Ramazanda duygu terbiyesi
Yâ Rab, şu muazzam Ramazan hürmetine,
Kaldır aradan vahdete hâil ne ise
(M. Akif)
Bizi bir yıl sonra
“Ramazan Ayı”na kavuşturan Rabbe hamd olsun. Milat gazetesinde ilk yazıma geçen
sene yine ramazan ayında başlamış idim. Bir yıl boyunca “Mihenk” köşemden önce
kendi kalbime seslendim. Okuyucularım, sesimin yankılarına eşlik ettiler. Var
olsunlar. Geçen bir yıla dönüp baktığımızda dünya sürgününü tamamlayanlar oldu.
Güzel yankılar bırakıp aramızdan göçenleri rahmetle anıyor ve ruhaniyetlerini
her an hissediyorum. Dökülen 365 takvim yaprağının her bir sayfasına neler
yazılmadı ki... Yaşadığımız her şey, yazdığımız hayat kitabımızdan başkası
değildi. Bir gün elimize tutuşturulup “Haydi oku” denilecek olan hayat
kitabımız. Kitabı sağ taraftan verilenlerden olmayı dileriz. Öyle der Allah: “Biri,
amel defteri sağından verilenlerdir; ne mutlu o sağından verilenlere! Diğeri
amel defteri solundan verilenlerdir; ne bedbaht o solundan verilenler!” Sonra
devam eder ayet: “Önde olanlar; (erdem, amel ve ödülde) önde olanlar; İşte
onlar nimetlerle dolu cennetlerde Allah’a en yakın olanlardır.” Yaratıcı,
besleyici, yaşatıcı olan Allah’a yakın olmak... Saadetlerin en güzeli olsa
gerek.
Bu ramazan başka güzel. Hem
bahara hem ramazana “merhaba” diyoruz. Nefis, tümüyle muhalefet safında durmaya
hazırlanıyor. O şer içinde şeri barındırıyor çünkü. Islahına çalışırsak hayr
içinde hayr olur elbet. Öyleyse bu ramazan, kalpleri ıslah etmeye çalışalım.
Çünkü onun ıslah edilmesi ile bedenimizin tüm azaları ıslah olacak. Bundandır
ki kainatın efendisi; “Uyanık olunuz. İnsanda bir et parçası vardır ki o iyi
olunca bütün duygular güzelleşir. O fesada uğrarsa bütün duygular iyiliğini
kaybeder. İşte o et parçası kalptir.” Peki kalbimiz nasıl ıslah olacak? Sanırım
takva tevekkül ve ihlasla. Çünkü Allah; Sözünde
duran, günah ve haksızlıktan sakınan, takva sahibi kullarını sever. Sonra
Allah, kullarının tevekkül etmesini ister: Şayet
Allah size yardım ederse sizi yenecek hiç kimse yoktur. Sizi yardımsız
bırakacak olursa (Allah’a rağmen) size yardım edecek kim vardır? Müminler
yalnızca Allah’a tevekkül etsinler. Ve Allah’ın rızası ancak ihlas ile
kazanılır. Bundandır ki Üstad, Bilirsiniz
ve biliniz: Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük
bir kuvvet, en makbul bir şefaatçı, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir
tarîk-ı hakikat, en makbul bir dua-yı manevî, en kerametli bir vesile-i
makasıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet: İhlastır, der. Öyleyse
takva, tevekkül ve ihlasın olmadığı kalp bozulmaya başlıyor, yapılan işler asıl
manalarını kaybediyor demektir.
Bu ramazan, emrolunan
vakte kadar yiyip içmeyerek “açlık
duygusu”nu kontrol altına alacağımız gibi törpülenmesi gereken duygularımızı da
gözden geçirip takvasız, tevekkülsüz ve ihlassız olan yönlerimizi kontrol
altına alalım. Ramazan’da
sadece yeme ve içme gibi fiziksel dürtülerimizi kontrol etmek değil, aynı
zamanda oruç tutturacağımız başka duygularımız da vardır. Mesela öfkemizi iyilik
yaparak kontrol altına alalım. Çünkü iyilik yapmak, dünyayı daha yaşanılır bir
hale sokar. Kıskançlık, kin, nefret gibi duygularımıza oruç tutturalım.
Egolarımızı eğiterek bir iç disiplin sağlamaya çalışalım. Ramazan ayı duygusal
zeka farkındalığımızı artırıyor. Ramazan ayı, oruç tutmak, iftar sofralarında
buluşmak, anlayış, iletişim, sevgi, hoşgörü ve dayanışma yoluyla duygusal
zekamızı artırmak ve otokontrolümüzü sağlamak için harika bir fırsat.