Ramazan'ın bahar çiçekleri çocuklar
şiirsiz mevsimler düşer
sonra
yağmursuz güzler
ölümlü düşler…
adımlar yürütmez
o vakit…
yıkamaz ömrünü
gök delinse de…
yakamaz seni
hiçbir çıngı
hiçbir kor…
şimdi tüm güneşler
Yusuf'un kuyusunda
tüm yağmurlar
Nuh'un divanında
tüm güller
İbrahim'in makamında
tüm adımlar
Safa'nın Merve'nin koynunda
şimdi vaktin avuçlarından öp
yeni şiirler doğursun
Musa'nın asası
Nil'den fer bulsun
nilüferler kökleriyle kuşatsın
nehre salınmış sandıkları…
yeni şiirler okunsun
yepyeni
tüm çocuklar kalkarken ayağa…
Hep eski ramazanlara özlemle giriş yaparız yeni ramazanlara. Komşularla yapılan yemekleri, hazırlanan iftariyelikleri, dağıtılan sadakaları, yapılan ziyaretleri anarız.
Teravihlerin tadı, camilerin neşesi derken bu özlem yüreklerimizin bağını askıda bırakır geçmişle.
İşte bu bağın askı da kalmaktan öte maziyle köprü niteliği görmesi için çabalarımızı artırmalıyız artık.
Bizim özlem duyduğumuz değerleri, çocuklarımız bire bir yaşadıkça yeni ramazanlar da anlamlı, neşeli ve ibadet yüreklere işlemiş şekilde olacak, özlemler hafifleyecektir.
Şimdi de çocuklar oruç tutmayı öğrenmeli, Rablerine kul olma gereği olarak elbet. Bunu yürekten istemeliler. Minnacık iken, kuş orucu/ tekne orucu tutarak önce… Sırtına binmeliler büyüklerinin, eğlence ile…
Ödevleri sınavları var, hava sıcak, susarlar! Mazeretlerini kenara bırakarak… Merhamet ki, bu ulvi ibadetten alıkoymamalı, onun verdiği manevi hazdan uzak tutulmamalı çocuklar.
Komşuya, akrabaya, yapılan ikramdan iftar davetlerinden uzak kalmamalılar.
İftarlarla bir araya gelen çocukların birlik beraberlik, paylaşım duygusu ve oyun oynama isteklerine destek olunmalı, ileri de yalnızlığı seven çocuklar olmamaları için.
Toplumsal sorumluluk taşıyan bireyler, kalabalık ailelerde imece usulüyle sevgi ve güvenin pekiştiği nesillerden oluşmaktadır.
Şimdi de çocuklar eskisi gibi, bencillikten uzak ekmeğini bölüşebilmelidir. Teravihte seccadesine arkadaşı ile sığışmayı öğrenmelidir.
Öğrenmeli çocuklar rabbin kelamını, onu okumanın, dinlemenin ve hayata aktarmanın verdiği sükûneti.
Öğrenmeli çocuklar bölüşülen ekmeğin sıcaklığını, yürekte bıraktığı izi.
Öğrenmeli! mide ile beraber gözü, kulağı, dili korumayı ramazanla! Sonra ömrüne yayarak.
Öğrenmeli az ise de verebilmeyi, tüketim çağında vermenin erdem olduğunu hissettirerek!
Ekmeklerin bile çöpe atıldığı nimetin değerinin bilinmediği şu vakitlerde israf etmemeyi, tabağına yiyeceği kadarını almayı öğretmeli
Cimrilikten uzak, rahatından feragat edip, sahurunu yapabilen, namazına uyanabilen, nimete şükredebilen nesillere yol vermeli. Öğrenmeli çocuklar görerek yaşayarak. Hayat biçimi olmalı sonra onlara.
Ailesine yardım eden, her şeyi anneye babaya bırakmayan, ekmeği bölmekten, çorbayı koymaktan zevk alan bir nesille eski ramazanlara özlem, anı mahiyetinde olacaktır.
Yine orta oyunları, Hacivat- Karagöz, Nasrettin hoca; oyunlarla, gösterilerle sokakları şenlendirebilir. Davullar maniler top atışları varsın unutulmasın.
Ve en çok ne olsun derseniz!
En çok da savaşın çocuklarına, yetimlere, öksüzlere kimsesizlere ekmek gitsin. Ve oyuncak. Ve gülücük olacak ne varsa.
Ve dualar gitsin yükselsin sema da. Çocuklar anne babaları ile iftar edebilsinler.
En çok da bunu isteyelim Yaratan’dan.
Merhamet arttıkça eski ramazanlar yeni ramazanlarımız olacaktır.
Oruçlarınızın kabul olması dileğimiz. Ve bizi birbirimize bağlayan bayramlara ulaşmak temennisiyle…
…