Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2969.34
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Kasım 2019

Refah Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan

Pek çok siyaset bilimci ve gazeteci dostumuza göre Adalet ve Kalkınma Partisi şu an içinde iki ayrı parti barındırıyor. Birisi AKP, diğeri AK Parti. Bu bakış açısına göre AK Parti, partinin davaya samimi kalan kanadını ve partinin kuruluş ayarlarını muhafaza eden kesimini oluşturuyor. AKP ise, davaya zarar verenlerden ve sırf kendi menfaatleri için parti ve ülke çıkarlarını son plana bırakan kadrolardan müteşekkil. Söz konusu ayrıma göre AK Partililer Erdoğan’a sıkı sıkıya bağlılar ve ülke çıkarları söz konusu olduğunda kendi çıkarlarını öteleyebiliyorlar. Seçmenle daha sıcak ilişkiler içindeler, daha mütevazi yaşıyorlar ve daha fedakârlar. Ancak AKP’liler, partinin eyyamcı kesimini oluşturuyor, bunlar sadece şirketlerinin, cemaatlerinin, içinde bulundukları çıkar gruplarının menfaatleri için Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeler.

Aynı bakış açısına göre AKP’liler, AK Partililerden, AK Partililer de AKP’lilerden şikayetçiler. AK Partililer AKP’lilerin görgüsüzlüğünden, hoyratlığından ve gözlerinin bir türlü doymayışından muzdaripler. AK Partililere göre partinin içinde azgın bir azınlık burjuva var ve ne verirseniz verin doymuyorlar. Bunlar davaya ve Erdoğan’a ve dahi partiye ve ülkeye zarar veriyorlar. AKP’lilere göre ise AK partililer yanlış yoldalar. AKP’liler, “siyaset sadece çıkar için yapılır, siyasi partiler de birer çıkar örgütlenmesidir, bizim iktidarımızda biz doymayacağız da başkasını mı doyuracağız?” diyorlar. AK Partilileri biraz fazla naif olmakla suçluyorlar. Mesela AKP’lilere göre hediyeleşmek sünnet (rüşvet)!, akrabaya yardım etmek ibadet (torpil), kardeşinin elinden tutmak sevap (kayırmacılık ve partizanlık)!

Bu görüşler çeşitli kanaat sahiplerine ve siyasetçilere ait. Bir de partiyi dışarıdan gözlemleyen siyasi gözlemcilerin kanaatleri var. Onlara göre ise Adalet ve Kalkınma Partisi sadece AKP’den oluşuyor. Tamamıyla yıpranmış, istikametinden sapmış hatta kirlenmiş bir AKP var ortada. Adalet ve Kalkınma Partisi mensuplarının tamamını aynı kefeye koyuyorlar. Genel kanaate göre Adalet ve Kalkınma Partisi’nde bir yıpranmışlık, bir yorgunluk, bir rayından çıkma ve istikametinden sapma durumu var. Partinin kendisini yenilemesi ve tazelemesi gerekiyor. Ancak bu ne kadar mümkün? Herkes bu sorunun cevabını arıyor. Dönem dönem yapılan kabine değişiklikleri, teşkilatlarda ve yerel yönetimlerde gerçekleştirilen değişimler hem partilileri hem de seçmeni çok da tatmin etmiş gibi gözükmüyor.

Hatırlanacak olursa AK Parti, Refah Partisi mirası üzerine kurulmuş ve özellikle yerel yönetimlerde Refah geleneğini devam ettiren bir siyasal oluşum. Sayın Erdoğan, Refah Partisi içinde güçlü ve gelecek vadeden bir figürdü. İBB başkanlığından sonra muhtemelen Refah Partisi’nin başına geçecek ve siyasi hayatına merkez siyasette belki başbakan olarak devam edecekti. Talihsiz 28 Şubat süreci ve hapis meselesi onu farklı bir kaderle karşı karşıya bıraktı ve kendisi yeni bir parti kurarak siyasi yaşamına devam etti, defalarca sandıktan başarılı çıkarak iktidar şansı yakaladı. Gazetelerin “muhtar bile olmayacak” manşetlerine inat ülkenin önce başbakanı daha sonra cumhurbaşkanı oldu. Bu arada AK Parti her ne kadar Refah’ın küllerinden doğmuş olsa da Refah Partisi’nin retoriği üzerinden değil de daha liberal daha esnek ve daha yumuşak bir üslupla siyaset yapmayı tercih etti. Ancak Refah Partisi’nin taşıdığı misyon ve gelecek perspektifi Sayın Erdoğan’ın ajandasından hiçbir zaman silinmedi.

Şimdi genel kanaate göre Sayın Erdoğan da Adalet ve Kalkınma Partisi içindeki AKP’lilerden pek mutlu değil. Muhtemelen parti çevresinde birikmiş sermaye sahipleri ve çıkar odaklarının da bir türlü gözünün doymamasından şikayetçi. Dolayısıyla Erdoğan, parti içindeki AKP’lilerden yani bu ağır yükten bir an evvel kurtulmak istiyor olabilir. Zira bu takım sürekli Erdoğan’a zarar veriyor ve Erdoğan’ı yıpratıyorlar. İstanbul ve Ankara seçimlerinin kaybedilmesi biraz da bu durumla ilişkili. Yaygın kanaate göre Erdoğan her şeyin farkında ve taze bir başlangıç yapmanın kendisi için de iyi olabileceği kanaatini taşıyor. Geçenlerde bir parti toplantısında konuşurken dilinin güya sürçmesi ve “Refah Partimiz” ibaresini kullanması bir tesadüf müydü? Bence değildi. AK Parti yerel yönetimlerde Refah’ın sermayesini tüketmiş olabilir ama genel siyasetteki siyasi hazine hâla bir yerlerde saklı duruyor. Bir kısmı özellikle savunma sanayi ve askeri alanda sandıktan çıkarıldı, ama ülke başka alanlarda yeni sürprizlere gebe! Bekleyin görün, Refah Partisi gümbür gümbür geri geliyor, hem de Erdoğan’ın genel başkanlığında!