Ramazan Sevinci
Mübarek Ramazan ayı yarın başlıyor. Toplumda her yıl sevinçle karşılanan ve hüzünle uğurlanan Ramazan ayı, yine bereketiyle, coşkusuyla ve gelenekleriyle geliyor.
Ramazan bolluktur, berekettir. Fakir fukarayı gözetmektir. Uyanıştır, digergamlıktır. Komşuyu düşünmek, akrabayı kollamaktır. Bu yönüyle Ramazan ayı aslında cemiyetin zamkı, yapıştırıcısı gibidir. Birbirine uzak duranlar yakınlaşıyor, ihmal edilenler hatırlanıyor, unutulanlara selam veriliyor, insanu00ee/İslamu00ee vecibeler yerine getiriliyor ve bir bakıma millet oluşun idrakine varılıyor. Ramazan aylarında suç işleme oranlarının düşmesi tesadüf değildir. Müslüman kişi, bir bakıma hayatının muhasebesini yapmaya başlıyor bu ayda. İşlediklerini görüyor, yapamadıklarını, yapması gerekenleri düşünüyor. Ve kendisine çeki düzen veriyor. Bir sene sonu muhasebesi, bir ömür değerlendirmesidir Ramazan. Hayatın yeniden tertibi, malın zekat, sadaka ve diğer hayır hasenatla temizlenmesidir.
Ramazan gelince umumiyetle maziye dalar, çocukluk oruçlarımızı, iftarlarımızı, teravihlerimizi ve sahurlarımızı hatırlarız. Unutulması mümkün olmayan bir neşeyi barındırır bu hatıralar. İlk kalktığımız sahur gecesini hangimiz unutabiliriz? Veya açtığımız ilk iftarı... Büyüklerimizle birlikte mahalle mescidine gittiğimiz ilk teravihi hatırlamamak kabil mi? Aslında Ramazan, bize bizi, geleneklerimizi, ibadetlerimizi, kardeşliğimizi hatırlatıyor.
Bir iyilik dünyasıdır Ramazan. Sürekli başkasını düşünme, komşularımızı ve akrabalarımızı hatırlama, yoksullara ilgi gösterme mecburiyetinde hissederiz kendimizi. Çünkü gerçek Müslümanlığın şiarı diğergamlıktır. Madem ki, "Müminler kardeştir." Öyleyse bu kardeşliğin hakkı verilmelidir. Yemek ikramlarında bulunmalı, aşırıya ve israfa kaçmamak şartıyla iftar davetlerinde bulunulmalıdır.
Bazıları bu güzel şölenlerin Anadolu'da yaşandığını ama İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerimizde bu manevi hazzın idrak edilemediğini öne sürüyor. Ben buna inanmıyorum. Büyük şehirlerimizde de istenirse bu güzellikler rahatlıkla yaşanabilir, yaşanıyor da. Elbette bazı yerlerde 'ezansız semtler' ve oruçsuz, Ramazansız siteler olabilir. Bu bizim moralimizi bozmamalı. Türkiye'mizin büyük bir kesiminde Ramazan her yıl aynı coşkuyla, aynı heyecanla yaşanıyor. Edirne'nin köylerinden, Hakkari'deki mezralara kadar orucun terbiye ettiği ve manevi bir arınmaya ulaşan insanlarımızın sayısı milyonlarcadır.
Ramazan bir iyilik meşheri, bir hayırseverlik yarışıdır. İftar çadırları açılır her zaman. Yoksullar, ihtiyacı olanlar ve öğrenciler için. Ezanla birlikte iftarlar açılır şükür eşliğinde. Belediyeler, vakıflar, dernekler, işadamları, şirketler fırsat buldukça bu hayır kazanından pay almak isterler. Gösterişli, süslü ve aşırı harcamalı iftar sofraları ise her zaman eleştiriliyor. Bu yıl da Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez, yine bu konuya dikkat çekti ve israftan uzak kalınması gerektiğini söyledi. Bu ikaz önemlidir. Milyonlarca aç çocuğun, yoksul insanın yaşadığı yeryüzünde kemal-i afiyetle yemek yenilmez. Mideler tıka basa doldurulmaz. İftar sofralarına oturdukça İslam coğrafyasında akan kanları, Akdeniz ve Ege denizlerinde yitirilen canları düşünmeliyiz. Düşünmek zorundayız. Aksi takdirde 'kardeş'liğimiz lafta kalır. Sadece sofrada iken değil, camileri doldururken de bu masumları, bu mağdurları düşünmeliyiz. Onlara muhabbetimiz eksik olmamalı. Merhametimiz geri kalmamalı. Düşünmeliyiz ki, biz de aynı halde olabilirdik. Zalim diktatörlerin idare ettiği ülkelerde evlerimizi, eşyalarımızı terkedip ölüm yollarına düşebilirdik. Sefalet içinde yaşayabilir, bir kuru ekmeğe muhtaç kalabilirdik. Halimize şükrederken, acılar içinde kıvranan Müslüman kardeşlerimizi hatırdan çıkarmamalıyız. Sadece Suriye ve Irak gibi komşu ülkelerimizde değil, uzak diyarlardaki kardeşlerimiz de gözümüzün önünden gitmemeli, gönlümüzün içinden çıkmamalıdır.
