Referanduma Giderken\u2026 'Evet' ve 'Hayır' oranları?
Bendeniz, 7 Haziran seçimlerinin hemen öncesinde "AK Parti'nin büyük oy kaybı yaşayacağını", 1 Kasım seçimlerinin hemen öncesinde de "Yüzde 50'ye varacağını" ısrarla ifade ederken, yalnızca "sokaktaki vatandaşın nabzına" güvendim.
O nabız, iyi tutulduğunda kolay kolay yanlışa düşürmez.
ŞU ANDAKİ NABIZ?
Buradan gelelim, "Referandum Sıcaklığı"nı hissetmeye başladığımız şu günlerdeki havayau2026
Referandum bugün yapılsau2026
"Evet" mi çıkar, "Hayır" mı?
Ben, şu anda "EVET" oylarının "önde" olduğunu görüyorum.
Peki oranı nedir?
Bana göre "kararsızlar dağıtılmadığında" dahi, yüzde 55'lik "EVET" oranı görünmekte.
Kemal Kılıçdaroğlu, Doğu Perinçek, "Karargah Rahatsız" tezviratıyla tepki toplayan Hürriyet gibi "marjinal" markaların yaklaşımları, vatandaştaki "EVET" eğilimini tırmandırıyor.
Öte yandan,
Sokaktaki vatandaş, "EVET" çıkmadığı takdirde özellikle ekonominin zora gireceğini düşünüyor.
Vatandaş, çok yakın tarihte AK Parti'ye uyarıda "kantarın topuzunu" fazla kaçırmanın sistemi nasıl kilitlediğini gördüğünden, bir "maceraya" daha atılmak istemiyor.
Çok farklı ortamlarda nabız tutmaya çalışırken, istikrarsızlığın "maddi" bakımdan kendisine zarar vereceğini, siyasi istikrarsızlıktan dolayı "ekonominin" bozulması halinde büyük sıkıntıya gireceğini söyleyen nice vatandaşla karşılaştım.
Birçok Ülkücü'yle de konuştum; çoğunun bir takım "rezervleri" var ama bu ülkede 15 Temmuz darbe girişimi olmamış gibi davranmayı da uygun görmüyorlar.
Meral Akşener ve etrafındakilerin "tabanda" fazla karşılığı yok.
Bunu kabaca bir Cem Boyner hareketi gibi görebiliriz, ya da İsmail Cem İpekçi hareketi gibi...
Bu iki isim parti kurduğunda "Yarın seçim olsa tek başına iktidara geleceklermiş" gibi bir hava estirilmişti Hürriyet gazetesi ve diğerleri tarafından.
Sonucu biliyorsunuz; ancak DOĞU Perinçek'in sıfır virgül bilmem kaçlık partisine rakip
olabildiler!
Peki 'evet' garanti mi?
Bu da söylenemez. Referanduma kadar zorlu bir süreç var.
"EVET" çıkması halinde Türkiye'nin önünün açılacağını bilen dış güçler, bunu engellemek için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerdir.
Bazı "bakanların", son vakitlerde dozunu arttıran sorumsuz açıklamaları, "Evet"e giden yolda sıkıntılar meydana getirmektedir.
Yerel Yönetimlerin bu süreçte çok daha fazla gayretli olması beklenir. Her yerel seçim öncesinde "koltuğu korumak" için gaza yüklenen (BAZI) belediye yönetimlerinin, referanduma giden yolda neler yaptıklarını dikkatle izliyoruz!
Öte yandan;
AK Parti teşkilatı, Anayasa değişiklik paketi ile neler getirildiği noktasında yeterince bilgi sahibi değilmiş gibi geliyor bana.
Milletvekillerinin, il ve ilçe başkanlarının, diğer teşkilat yöneticilerinin düzenlemenin ayrıntılarına ne kadar hakim olduklarını bilemiyorum. Geçtiğimiz günlerde sohbet ettiğimi bir teşkilat önde geleni, bu konuda "bilgi eksikliği" olduğunu söyledi.
Bu eksikliği gidermek için atak yapılacakmış.
Vatandaşı "aydınlatabilmek" teşkilat yöneticilerinin görevi. Aydınlatabilmek için de aydınlanmış olmak gerek.
Bu süreçte, "EVET" yönlü sivil toplum örgütlerinin desteğini almak şart.
Günler hızla gelip geçiyor.
Rehavete tahammül edilemez. "Hayır"cıların "okumaya", "öğrenmeye" ihtiyaçları da niyetleri de yok.
Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı onları motive ediyor.
"Hayır"cıların sandığa gitme oranları çok yüksek olacaktır.
