Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ramazan: İnsan olmanin yolu

Eşref-i mahlukat olarak yaratılan insan, bu dünyada ahlaka, akla ve adalete uygun bir hayat yaşamakla sorumludur. Dünyada kişinin insan onuruna uygun nasıl bir hayat yaşayacağı sorusu, insanın önündeki en önemli meydan okuma, görev ve sorumluluktur. Ramazan ayını kamil manada kul olmamız için nasıl değerli bir imkana ve fırsata çevirmemiz üzerinde dikkatle , duyarlılıkla ve derinlikle düşünmek lazımdır.

Kişi, dünya hayatında makama, şöhrete, güce ve şehvete yönelebilir. Elde edilen şöhretin, makamın, gücün ve zevkin, kişi için ebedi olduğu ve dünyevi imkanların hiçbir zaman kaybedilmeyeceği vehmini insan, gerçek sanabilir. İslam, dünyada elde edilen her türlü gücün, makamın, itibarın, zevkin ve imkanın gelip geçici olduğu konusunda insanı soğukkanlılığa davet etmekte ve gerçekçi ve makul bir şekilde dünya gerçekliğini anlamasını istemektedir. İslam, ölüm gerçeğinin sürekli hatırlanması gerektiğini varoluşsal düzeyde insanın içselleştirmesini istemektedir. Ölüm gerçeğinin idrak ve içselleştirilmemesi, makamın, gücün, şehvetin ve şöhretin insanı azgınlığa ve sapkınlığa götüreceğine dair uyarı, İslam’da sürekli olarak tekrar edilmektedir.

Kişi, Ramazanda ahlaklı ve adil insan olmayı hayatında uyglamalıdır. Keyfilik, hazcılık, eğlenceye düşkünlük, tüketimperestlik, aymazlık, şovculuk gibi eğilimler ve uygulamalar, insanı adil, ahlaklı ve akıllı olmaktan çıkarmaktadır. Ramazan günlerinin yemeye içmeye, eğlenceye, şova veya PR yapmaya indirgenmesi, bu zamanın insanlaşmak, müminleşmek ve müslümanlaşmak için önümüze sunduğu imkanların ucuz, keyfi ve sığ bir şekilde heba edilmesine yol açmaktadır.

Ahlaklı, adil ve akıllı insanın en belirgin özelliği tevazudur. Kişi, hangi makamda olursa olsun, hangi maddi güçlere sahip olursa olsun, şöhret ve itibarı ne olursa olsun, mütevazi ve vakardan vazgeçmemelidir. Tevazu ve vakarın zıddı, kibir, hafiflik ve yüzeyselliktir.Kibir, hafiflik ve yüzeysellik, insanın başını döndürmekte, onun insana ait bütün değerlerden, erdemlerden ve özelliklerden vazgeçmesine yol açmaktadır. Ramazan’da sahici anlamda nefislerimizi tezkiye etmenin yolu, varoluşumuzu kibirle değil, tevazuyla donatmaktan geçmektedir.İnsanın kibir ve gururu sapkınlığı, kolaylıkla genişleyebilmekte ve her şeyi kendi içinde boğabilmektedir. Kişinin elde etmek için uğraşacağı değer, kibir değil, tevazudur.

Kuran-ı Kerim, insanlığa nasıl insan olunacağının yolunu göstermek için gönderilmiş hidayet rehberidir.Ramazan ayı, Kur’an’ın yüzünden bol bol okunduğu bir ay değildir. Ramazan ayı, Kur’an’ın indirildiği aydır. Kur’an, bir bütün olarak insanlığın elinde bulunmaktadır.Kur’an’ın kalplere şifa olması ve insanı hidayete yöneltmesi için, onun anlaşılması, onun üzerinde akılla tefekkür edilmesi ve bir bütün olarak idrak edilmesi lazımdır. Kur’an, bol bol okunmasına rağmen, en az anlaşılan kitap konumundadır. Kur’an’ın dünyada en çok anlaşılan kitap olması lazımdır.Kur’an’ı yüzünden okumak yerine, onun manalar dünyasının keşfedilmesi, anlaşılması, anlatılması ve yaşanması gerekmektedir. Kur’an, anlaşılmak için okunması gereken hidayet kitabıdır. Kur’an’ın anlaşılmamak için okunması, Kur’an’ın gönderiliş gayesine aykırı olduğu gibi, insanın dünyadaki varoluş amacına da aykırıdır.

Günümüzde insan, kendisini olgunlaştırma, geliştirme ve tezkiye etme amacından vazgeçmiştir. Modern insan, bugün paranın, malın, makamın, hazzın peşinde koşmakta, maddiperestliğin tek amaç olduğu bir insanlık durumunun içinden geçiyoruz. Ramazan ayı, insanın materyalizme köle olmaması için insana sunulan bir nimettir.

Ramazan ve oruç başta olmak üzere İslam’ın bütün ibadetlerinin, iman esaslarının, ahlak ve maneviyat değerlerinin, insanların hayatlarını yönlendirmesi gerekmektedir.İman ve ibadetin meyvesi ahlak, adalet ve maneviyattır. İman ve ibadetin, insanı kötülükten alıkoyması ve iyiliğe yöneltmesi gerekmektedir.

Ramazan, akıl, ahlak ve adaletin insan hayatında merkezde olması gerektiğini insana öğretmektedir. Akıl, ahlak ve adalet ortadan kalktığı zaman, fitne, fesat ve zulüm egemen olmaktadır.İnsan, başkalarını eleştirmekle, onlarla verimsiz mücadelelere ve çatışmalara girmek yerine, insan kendine odaklanmalı, nefsini tezkiye etmeye çalışmalıdır.