Ramazan, insan ve "oku!"
Allah, zamanı hep özel, verimli ve manevi bir şekilde yaratmıştır. Ramazan ayı, zamanın insana bahşedilen en değerli nimet olduğunu tescillemektedir. İnsanın bu dünyada asli varoluş gayesi olan kulluğun tecrübe edilmesi, Ramazan ayının en belirgin karakteristiğidir.
Kulluk, okumak, anlamak, düşünmek ve yaşamaktan oluşan fıtri bir durumu gerçekleştirmeyi ifade etmektedir. Okumak ve akıl etmek, hayatımızın her alanında olması gereken davranış halidir. Okumaya ve öğrenmeye dayalı olmayan bir hayatın kulluk tecrübesini ortaya çıkarması mümkün değildir. Okumak ve düşünmeyi, her şeyin başı haline getirmek, bütün insanlığa yüklenilen ilahi ve insani bir sorumluluktur. İnsanlığın ilahi hidayet rehberi olan Kur'an, "Oku!" emriyle başlamıştır. Okumak, her şeyin başı, ortası ve sonudur. İlahi kitap, "Oku!" ile başladığına göre, hepimizin sürekli olarak okuma bilinciyle hayatı yaşama sorumluluğumuz vardır. Ramazan ayı, okuma bilinciyle hayatı yaşama sorumluluğunun gerçekleştirildiği maneviyat zamanının adıdır.
Ramazan ayında en büyük hedef, insanın Kur'an ile buluşmasıdır. Kur'an, Ramazan ayında insanlığa hidayet rehberi olarak Rahmet Peygamberi'ne vahiy edilmeye başlanmıştır. Ramazan ayında "Oku!"emrine uygun çerçevede Kur'an ve insan arasında gerçekleşecek bir buluşma ve bütünleşme, hayatın tamamında korunmalıdır. Ramazan ayı, Kur'an ve insan arasındaki bütün yapay engellerin ortadan kalktığı bir zamandır. Kur'an'ı anlamayı, düşünmeyi ve yaşamayı amaçlayan bir okuma, insanın en sahici manevi davranışı niteliğindedir.
Allah'ın insanlığa değişmez emri "Oku!"dur. İnsan, okudukça ve öğrendikçe, kendisini, Allah'ı ve kainatı tanımaktadır. Kişi, kendisini okumadıkça ve tanımadıkça, Allah'ı ve kainat kitabını anlaması ve öğrenmesi mümkün değildir. İnsan, sürekli olarak kendisini başı sonu olmayan açık bir kitap olarak okumalı ve öğrenmelidir. İnsan kendisini öğrendikçe ve tanıdıkça, Allah'a karşı kulluğu ve kainata karşı koruyucu olma sorumluluğunun bilincini idrak edecektir. Ramazan ayı, kişinin kendisini ne biçimde ve içerikte tanıdığını anlaması için büyük bir varoluşsal fırsatın ortaya çıktığı özel bir zamandır.
Günümüzde ramazan ayının, orucun, zekatın, sadakanın, Kadir gecesinin ve itikafın sahici anlamda idrak edilmediği gerçeği önümüzde durmaktadır. Ramazanın gastronomi ile özdeşleştirilmesi, Ramazan'ın bir okuma mevsimi olduğu gerçeğinin arka plana itilmesine neden olmaktadır. Ramazan'da belirli sayıda ibadet, dua ve zikir yapmanın gerekli olduğunu savunan bir çok sayısal ibadet, dua ve zikir paketinin hazırlandığını görmekteyiz. Ramazan, hiçbir matematiğe ve mekaniğe sığdırılamayacak bir iman, maneviyat ve tefekkür dönemidir. Her türlü mekaniksel ve matematiksel yaklaşım, duanın, ibadetin ve zikrin içini boşaltmakta, onları kuru tekrara indirgemektedir. İbadet, dua ve zikir, Kur'an'ın "Oku!" emrine uygun bir tecrübe olarak yaşandığı zaman sahih anlamda bir kulluk pratiği niteliği taşımaktadır.
Kur'an okumak, yüzeysel bir şekilde okunan tilavet veya musiki değildir. Kur'an okumak, ilahi vahyin rehberliğinde insanın, hayatın ve kainatın anlamını keşfe çıkmaktır. Ramazan ayında asli uğraş Kur'an'ı okumak ve anlamak olmalıdır. Ramazan, Kur'an mesajının bizi hidayete ulaştırması ve kalplerimizdeki hastalıklara şifa olması için sürekli Kur'an'ı tecrübe ettiğimiz bir zaman olmalıdır.
Maneviyat, heva ve hevese göre yaşamak değildir. Gerçek bir manevi hayatın arkasında bilgi, düşünce, tefekkür ve tezekkür olmalıdır. Maneviyat tecrübesi için bilgiye ihtiyacımız vardır. Bilginin ve düşüncenin ihmal edilerek maneviyatın idrak edilebileceğini sanmak, büyük bir yanılsamadır. Hikmet ve maneviyatı birleştiren sahih bir varoluşsal tecrübeyi yaşamayı, Ramazan ayı bize imkan olarak sunmaktadır.
Maneviyat, oldu bitti şeklinde hızlıca yaşayacağımız bir tecrübe değildir. Sahih bir maneviyat için, sabırlı olmamız lazımdır. Ramazan tecrübesi, gün çabuk geçsin bir an önce iftar olsun da istediğimizi yiyelim tecrübesi değildir. Ramazan tecrübesi, ne kadar hızlı Kur'an okursak, o kadar çok sevap kazanırız çabası da değildir. Ramazan tecrübesi, sabırla bedenimizi ve ruhumuzu eğitmek ve olgunlaştırmak demektir. Ramazan tecrübesi, bedenimize ve ruhumuza çöplük muamelesi yapmamak anlamına gelmektedir. Ramazan'da bedenimizi ve ruhumuzu, en sağlıklı gıdalarla, fikirlerle ve bilgilerle güçlendirmeyi amaç edinmeliyiz.