Dolar (USD)
32.25
Euro (EUR)
34.65
Gram Altın
2401.32
BIST 100
10247.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Haziran 2019

Ramazanda öğrendiklerimizi unutmayalım, uygulayalım!..

Bütün sayılı günler gibi Ramazan-ı şerif ayı da çok çabuk gelip geçti. Bu mübarek ayda; çok güzel ibadetler ve çok kıymetli ahlakî faziletler öğrendik. Gelecek Ramazan’a kim yetişir kim yetişmez Allahü Teâlâ bilir. Çünkü şairin de söylediği gibi; neylersin ölüm herkesin başında… Dolayısıyla akıllı Müslüman, Ramazan ayında öğrendiği güzellikleri; senenin bütün aylarına ve ömrünün bütün safhalarına yayabilendir. Çünkü öğrendiğimiz bu güzellikler ve bu faziletler; Ramazan ayına mahsus şeyler değildir. Onlar, hayatımız boyunca tatbik edip uygulamamız gereken İlahî düsturlardır.

Hiç şüphe yok ki herkesin, hararetle cevabını aradığı soruların en önemlilerinden biri de; insanın niçin yaratıldığı ve nereden gelip, nereye gittiği sorusudur. Aslında hayatı; yemek, içmek, uyumak, eğlenmek ve zevk û safa sürmekten ibaret kabul etmeyen her insanın, bu sorunun cevabını ciddi bir şekilde araması ve de bulması gerekir. Bunu yapamayan insan; dünya ve ahiretini harap etmeye mahkûmdur.

Peki o zaman, bu önemli sorunun doğru cevabını kimden öğrenebiliriz? Elbette ki Rabbimizin Kelam-ı kadiminden... Çünkü insanı da kâinatı da yoktan var edip yaratan O’dur. O zaman kulak verip dinleyelim bakalım niçin yaratılmışız; Rabbimiz celle celâlüh bir âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Ben, cinleri ve insanları, ancak Bana ibadet etsinler, diye yarattım!..” (Zâriyat 56) Demek ki asıl vazifemiz, Rabbimize ibadet etmektir!..

Evet insanın yaradılış gayesi; Allahü Teâlâya ibadet etmektir. Bu, önemli gerçeği anlatan başka âyet-i kerimeler de vardır, birkaçı mealen şöyledir:

“Hüküm yalnız Allah’ındır. O, size, kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.” (Yusuf 40)

“Ey insanlar! Hem sizi hem de sizden önceki insanları yaratan Rabbinize ibadet edin!” (Bakara 21)

“Allah’a ibâdet edin ve hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayın!” (Nisa 36)

Ayrıca her gün kıldığımız namazlarda, defalarca; “ancak Sana ibadet eder ve ancak Senden yardım dileriz,” (Fâtiha 5) âyet-i kerimesini tekrarlarız.

Asıl vazifemiz, yüce Yaradanımıza ibâdet etmek olduğuna göre; ibadetler, bütün işler yapıldıktan sonraya bırakılmaz, bilakis evvela onlar ifa edilir. Çünkü yukarıdaki âyet-i kerimelere göre Allahü Teâlâ, bizi ibadet etmek için yaratmıştır. Dolayısıyla Müslüman, hayatını, ibadetlerine göre tanzim emek zorundadır.

İbadetler, yüce Rabbimiz Allahü Teâlâya itaatin göstergeleridir. Çünkü yalın ve teorik bir inanç yeterli değildir. Bu inancın, pratik olarak eylemle yani itaat ve ibadetle gösterilmesi ve sergilenmesi gerekir.

Kuşkusuz ibâdetin -sevabın yanında- birçok dünyevî hikmet ve faydaları da vardır. Her şeyden önce ibadet; kişinin disiplinli bir hayata alışmasını kolaylaştırır ve onu iç çatışmalardan kurtararak faydalı işler yapabilme gücüne kavuşturur. Aynı zamanda toplu olarak yani -namaz gibi- cemaat halinde yapılan ibadetler, ferdin; sosyal uyumuna da yardımcı olur. Böylece kişi, mesut bir şekilde hayatını sürdürürken, toplum da anarşiden uzak; sâkin, mutlu ve huzurlu bir ortama kavuşur.

Ayrıca, sadece Rabbimizin rıza-i bârisini kazanmak için yaptığımız ibadetler sâyesinde; içimizdeki psikolojik patlamalara zemin oluşturan suçluluk kompleksinden kurtulma imkânını buluruz. Nice kötü hastalıklar vardır ki, onların kaynağı psikolojiktir. Mesela üzüntü ve keder sebebiyle birçok insan; şeker, ülser ve benzeri hastalıklara yakalanır.

Dolayısıyla Ramazan’da öğrendiklerimiz, hayatımız boyunca yapmamız gereken şeylerdir. Birçok insan kendini şöyle kandırır: “Şimdi gencim, yaşlanınca tevbe eder, ibadetlerimi o zaman yaparım…” Bu, çok yanlıştır. Çünkü insanın ne zaman öleceği bilinmez. Dünyaya kendi irademizle gelmediğimiz gibi, ne zaman terkedeceğimiz de mechuldür. Kaldı ki badet, hayatın belli bir dönemine mahsus değildir. Çünkü Dinimize göre; aklı yerinde olan her Müslüman, ergenlik çağına girdikten sonra, ölünceye kadar Rabbine ibadet etmek ve yasakladıklarından kaçmakla mükelleftir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Sana ölüm gelip çatıncaya kadar Rabbine ibâdet et!” (Hicr 99)

Allahü Teâlâ, hepimizi; ölünceye kadar ihlasla ibadet eden saîd kullarından eylesin, âmin…

[email protected]