu dönemde reform yapmanın zor
olduğu bir dönemdi. Ekonomik spekülasyonlar, yaptırımlar, tehditler gibi birçok
konu ile mücadele etmek ile uğraşmaktan reform yapmak kolay değildi. Ancak
Biden döneminde reformları yapmak için biraz daha alan açılmış olacaktır.
Siyasi ve uluslararası mücadeleler elbette
kolaylaşmayacaktır ancak konjonktür buna müsait olacağı için Türkiye de dümeni
bu doğrultuda kırdı.
***
Türkiye’nin hem bugününe hem de geleceğine katkı sağlayacak
en önemli unsur, şüphesiz ki gençlere yapılan/yapılacak yatırımlardır. Ancak
gençlerin özellikle pandemi döneminde aldıkları eğitim kalitesi maalesef ki
düştü. Uzaktan eğitim teknolojinin sunduğu imkânlar ölçüsünde devam ediyor.
Ancak uygulamalı bölümlerde okuyan öğrenciler için bu eğitim süreci bir hayli
zor geçiyor.
Tıp, mühendislik, gastronomi, fizik, kimya gibi özellikle
fen bilimlerinde okuyan gençlerin uygulamalı dersleri bir hayli aksıyor. Gerek
YÖK, gerekse üniversiteler muhtemelen bu eksikliğin telafisi için planlama
yapıyorlardır. Ancak dersin derste öğrenildiğini ve bir uygulamalı dersin
öğrenilmeden bir diğerine geçilmesi de ayrı problemler oluşturacaktır. Pandemi
dönemi olması dolayısıyla hareketliliğin azaltılması elbette önemlidir. Ancak
uygulamalı dersler için en uygun formülün bulunması da gerekiyor.
***
Ülkemizdeki en önemli problemlerden biri de şüphesiz ki
istihdam hususudur. Özellikle gençlerin iş dünyasına katılımı giderek kronik
bir sorun haline geliyor. Bu bağlamda hükümetin 1 milyon yazılımcı genç projesi
oldukça önemli bir adım olmuştur. Ancak sadece yazılım alanında değil her
alanda böyle projelere ihtiyaç var.
Gençlerin iş dünyasına katılımında yaşanan en büyük problem,
gençlerin tecrübesiz olması dolayısıyla iş dünyasının çekimser olmasından
kaynaklanıyor. İş dünyasının haklılık payı yok değil elbette. Ancak bu sorunun
çözümü de yine karşılıklı iş birliğinden geçiyor.
YÖK başkanlığında üniversitelerin ders müfredatlarını
güncelleyerek gençlerin lisans eğitimleri sürecinde yarı zamanlı çalışmalarını
sağlayacak bir forma dönüştürmeleri gerekiyor. Cumartesi günlerinin de eğitim
günlerine dâhil edilerek teorik bilgilerin pratiğe dönüştürülmesi gençlerin
mezun olduktan sonraki tecrübesizlik durumunu ortadan kaldıracaktır. Bu
bağlamda YÖK/TOBB ve Üniversiteler/Ticaret, sanayi, ziraat vb. odaları iş
birliği ile bu konuya makul bir çözüm bulunabilir.
Yarı zamanlı çalışma ile hem gençlerin uygulama konusunda
eksikleri giderilirken hem de finansal anlamda burs desteğine çok fazla ihtiyaç
duymayacakları bir imkân olmuş olur. Bu bağlamda il/ilçe merkezlerinde ticaret
ve sanayi odaları çatısı altında üniversite ile koordinasyonu yapılarak bir
organizasyon yapılabilir.
***
Bu öneriye elbette birçok eleştiri gelebilir. Olmalıdır da…
Örneğin üniversitelerin meslek edindirme yerleri olmadığı, bilim üretme yeri
olduğu gibi argümanlar öne sürülebilir. Ancak özellikle 28 Şubat süreci
sonrasında meslek liselerine uygulanan kat sayı eşitsizliği meselesi sebebiyle
üniversiteler adeta meslek edinme eğitim merkezleri haline dönüştü. Bu nedenle
bazı üniversiteler diğerlerinden ayrışarak “Araştırma Üniversiteleri” olarak
dönüştürülmeye çalışıldı. Bu bağlamda eğitim konusunun topyekûn ele alınarak
gençlerin iş dünyasına katılımı sağlanacak şekilde bir alt yapı
hazırlanmalıdır.
Reformların yapıldığı/yapılacağı böyle bir dönemde bu gibi reformlara ihtiyaç var…