"EVET"çiler rehavete kapılır ve bu oranı düşürürlerse, sıkıntı olabilir.
Bakalım 8'li Komite NE YAPACAK?
Sivil toplum örgütlerinin desteğinin ne kadar önemli olduğunu izaha gerek yok.
"DİSK'ten tutun TMMOB'a kadar, ne kadar 'hayır'cı sivil toplum örgütü varsa bir araya gelerek tavırlarını açıkça ortaya koymuş durumda!
Bunlar, "Hayır" propagandası için yoğun emek, mesai ve kaynak sarf ediyorlar.
Öte yandanu2026
Bir okuyucum şöyle sormuş:
"Bizim Karma İstişare Komitesi bu süreçte ne yapıyor acaba?"
Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi (KİK) adlı yapıdan bahsediyor okuyucumuz.
Bu yapının üyesi olan sivil toplum örgütleri şunlar:
1-TOBB, 2-TÜRK-İŞ, 3-TİSK,
4-TESK, 5-TZOB, 6-HAK-İŞ,
7- MEMUR-SEN,
8-TÜRKİYE KAMU-SEN.
Bu "8" sivil toplum örgütü bir araya geldiğinde gerçekten müthiş bir güç oluşturuyor.
Aralarında, Referandum'dan "EVET" çıkması için "kendi başlarına" gayret gösterenler var.
Bununla birlikte, "Ortak Açıklama" yapmaları, ortak eylemler gerçekleştirmeleri halinde çok daha etkili olacakları da aşikar.
Okuyucumdan gelen talep de bu yönde.
AK Parti'nin iktidarda olduğu 15 yıllık süreçte büyük imkanlardan faydalanarak "büyüyen" bu 8 sivil toplum örgütü için şimdi "EVET Yolunda Ortak Hareket Etme" vaktidir.
Vakit, tarafsız kalma vakti değildir.
"Hayır"cı sivil toplum örgütleri hep birlikte hareket ederken, bu 8 sivil toplum örgütünün "Evet"te birleşememeleri, ortak mesaj verememeleri kabul edilebilir bir durum olmaz.
Dolayısıyla okuyucumun talebine destek veriyor, bu sekiz sivil toplum örgütümüzü "EVET" için bir araya gelerek "ORTAK SES VERMEYE" davet ediyorum.
Bakalım, bu davetimiz karşılık bulacak mı?
"Beşli Çete" diye ünlenen yapı, 28 Şubat sürecinde bu milletin değerlerine karşı "Topyekun Savaş" için bir araya gelmişti.
Bakalım, "8'li Oluşum" bu milletin değerlerine sahip çıkmak, Yeni Türkiye'ye hep birlikte "EVET" demek için bir araya gelebilecek mi?
Bekleyelim, görelim!
Erdoğan faktörü
CHP'nin önde gelenlerinden Muharrem İnce, sosyal medyada büyük paylaşım sayılarına ulaşan konuşmasında, "Recep Tayyip Erdoğan karşısındaki ezikliklerine" vurgu yapıyor. Muharrem Bey, faturayı Kemal Kılıçdaroğlu'na kesiyorsa da, mesele tam olarak öyle değil. Sayın Erdoğan'ın karşısına kim çıkarsa çıksın şansı yok.
CHP seçimlere Muharrem İnce'nin genel başkanlığında girmiş olsaydı bile, sonuç değişmezdi.
Sayın Erdoğan, milletin bağrından çıkmış bir Lider Söylemi net, tavrı berrak.
İşte son misal;
Hürriyet gazetesinin yaptığını "terbiyesizlik" olarak nitelendirmek suretiyle "EVET" oylarına en az iki puan ekledi.
Doğan Grubu, özellikle 28 Şubat sürecinde bu aziz milleti çok mağdur etti. Milli Görüşçüsü, Ülkücüsü hatta "Sosyal Demokrat"ı bu gruptan şikayetçi. Bülent Ecevit bir "Siyasi Komplo" ile karşı karşıya kaldığında Hürriyet gazetesinin nasıl tutum takındığının unutulması ne mümkün!.. Doğan Grubu'nun desteklediği hiçbir parti seçim kazanamamıştır bugüne kadar!.. Sayın Erdoğan bu "zihniyet" ile hep ters düşmüştür. Bu ters düşüşten de hep "karlı" çıkmıştır.
Recep Tayyip Erdoğan, CHP zihniyetinin elinde inim inim inleyen geniş halk kitlelerinin "direniş"ini teslim etmektedir. Dışarıda ne kadar Türkiye düşmanı varsa, hep birlikte Recep Tayyip Erdoğan'a saldırması da, gücüne güç katmaktadır.