Ramazan Geldi
Ramazan geldi, hoş geldi.
Bir yanımız hüzünlü, bir yanımız
umut yüklü… Böyle geldi Ramazan ayımız. Bizi onarmaya, yaralarımıza şifa
olmaya, umudumuzu büyütmeye, affımız için sebeplerle geldi. Hoş geldi. Safalar
getirdi.
Ramazan geldi, hoş geldi.
Bu ay Müslümanlar için günahlardan
arınma, tezkiye, ibadet, dua, sekinet, tefekkür, rahmet, merhamet, kardeşlik ve
yardımlaşma, ruhumuza gıda, kalbimize şifa, aklımıza nur, gönlümüze huzur doldurmak
için geldi.
Ramazan geldi, hoş geldi.
Ramazan ve “sekinet” kavramını bir
arada düşünmek ne güzel. Sekine şeklinde de okunur. Türkçede sakin olma durumu
bu kavramdan doğar. Celallenmiş birisine “hele bir sakin ol.” dediğimizde bu
kavrama ihtiyaç duyarız. Sekine, "zihnin ve düşüncelerin toplu
olması" anlamına gelmektedir. Sekine, bir dua olarak da bilinir. Aslının,
vahye dayanan yüksek, sırlı, feyizli ve kuvvetli dualardan birisinin de sekine
duası olduğu kabul edilir. Bir hocamızın tavsiyesiyle bu duaya sığındık. Yalnızlar
tekkesinde favori duamız şimdilik sekine duası. Sufîyânın bildirdiğine göre bir
kimsenin gönlü daralsa, bunalsa o kişi hemen tekkeye koşar ve sekine duasına
sığınırmış. Hatta tekkelerde sırf bu dua için görevlendirilmiş kimseler de var
imiş. Depremde ve selde yaşanan onca felaketin arasında başımızı soktuğumuz bir
yuvadan sonra manevi sığınağımız bu dua olsun.
Ramazan geldi, hoş geldi.
Latin harflerinden önce çıkan bir
gazetenin serlevhasında Ramazan ayının gelişini şu mani ile karşılamış. Ramazan
geldi hoş geldi, baklava tepsisi boş geldi. Eski Ramazanlardan kalan güzel
manilerden biridir. Komşuların ikramına, cömertliğine istinaden söylenmiş bu
mani. Hatta bu maninin ayağı olan “Ramazan geldi hoş geldi” ile ilgili şöyle
bir mani de söylenirmiş. Ramazan geldi hoş geldi, torbaya baktım boş geldi.
Ramazan geldi, hoş geldi.
Ramazan geldi hoş geldi. Mahzun
geldi. Hatay, Maraş, Adıyaman mahzun… Nerden tutabiliriz? Nerden destek
olabiliriz? Eskilerde kalan lüks lokantalarda kalan iftar menülerinizi iptal
edin. Gelin depremzedelerle, selde evleri yok olanlarla, ailelerini kaybedip
beraber oturacağı sofra özlemi çekenlerle iftar yapın. Aile bakanlığı
organizasyonuyla ailelerini kaybetmiş depremzedeleri hiç olmazsa bu Ramazan
ayında bir gün de olsa misafir ağırlayan ailelere gönderelim. Bu konu da peygamberler
şehri Urfa tecrübelidir. Hz. İbrahim peygamberin cömertliğinin hâlâ yaşandığı
bu şehirde daha önce Halil İbrahim Buluşmaları dolayısıyla başta İstanbul ve
Ankara olmak üzere diğer şehirlerden gelen aileler Urfa’daki ailelerin sofralarına
misafir oluyorlardı.
Ramazan geldi, hoş geldi.
Ramazan ayı yüzü suyu hürmetine
televizyon yapımcılarına ve yöneticilerine de bir çağrım olacak. İftar
programlarına yıllardır çağırdığınız diyanet yetkilileri dışında ticaretine
hile katmayan tüccar, bozuk ürün satmayan esnaf, iyi evlatlar yetiştiren
anne-babalar, depremde binası yıkılmamış örnek müteahhitler çağırırsanız daha
isabetli olur. Tabi bunlar arasında ilk etapta çağrılması gerekenler de örnek
ve dürüst müteahhitler olması lazım.
Ramazan geldi, hoş geldi.