Ramazan’ın işlevi, önemi ve bayramı
Ramazan ayını tamamlayarak bayrama erişmiş bulunuyoruz. Ramazan boyunca tutulan oruç, kılınan teravih, okunan Kur’an ve verilen fıtır sadakası üzerine değişik konuşmalar ve bilgilendirmeler yapıldı. 30 gibi uzun bir zaman içinde gün boyu oruç tutulmasını başarmak, nefsimize karşı büyük bir psikolojik, bedensel, duygusal ve sosyal zafer niteliği taşımaktadır. Bayram, 30 başarıyla tamamlamanın verdiği coşkuyu ve mutluluğu hep beraber yaşamaktır.
Ramazan olgusu bir bütün olarak değerlendirildiğinde karşımıza onun işlevine dair iki önemli durum çıkmaktadır. Birincisi, hayatta en önemli görevimiz, nefsimizin mahkumu olmamak, nefsimizi sürekli olarak temizlemek, olgunlaştırmak ve geliştirmektir. Başka bir ifade ile kendimizi ahlaki olarak değiştirmek asli görevimizdir. İkinci olarak kalplerimizdeki hastalıkların iyileşmesi, Allah’a karşı kulluk görevimizi yerine getirmemiz için hidayet rehberi olan Kur’an-ı Kerim’ı sürekli olarak okumalı, anlamalı ve onun üzerinde tefekkür etmeliyiz. Kur’an anlaşılmadan, akledilmeden ve içselleştirilmeden, nefislerimizi değiştirmenin ve kendimizi hidayet üzere tutmanın imkanı bulunmamaktadır. Kur’an, sadece Ramazan ayında değil, yılın her her zamanında okumamız, anlamamız, anlamlarını akıl etmemiz ve hayatımıza aktarmamız gereken asli hidayet yoludur.
Ramazan ayının belirgin özelliği, bu ay boyunca tutulan oruçtur. Oruç, kuru kuruya aç ve susuz kalmak veya cinsel perhiz değildir. Oruç, insanın elini, dilini, belini, gözünü, kalbini, aklını ve duygularını kötülüklerden alıkoyması demektir. Başka bir ifade ile oruç, duyusal, duygusal ve davranışsal olarak kendimizi kötülüklerden alıkoymak, iyilik yoluna kendimizi seferber etmek demektir. Oruç, insanın ahlak, akıl ve kulluk için kendisini seferber etmek için tuttuğu bir ibadettir.
Ramazan kelimesinin sözlük anlamlarından biri, güneşin sıcaklığı karşısında taşların yanarak harlanmasıdır. Ramazan ayı, insanların günahlardan uzaklaşmak ve iyiliğe yönelmek için oruç gibi zor bir ibadeti gerçekleştirdikleri bir aydır. Güneşin sıcaklığında harlanan taşlar gibi günahlarımızda oruç gibi bir ibadet karşısında kızararak erimektedir. Ramazan’ın en önemli özelliklerinden birisi, hayatımızda kötülükleri ve günahları en aza indirmek, mümkünse yok etmektir. Günahların hayatımızdaki sayısı azalırken, öte yandan iyiliklerin hayatımızdaki sayısı ve işlevi arttırılmalıdır. Hayatımızda kötülükler azaldıkça ve onların yerine iyilikler geçtikçe daha ahlaklı ve iyi mümin insanlar haline gelmemiz mümkündür. Kişi, hayatında hep kötülükleri azaltmak ve iyilikleri arttırmak için çaba göstermelidir. Kişinin hayatındaki iyilikleri azaltıp kötülükleri arttırması şeklinde yıkıcı bir eğilim içinde olması, bireysel ve sosyal düzeyde bütün kötülüklerin kaynağını oluşturmaktadır.
Ramazan ayı, yağmurun bütün kirleri silip süpürmesi gibi oruç gibi bir ibadetle günahlarımızı hayatımızdan atmanın mümkün olduğunu bize göstermektedir. Günahlarla ve kötülüklerle mücadeleden insan, hiçbir zaman vazgeçmemelidir. İnsanın günahlara teslim olması ve onları işlemekte ısrar etmesi, aslında insanın kendisinden vazgeçmesi anlamına gelmektedir. Allah, günahlarında ısrar ederek insanın kendisinden vazgeçmesini ve ümitsizliğe kapılmamasını istememektedir. İnsanın kendisinden değil, günahlarından vazgeçmesi gerektiği şeklindeki ilahi çağrının farkına, Ramazan ayında çok yoğun ve derinlikli bir şekilde varılmaktadır.
Allah, insanın günahlarından vazgeçmesini istemektedir, çünkü Allah, rahmet kapılarını insana sürekli olarak açık tutmaktadır. İnsan, günah bataklığında yok olarak değil, rahmet kapılarına girerek kendisini varoluşsal düzeyde yenilemelidir. İnsanın gerçek bayramı, günahlarından vazgeçmesi ve rahmet kapılarından girmesidir. İnsan rahmet kapılarından girdikçe, fıtratını yenilemektedir. Ramazan bayramının Eid’ul Fıtr yani Fıtrat Bayramı olarak nitelenmesinin nedeni budur. Ramazan bayramı, varlığımızı yenilemenin, diriltmenin ve tazelemenin coşkusunu ve sevincini yaşamanın adıdır.
Ramazan bayramı, dayanılacak tek kapı olarak Allah’ın Kapısından girmenin coşkusunu ve mutluluğunu yaşamaktır. İhlas ve ahlak içerisinde yerine getirilecek kulluk yoluyla Allah’ın Kapısından girmek, merhamete, mağfirete ve sevgiye ulaşmak mümkündür. Günahlarımızı azalttığımız ve iyiliklerimizi arttırdığımız ahlaklı bir hayat dileğiyle, Fıtır Bayramınızı kutluyorum.