Ramazan deyince benim aklıma bir de artık ibadetle özdeşleşen kitap fuarları geliyor. Diyanet'in 35 sene önce İstanbul ve Ankara'da başlattığı, sonra Türkiye'nin bir çok bölgesine yaydığı kitap fuarları, Ramazanlarımızı süslüyor. Kitap okumamız, kendimizi her zaman için yetiştirmemiz, bilgiyle donatmamız gerektiğini ihtar ediyor. Mesela İstanbul'daki Ramazan Fuarı! İsmi değişik şekilde telaffuz edilse bile artık bu Ramazan Kitap Fuarı'dır. Çünkü bu mübarek ayda açılmakta ve neredeyse bir aya yakın süre halkımıza hizmet vermektedir.
Yarın, Ramazan'la birlikte İstanbul'daki Beyazıt Kitap ve Kültür Fuarı açılıyor. İstanbul'da ve Türkiye'deki en uzun fuar, Kadir Gecesi'ne kadar devam ediyor. Kandilin taçlandırdığı fuar büyük bir sevinç ve tatlı bir hüzünle tamamlanıyor. Beyazıt Meydanı'nı yıllardan beri şenlendiren fuar için Edirne, Sakarya, Kocaeli, Bursa, Tekirdağ, Kırklareli ve Çanakkale gibi yakın şehirlerimizden ziyaretçiler geliyor. Meydan, tarihu00ee kimliğine uygun olarak açık bir ilim, irfan meşheri vazifesini üstleniyor. Yüzlerce yayınevi standlar kurarak okuyucularıyla buluşuyor. Yazarlar, imza ve sohbet günlerinde okurlarıyla halleşiyor, fikir alışverişinde bulunuyorlar. Diyanet, Damla, Ötüken, Dergah, Nesil, Çağrı, Nar, Timaş, Yağmur, Kitabevi, İz, İnsan, Kapı, Akıl Fikir gibi pek çok yayınevi yeni yayımladıkları kitapları görücüye çıkarıyorlar. Görülesi bir manzara, kaçırılmaması gereken bir fikir ve sanat şölenine tanık oluyoruz.
Fuarla özdeşleşen bir kıymetli faaliyet de Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde ESKADER'in Diyanet'le birlikte düzenlediği "Beyazıt Ramazan Sohbetleri"dir. Bu sohbetlerde konuşmacılar, dinleyicilerine hitap etmekte, fikirlerini aktarmakta ve suallere cevap vermektedir. Bu mekanda da ilim, sanat, kültür, medeniyet, tarih ve edebiyat alanlarında yıllardan beri beyin fırtınaları esmektedir. Türkiye'nin mümtaz düşünce adamları, sanatkarlar, yazarlar bu sohbetleriyle fuara anlam katmaktadırlar.
Bu yıl 35'ncisi Beyazıt Meydanı'nda gerçekleşecek kitap fuarı, İstanbul Üniversitesi, Hat Eserleri Müzesi, Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Sahaflar Çarşısı ve Beyazıt Camii ile çerçevelenmiş altın bir hediye olarak İstanbulluları bekliyor. Kitap Fuarının nasipse yarın saat 14.00'te açılışı yapılacak. Saat 18.00'de ise kütüphanedeki sohbetler başlayacak. İlk konuşmacı, kısmetse ben olacağım. Ramazan'ın feyzini ve bereketini taşımasını dilediğim bu sohbete bütün okuyucularımı davet ediyor, bekliyorum. Bütün müminlerin, hepimizin Ramazan'ı mübarek olsun. İnşallah hayırlara, iyiliklere ve güzelliklere vesile olur.