Ramazan-ı Şerifin Fazileti-1
Allahü Teâlâ’ya çok şükürler olsun ki, bir kere daha üç ayların sonuncusu; rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan Ramazan-ı şerifin manevi iklimini teneffüs etmeye başladık. Önümüzdeki pazartesiyi salıya bağlayan gece, -inşallahü teâlâ- ilk teravihimizi kılacak ve ilk sahurumuza kalkacağız…
Ramazan-ı şerif orucu, hicret-i Nebeviyyenin ikinci yılında, Kıble’nin Beytü’l-Makdis’ten Kâbe tarafına çevrilişinden ve Bedir savaşından sonra Şaban-ı şerif ayında farz kılındı. Konu ile alakalı âyet-i kerimelerde şöyle buyurulmaktadır:
“Ey iman edenler! Sizden önceki (ümmet)lere yazıldığı gibi,
sizin üzerinize de oruç tutmak yazıldı (farz kılındı). Olur ki bu sayede
takvâya erersiniz.
(Farz kılınan oruç,) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde)
hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde (oruç
tutar. İhtiyarlığından veya tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan dolayı)
oruç tutmaya gücü yetmeyenlere, (her güne karşılık) bir yoksulu (sabah-akşam)
doyuracak bir fidye vermesi (gerekli)dir. Kim de gönülden gelerek (daha
fazla) bir ihsanda bulunursa bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla beraber (zor
da olsa, işin önemini) bilirseniz, oruç tutmanız, sizin için daha
hayırlıdır.
(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki Kuran; insanlara hidayet (doğru
yol) rehberi, doğru yolun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak
onda(ki Kadir gecesinde) indirildi. Sizden kim (mazereti olmaksızın)
bu ay(ın ilk hilâlin)e erişirse hemen orucunu tutsun, kim de hasta veya
seferde (olup da yer) ise, tutmadığı günler sayısınca (câiz olan)
başka günlerde (orucunu kazâ etsin). Allah sizin hakkınızda kolaylık
ister, zorluk istemez. Bu da, o sayıyı (kazâ ile) tamamlamanız ve size
yol göstermesine karşılık Allah’ın yüceliğini tanımanız içindir. Olur ki
(düşünür de) şükredersiniz. ” (Bakara 183-185)
Mevzu ile ilgili hadis-i şeriflerde ise, şöyle buyurulmaktadır:
“Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü Teâlâ, size ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin (Kadir gecesinin) hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.” (Nesai)
“Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz.” (Tirmizi)
“İslam; kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.” (Müslim)
Mübarek Ramazan ayı, çok şerefli ve çok kıymetli bir zaman dilimidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur, Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.
Bu ayda, emri altında bulunan kişilerin işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur ve Cehennemden azat olurlar. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz; esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Bu kıymetli zaman dilimini, elden geldiği kadar ibadet ve taatle geçirmelidir. Allahü Teâlâ’nın razı olduğu işleri bolca yapmalıdır. Bu mübarek ayı, ahireti kazanmak için büyük fırsat bilmelidir. Bu öyle müstesna bir ay ki; Kur’an-ı kerim bu mübarek ayda nâzil oldu. Bin aydan daha hayırlı olan mübarek Kadir gecesi bu aydadır...
Ramazan-ı şerifte; iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi. Hurma ile iftar etmek ve iftar edince: “Zehebez-zama’ vebtellet’il-urûk ve sebete’l-ecr inşâallahü teâlâ” duasını okumak da sünnettir.
(Devamı haftaya…)