Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2972.46
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Nisan 2022

Ramazan denilen misafir

Misafir, mümin için kutsaldır. O yüzden adına ‘Tanrı Misafiri’ denmiştir. Hele bu misafir ayların sultanı olan bir misafir ise… Hele göklerden gelen bir misafir ise… Hele de adı Ramazan ise…

Ramazan, göğün yere tenezzülüdür. Gök ehli olan meleklerin Rabbimizin izniyle ve onun bir hediyesi olarak yeryüzündeki müminlerin üzerine bir rahmet atmosferi oluşturmasıdır Ramazan. Bu durum miracın tam tersi bir durumdur ve dostun dosta varışıdır.

Müminler, Ramazan’ı en güzel biçimde karşıladıkları gibi onu en güzel bir biçimde misafir etmek ve hoşnut etmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Gün be gün değil, saat be saat değil an be an onunla ilgilenirler. O yüzden diller zikirde, kalpler şükürde, beyinler fikirdedir. Her vakit bir başka telaşın izlerini görülür mütebessim çehrelerde.

Ocaklarda bereket kaynar. Akşam olunca bir iftar telaşı başlar. En küçük şeyler, iftariyelik adıyla ilk defa bu ayda daha da anlamlı ve daha da kıymetli bir hediyeye dönüşür.

Sokaklar gece yarılarına kadar canlı ve tıklım tıklımdır. İnsanlar bu saatte çalınan davullardan ve münadilerin avaz avaz nidalarından rahatsız olmaz. Gecenin bir yarısı yine ışıklar yanar ve sofralar kurulur. Ezan okunduğunda camilere koşulur, mukabeleler okunur, dinlenir.

Tatlı telaşlar sadece yetişkinlerde değil minicik yavrularda bile vardır. İlk sabır denemeleri, acıkmalar, susamalar ilk defa onlar için anlamlıdır bu ayda. Ya bu aya mahsus olan ve minicik yüreklerin adına “tekne orucu” dedikleri alıştırma denemelerine ne demeli?

O minicik yavruların baldudaklarından dökülen ‘Kaç dakika kaldı?’ sualleri sadece bu ayda sorulur. Ramazan topunun atılmasını heyecanla bekleyip “top atıldı” diye koşarak evlerine giren çocukların sevinç çığlıklarını sadece bu ayda duyarsınız. Ezanlar bu aydaki kadar beklenilmemiş, bu aydaki kadar yürekten dinlenilmemiş ve hissedilmemiştir. Sokaklara serilen sofralar bu aya mahsustur. En çok misafirler bu ayda ağırlanır ve en çok bu ayda misafirliğe gidilir. Akrabalar akraba olduklarını, komşular komşu olduklarını en çok bu ayda hissederler.

Gündüz vakti de bu koşturmalar devam eder. Kur’an ile doldurulan zaman bu ayda daha da bir bereketlidir. Öfkeler, ilk defa bu ayda bu kadar uzun müddet sabır kınına sokulmuştur. İlk defa bu ayda hoşgörü, bu kadar uzun müddet gelip oturmuştur insanların yüreklerine. Gözler bu ayda daha da bir şefkatle ve sevgiyle bakar. Diller bu ayda daha da bir tatlıdır.

Yürekler bu ayda incelir, incelir ve adeta bir tüle döner. O tülün en güzel rengi merhamettir. Yoksulu, fakiri, düşkünü, öksüzü, yetimi, hastayı bu ayda daha da bir arar bulur tüle dönen yürekler. Zekât, bu ayın ibadetidir sanki. Zekâtlar, en çok bu ayda bulur sahiplerini. Sadece zekât mı? Sadakalar da bu aydaki kadar çalmamıştır muhtaçların kapsını, bu aydan daha çok güldürmemiştir mahzun simaları…

Ramazan’ın son günlerine gelince bir gece aranır ki bin aydan daha hayırlıdır. En ufak bir samimiyet göstergesinin nice rahmet kapılarını zahmetsizce açtığı bir gece ki adına belki de bu kadar kıymetli oluşuna kinaye Kadir denmiştir. Bu gece, Ramazan denilen misafirin bir hediyesidir mümin gönüllere. Bu müthiş hediyeyi idrak eden gönüllerde hem bir sevinç vardır hem de bir hüzün. Bu hüzün; misafirle vedalaşma vaktinin geldiği, ayrılığın ayak seslerinin sessiz bir şarkı gibi gönülleri titrettiği, gözdeki bulutların sicim sicim sağıldığı bir hüzündür.

Lakin bu misafir çok cömerttir ve kendini misafir edenlerin üzülmesine razı olmaz. Giderken bir bayramı hediye eder onlara… O bayramın da ayrı bir telaşı vardır. İşte o telaş ile kutlu misafir, gidişinin hüznünü sevince bıraktırır. Lakin bayram günleri bittiğinde insanlar dünyevi telaşlara daldıklarında o günleri hep ararlar. Ve bir bekleyiş başlar başlamasına ama bir de merak sarar gönülleri… Bir daha görmek nasip olacak mıdır acep?

Kim bilir kimler göre…

Ya nasip!