Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.85
Gram Altın
2972.25
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Nisan 2021

Ramazan Medeniyeti

Ramazan ile ruhumuzun beklediği ziyafet başlamış oldu. Yorulan bedenimizi dinlenmeye aldık. Birçok konuda sakinleştik, içimize döndük. Yeme içme gibi ihtiyaçların da olmaması bize ayrı bir zaman verdi.

Korona ile evimize çekilmiştik. Kendimize döndük. Yavaşladık, sakinleştik, düşündük. Dünyaya geliş nedenimiz ve serüvenimiz içindeki hâlimizi tahlil ettik. Bu hâli yorumlama ve buradan dünyaya dair beklentilerimizi revize etme gibi bir yola girenlerimiz de oldu. Evet, zaman çabuk geçmekle birlikte birçok şey eriyor, kıymetler azalıyor, vefadan uzaklaşılıyor, yalnızlaşıyoruz.

Salgının öğrettikleri oldu hepimize. Salgınla yatmak kalkmak bezdirici ve tedirgin edici psikolojik bir hâle soktu toplumu. Hepimiz bu durumdan etkileniyoruz. Salgınla geçirdiğimiz ikinci Ramazan. Camilerden uzağız, toplu iftarlar yok. Misafirlik yok. İftarı sadece kendimiz bekliyoruz. İftarı beklemek bir sevinç hâlidir. Şimdi bu hâlden uzağız. Çoluk çocuk kalabalık iftar sofraları yok. Ramazan topunu bekleyen mahalle çocukları şimdi pencere önlerinde bekliyor. Oysa eski zamanlar diye andığımız dönemlerde çoluk çocuk mahallede iftarı beklerdi. Ezan ile birlikte evlere koşardı çocuklar. Şimdi bu heyecan yok.

Ramazan uhrevî kapıların açıldığı ay. Gökten iyilik yağıyor. Duaların kabulü ve içimizin ferahlığı için ellerimizi açıyoruz. Diğerini anlamak için fırsat var. Zayıfı hatırlamak, onunla paylaşmak, onun derdini hissetmek için fırsat. İçimizde biriken ağırlıktan kurtulmak ve hafiflemek için bir fırsat. Yalan dünyadan gerçek dünyaya göçenleri anmak ve onlara Fatihalar göndermek için fırsat. Fakiri hatırlamak demiyorum, gerçek fakirin kim olduğunu bilmek zor. Maddî imkânlara aldanmamak lazım. Muhakkak ki alım gücü zayıf insanlarımız var. İşi olmayan, evi olmayan, iaşesini teminde zorluk çeken insanlarımızı sadece bu ayda değil her zaman hatırlamak gerektiğini de söylemiş olalım. Gönlü ve kendisi güzel insanlarımızın başlattığı iyilik hareketleri var. Bu hareketler aracılığı ile yardım seferberliği içinde olmak kadar güzel bir duygu yoktur sanırım.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgınla mücadele büyük bir özveri ile devam ediyor. Gerçekten zor zamanlardan geçiyoruz. Yoruluyoruz. Mesai alışkanlıklarımız değişti. Birbirimizi daha çok anlayamaya ihtiyacımız var. Az konuşup çok dinlemek lazım. Birbirimiz için dua etmek en güzelidir. Her vakit elimizi açtığımızda sadece kendimiz için değil sevdiklerimiz için de dua etme vaktidir bu güzel ay. Gelin, dualarımız ortak olsun. Sevdiklerimize ismiyle dua edelim, onların gıyabında Yüce Yaradan’a elimizi açalım. Biz böyle yaparsak bizim için de sevdiklerimiz elini açacaktır. Samimiyetle açılan eller geri çevrilmeyecektir. Bireyselleştik. Ramazan bu bireyselliği ortadan kaldırmak için gelmiştir, kıymetini bilelim.

Bir vakit değil her vakit anmak. Ramazan ile zamanın arttığını bilmek gerek. İsyana değil teslimiyete ihtiyacımız olduğunu bilmek. Bu ayda yakınlaşalım. Peki, neye yakınlaşmak? Ölüme desem hemen ürpeririz. Ancak hakikat budur! Açlık ile imtihan da oluyoruz. Yokluğu hissetmek bakımından önemlidir. Ölümü anmak dünyalık yükümüzü azaltacak ve bizi kirimizden arındıracaktır. Veda edemeden bu dünyadan ayrılanlar oluyor. Ölüm anlık bir olay. Birden gelebiliyor. Ölüm gelmeden ona hazırlık yapmak, şimdi bayramı bekliyoruz ya, ölümü de öyle bekleyenimiz var mıdır? Bayramı bekler gibi beklemek…

Aziz milletimiz, bu güzel ayı öyle güzel ve inceliklerle karşılamış ve değerlendirmiştir ki Süheyl Ünver’in sözü ile bir “Ramazan Medeniyeti” var etmişiz. Süheyl Ünver, “Ramazan ayında mahya, temizlik, ahlak tasfiyesi, günah ve zararlı şeylerden çekinme, yerinde eğlenebilme, dinlenebilme, cömertlik ve herkesi düşünmek terbiyesini bir araya getirerek bir ‘Ramazan Medeniyeti’ meydana getirmiş.” diyor milletimiz için. Şimdi bu medeniyeti devam ettirme vazifesi bizde. Ramazan sadece oruç tutmak, aç kalmak değil. Bunu biliyoruz. Ramazan bir medeniyettir. Edebiyatımızda, şiirimizde, manilerimizde, geleneksel tiyatromuzda, kültürümüzün her alanında, sokaklarımızda, mahallemizde, evimizde bu ruhu hissetmeye, diri tutmaya mecburuz. Çünkü bizi var eden medeniyetimizdir. Ramazan ayı ise bu medeniyetin parlayan yıldızıdır. Zira Kur’an-ı Kerim bu ayda indi. Mübarek olsun!