'Ramazan Boyunca Kötü Söz Söylememek!..'
Allah Rasulü (s.a.v.), “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu
gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet birisi ona söver ya da çatarsa,
‘Ben oruçluyum’ desin.” buyuruyor.
*
-Söz!
Oruç
tuttuğumuz gün kötü söz söylemeyeceğiz, kavga etmeyeceğiz. Birisi, söver ya da
çatarsa, ‘Ben oruçluyum.’ diyeceğiz…
Kıymetli kardeşlerim, “söz”ümüz
bu.
Peki, bunu yapabilecek miyiz?
Cenâb-ı Hakk’ın “emrini” tebliğ eden Aziz
Peygamberimiz’e (s.a.v.) verdiğimiz sözü tutabilecek miyiz?
Yüreğimize, dilimize hâkim
olabilecek miyiz?
Çarşıda, pazarda, trafikte…
Bilhassa da sosyal medyada…
Evet, bilhassa da sosyal
medyada!..
Her dönemin kendine göre
“belâları” var, günümüzün en büyük belâsı “sosyal
medya” olabilir mi acaba?
*
Berbat işler dönüyor oralarda…
Herkes kendi çapında gazeteci,
kanaat önderi…
Çokları da düzenbaz, küfürbaz!..
Belli merkezlerde üretilen
malzemeler, hızla dolaşıma sokuluyor.
Milyonlarca “savaşçı” , politik, ideolojik kamplaşmada aldıkları pozisyona göre
“karşı taraftakilere”, “şeytan ne
verdiyse” saldırıyor…
Tahammül sıfır.
Fikrini, yerini, duruşunu
beğenmediğine “her türlü hakaret, küfür,
aşağılama” serbest!
Sokakta kuyruk kıstıran tipler,
klavyenin başında kahraman kesiliyor.
Geçtiğimiz günlerde, “karşıt
olduklarına” alabildiğine saydıran “arkadaşlardan”
birine bu yaptığının doğru olmadığını yazdım.
“Dayım,
bunlara küfür etmenin sevap olduğunu söyler. Ben de dayımın izindeyim!”
diye karşılık verdi.
Arkadaşa yazık;
Ya dayısının izinde.
Ya da nefsinin pençesinde!..
*
Bu havaya epeyce mürekkep
yalamış, köşe sahibi olmuş, hatta televizyonlarda “program” yapma noktasına
ulaşmış zatlardan bazıları da katılıyor ve “rol model” takılan bu “tipler” yüzünden ortalık iyice
karışıyor.
Malûm, “hak sahibi” olan kul gönülden helâl etmezse, “kul hakkı”nın affı yok.
Düşünün bu ortamların müdavimi
olan hemen herkes,
-neredeyse her gün- kaç kulun
hakkına giriyor?
Ramazan’ın güzel ruhu, bizleri
etkisi altına alabilecek mi bakalım ya da ne kadar alabilecek, göreceğiz.
Allah Dostu Merhum ne güzel
demiş; “Küpün içinde ne varsa, dışına da
o sızar!”
Bir Merhum Şair’den sâdır
olan ““Üslubu
beyan aynıyla insan!” cümlesi de aynı kapıya çıkıyor:
“Dilin nasılsa, sen de öylesindir!”
Öfkeden kabarmış suratlarla birbirlerine hakaretler yağdıran…
Kendilerini “sütten çıkmış ak kaşık” konumuna yerleştirip, karşılarında
kimler varsa büyük şevkle kusur arayan “hastalıklı
ruhlar”…
Buyruk bu değil ki oysa, “birbirimizi
yememiz bitirmemiz” emredilmemiş ki…
İşte…
Diyor ki Hz. Peygamber:
“Sizden biri kendisi için
istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş
olmaz!”
*
“Kim, darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa Allah da dünya ve
ahrette onun işlerini kolaylaştırır.
Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve ahrette onun
ayıplarını örter!”
*
“Zandan sakının. Zira zan, yalanın ta kendisidir. Birbirinizin sözlerine
kulak kabartmayın.
Birbirinizin özel hallerini araştırmayın.
Birbirinize üstünlük yarışı içine girmeyin.
Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin.
Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey
Allah’ın kulları! Kardeş olun!”
*
Bizler…
“Peygamber Ahlâkı”nın uzağında…
Ve..
İki
günlük dünya kavgasında…
*
Şöyle
bir geriye…
Çok
geriye de değil, geçen Ramazan’a bakıyorum…
O
günlerde hayatta olan kardeşlerimizden niceleri bugün
yok.
Bu
Ramazan’a eriştik, şükür.
Gelecek
Ramazan’da da biz “yokuz”, Cenab-ı Allah bilir.
Yazıyı
yazan mı önce ölür, okuyan mı, bize meçhul.
*
Orada
zerre adaletsizlik olmaz ve kimsenin âhı da kimsede kalmaz.
Şüphesiz!..
FURKAN ŞİMŞEK/ Çizi-Yorum!
Yıllar
evvel, Çorum’da bir küçük çocuk tanımıştık.
“Karikatürlerini”
gösterip “Nasıl bulduğumuzu?”
sormuştu.
İyi
idiler.
Geliştirilmeye
ihtiyaçları vardı.
O çocuk
şimdi “Koca Adam” olmuş.
Bize,
yeni karikatürlerinden birkaçını attı.
“Yayınlar mısınız?” dedi.
“Evet” dedim
Furkan Şimşek, “Çizi/Yorum”
diyerek misafir olacak köşemize…
Kısmetse…
Kimi
vakit…
Belki
de her vakit.
İlkini,
“Ramazan’da, fırsattan istifade zam fırtınası
estirenlere” gönderelim karikatürlerin.
“El insaf” diyerek.