Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2307.07
BIST 100
9079.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Ramazan Yazısı: Oruç ahlakî dönüşüme ve gelişime hizmet etmelidir

Ramazan ayı, insanın insanı kâmil olmasının kapılarının sonuna kadar açıldığı ve insaniyetten sapmalar bağlamında hatalarımızdan kurtulmaya vesile olan bir aydır. Ramazanı, manasına uygun yaşamak önemli olduğu gibi, Ramazanın sonrasında da insaniyete layık olacak şekilde bir insan olarak, yaşama alışkanlığını birey bazında geliştirip toplumsal huzurun tesis edilmesi ve geliştirilmesi önemlidir.

Hz. Peygamber’in “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demesi ve oruçla ilgili buyruklarında temel vurgunun “ahlak” üzerinde olması çok önemlidir. Toplum olarak çok varlıklı, çok nitelikli diplomalara sahip olmaktan daha önemlisi, “ahlaklı bireylerden oluşan bir toplum” veya “sosyal ahlak düzeyi yüksek bir toplum” olabilme erdemine erişmektir. Bunun için de önemli olan insanın kendi zaaflarını ıslah etmesi öncelikli ve temeldir. Din ve ahlak kuralları gibi manevi esaslar başkalarını eleştirme aracı olmaktan çıkartılıp, kendi nefsimizin ıslahının ölçüleri halinde içselleştirerek uyguladığımız kadar erdemli birey ve erdemli toplum olmak mümkündür.

Bir hadiste yer alan “Her kim ki yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, Cenâb-ı Hak o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına hiç kıymet vermez” ifadesinde ahlak vurgusu bulunmaktadır. Zira oruç tutmakta büyük bir sevap varsa da ahlaki olumsuzluklar o sevapları silmektedir. Allah’ın bizim ibadetimize ihtiyacı yoktur. İbadetler, sosyal ilişkileri düzenler. Oruç ise bu anlamda öne çıkan bir ibadettir. Orucun gerçek manası, bireyin kendi nefsini ıslah edip toplumsal düzenin istikamete getirilmesi, sapmaların yeniden düzeltilmesidir.

Dinin ana ilkelerinden olan “takva”, Allah’ın yasaklarından kaçınmak demek olup, yine dini bir buyruk olan “amel-i salih”ten önce gelir. Yani oruç tutmak bir amel-i salihtir ama oruçta ahlaki ilkelerle hareket etmek suretiyle yasaklardan kaçınmak ise “takva”dır. Buna göre oruçta asıl olan, orucu ahlaki ilkelerle bezenmiş bir ibadete dönüştürmektir. Bu nedenle bir tür nefsi terbiye olan açlık, ancak ahlak ile yürütüldüğünde takva boyutuna ulaşmış olur. Nitekim Hz. Peygamber bu hususu şöyle vurgulamıştır: “Her kim iman ile ve nefsini hesaba çekerek Ramazan’da oruç tutarsa, onun geçmiş günahları bağışlanmış olur.” Burada nefsi sorgulamak ve kötülüklerden uzak durmak vardır. Yani oruç bireysel ve toplumsal ahlakın geliştirilmesinin önemli bir aracına dönüştüğü kadar kıymetlidir.

Oruç ile takva arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bu ise, toplumsal kötülüklerden uzak durmak şeklinde gerçekleşen ahlaki ilkelerle hareket etmektir. İslam düşünürü Gazâlî de oruç tutmayı üç kategoride ele alır. Buna göre avamın orucu, sadece mide ve nefsanî isteklerden uzak durmaktır. Bir üst kesim olan havassın orucu, nefsi, yeme-içme ve nefsanî arzulardan korumanın yanında göz, kulak, dil, el ve ayak gibi organları haram olan şeyleri işlemekten uzak tutmaktır. Manevi boyutta en üst düzeyde olan hassü’l-havassın orucu ise, insanın gönlünü Allah’ı ve ahirette hesap vermeyi unutturacak her türlü “düşünceden” de alıkoymak olarak tanımlamaktadır. Dünyevileşmek, hesap vereceğini unutmak, bir kul olduğunu unutup adeta nemrut/firavun olmak gibi hastalıkların tedavisinin oruç ile yapılması lazımdır. Bu hususu Hz. Peygamber şöyle açıklamıştır: “Bazı oruçlular için oruçta geride açlık kalır”. Zira, ahlaki terakki yoksa oruç bir kuru açlıktan ibaret, zayıf bir ibadet mertebesinde kalır.

Oruçta esnafın ahlakı, yöneticilerin ahlakı insanlar arasındaki ilişkilerde ahlak gibi kavramların da bu çerçevede analiz edilmesi lazımdır. Birey ve toplum olarak çok zengin olunca, çok tahsilli olunca, çok teknoloji sahibi olunca, huzurlu bir toplum olacağını zannedenler Nazileri, batı medeniyetinin çöküşünü ve dünyayı kana bulamasını, tarihteki zalim kavimleri hatırlasın. Madde ve mana birlikte olduğu, maddenin manaya hizmet ettiği bir toplumsal düzen kurularak tutulan oruçlar amacına ulaşır. Yoksa, haramdan, yolsuzluktan, ahlaksızlıktan, israftan, kul hakkı yemekten ve sair ahlak dışı davranış modlarından örülü bir toplum (birey, ticaret erbabı, yöneticiler, alimler) kazanan değil hüsrana sürüklenen olmuştur.

Son olarak bir dostumuzun kıymetli bulduğum bir ahlakî davranış örneği ile bitirmekte fayda görüyorum; Milletin parası ile karşılanan iftar davetlerine katılmıyorum. Evinin elektrik, su, doğalgaz masrafını ödeyemeyen bir aile düşünün ve evime katkım olsun diye hanım kardeşimiz ev temizliğine giderken nasıl olur da doğrudan veya dolaylı olarak kamu bütçesinden finanse edilen veya lüks/şatafatlı iftarlara gidebilirim!

Ayrıca, bütün polislerimizin ve Emniyet Teşkilatımızın10 Nisan Polis Bayramı’nı tebrik eder, görevi başında olanlara şükran ve minnetimizi sunar, emeklilere hayırlı uzun ömür, ahirete irtihal etmişlere Allahtan rahmet niyaz ederim. Herkesi polis ile takip eden değil, nefislerimizin polisi olup ıslahını sağlamaya çalışan bireylerden oluşan bir toplum olmalıyız…

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan