Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Ramazan Yazısı: Kur'an teknolojisi çağı

Kur’an-ı Kerim bu âlemde Allah’ın madde formundaki ayetlerinin kelime formundaki şeklidir. Allahı, sıfatları ve sanatları ile âlemler içinde açıklayan bir tarifnamedir. İnsanın tekâmülünün tarifnâmesi, kainattaki ilişkileri-iletişimi-etkileşimi eşyanın fıtratına göre düzenleyen sistemin kurucusu, dua-ibadet-Allahı tesbih-davet-kulluk gibi esasların düzenleyicisi olan, bütün asırların bütün ihtiyaçlarına hitap eden, Allahın, insanlığın maddi ve manevi ihtiyaçlarına rehber olarak gönderdiği 4 büyük tarif ediciden biridir. Marifetullah’ın (Allah’ı tanımanın) en üst mertebedeki tecelligâhıdır. Ancak topluma magazin ve ilmihal düzeyindeki bilgiler ile sınırlı son derece sığ bir şekilde oluşturulmuş din algısının hâkim kılınmaya çalışılması gerçeği karşısında Kur’an-ı Kerim’in gerçek mahiyetinin algılanma seviyesinin yükseltilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda çok açılardan ele alınması gerekmekle birlikte, bu yazıda bir yönüne kısaca işaret edilmiştir.

“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır. (En’am 59). “Herşeyi” içeren Kur’an-ı Kerim bir bilim ve teknoloji kitabı değildir ancak bilim ve teknoloji konusunda da insanlığa ufuk açan, yol gösteren ilmi ezelîden gelen bir kitaptır. Yeter ki biz bilim ışığında Kur’an-ı Kerim’i dikkatle inceleyip şifrelerini çözebilelim, Kura’nî iletişim ve etkileşim metodolojisini geliştirelim. Fakat Kur’an-ı Kerimde bunun da bir usulü vardır, herkes her şeyi göremez, önemi kadar ve ifadenin muhtelif biçimlerinde ve açık veya şifreli şekilde verilmiştir.

Kur’anda geçen Peygamberlerin mucizeleri ve bazı tarihi hadiseler bilim ve teknoloji şifreleri de içerir. Peygamberler hem maddî ve hem de manevî gelişmenin anahtarı olmuştur. Saatçilik, gemicilik, terzilik, demircilik, marangozluk gibi pek çok sanat Peygamberler eli ile insanlığa ulaştırılmıştır. Bunun yanında Peygamberlerin mucizeleri de insanlığın bir bilimde çıkabileceği en son noktayı ortaya koyarak insanları bu noktaya erişmeye yönlendiriyor. Mazi ve müstakbel birbirini yansıtıyor. Bazı örneklere işaret edelim;

“Hazret-i Süleyman, havada uçarak iki aylık mesafeyi bir günde geçmiştir” (Sebe 12). Bu uçuşun kâinattaki kanunlarını bulup gerçekleştirmek mümkündür. Burada uçaktan daha ileri bir teknolojiye işaret edilmiştir.

Musa A.S., âsâsı ile taşa vurup 12 gözden akan su çıkartmıştı (Bakara 60). Bu da gösterir ki, yer altındaki zenginlikleri ve özellikle de suyu basitçe çıkartmak mümkündür. Bu da sondajdan daha ileri bir teknolojiye işaret etmektedir.

İsa A.S. her türlü hastaları tedavi etmiş hatta ölüyü bile kısa süreliğine diriltmiştir (Âl-i İmrân, 49). Her derdin dermanı vardır, hattâ ölüyü bile geçici olarak diriltecek bir nefes vardır. Tıp biliminin çıkacağı en üst seviye budur, buna erişmenin formüllerini aramalıdır.

Süleyman A.S. madenleri hamur gibi elinde şekillendirmiştir (Sebe 12), madenleri kolayca bulup çıkartmıştır, bu yolla insanlara madenleri elle şekillendirir gibi kolayca işleyebilmenin mümkün olduğunu hedef olarak göstermiştir.

Süleyman A.S. Belkıs’ın tahtını Yemen’den Şam’a, göz açıp kapayıncaya kadar getirirmiştir (Neml, 40). Yanındaki kişiler de suret olarak görülmüş ve konuşmuştur. Ayrıca Süleyman AS bütün ülkesindeki bütün insanları aynı anda görüp dinleyebilmiştir. Maddenin ışınlanması ve insanın 3 boyutlu interaktif görüntülenmesi ile dünyanın bir evin içi kadar içiçe iletişim halinde olacağına Kur’an işaret etmiş, bize de çalışıp yapmayı emretmiştir.

Bu örnekleri çoğaltmak mümküdür, Kuran-ı Kerim’de çok daha fazla örnekler vardır. Bilim insanları Kur’an-ı Kerim’i çok dikkatli tetkik edip, element-madde ilişkisi üzerine kurulu olan Newton fiziği kurallarını, ucunu quantum fiziğinin yakaladığı Kur’an fiziği ile “frekans-iletişim-etkileşim odaklı” şekilde çalışmalıdır. Bu yolla madenin cismani işleyişinin arkasındaki enerjinin kurallarını, yani ruh ile münasebetini kurup işlettiği takdirde dünyanın ne kadar kolay şekilde insanın emrine verileceğinin kanunlarını ortaya koyacaktır. Ancak, bu “süper etki dünyası”na erişmek için maddeye mahpus materyalist felsefe ve yaşam biçiminin hikmet ve mânâ odaklı hale getirilmesi, Allahın ayetlerine odaklı yorumlanması, anlaşılması ve hayata geçirilmesi önceliğimiz olmalıdır.

Toplum olarak magazin ve ilmihal seviyesindeki sığ din ve Kur’an-ı Kerim algısından çıkıp, kâinatın sahibinin verdiği kainatın anahtarını algılama seviyesine erişmek boyutundaki bir “yüksek algı mertebesine” çıkmalıyız. Faaliyetlerimizi, manevî medeniyet esaslarımızın (mefkûremizin) ihyası ve inşası öncelikli olarak yürütmemiz bilimsel gelişmenin ön şartıdır. Bunu sağladığımız zaman, kâinat insana hizmetkâr olacak, dünyayı elde etmek için maddeyi fiziki olarak işlemek ve işletmek için çok zahmetler çekilen teknoloji seviyesinden geçilecek, kâinatın insana hizmetkâr olduğu “Kur’an Teknolojisi Çağı”na erişilecektir. Yeter ki biz Kur’anıherkesten ve herşeyden önce kendi nefsimize, kendi hayatımıza” hâkim kılıp mânen Kur’anın emirlerine göre yaşayarak ruhsal tekamül ve frekans/iletişimi/etkileşimi olan “Kur’anî iletişim ve etkileşim” seviyesine erişelim.