RAKAMLAR NE SÖYLERSE SÖYLESİN
Mart ayında işsizlik yüzde 9,7'ye gerileyerek 3 ay sonra tekrar tek haneye indi.
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) mart ayında ilişkin "Hane halkı iş gücü istatistiklerini" açıkladı.
Buna göre Mart 2014 döneminde 15-64 yaş grubunda işsiz sayısı 2 milyon 747 bin seviyesinde gerçekleşti.
Tarım dışı işsizlik yüzde 12,1'den 11,6'ya, genç işsizlerin oranı yüzde 17'den yüzde 16,7'ye düştü.
Mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlar
Dönemleri kıyaslarken yanlış sonuçlara varmamak için TÜİK, mevsim etkilerinden arındırılmış rakamları da yayınlıyor.
Bu göstergelere göre mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı sınırlı bir yükseliş gösterdi ve yüzde 9'dan 9,1'eçıktı.
İşsiz sayısı 25 bin kişi arttı.
Sektörler itibariyle işgücü dağılımı
İşgücüne dahil 28 milyon 330 binin 25 milyon 583 bini bir işte çalışıyor.
İstihdam edilenlerin yüzde 20,8'i tarım, yüzde 21'i sanayi, yüzde 7,1'i inşaat, yüzde 51,2 ise hizmet sektöründe yer aldı.
Kayıt dışı çalışanlar
Herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmadan çalışanların oranı yüzde 34,4 oldu.
Bu oran tarım sektöründe yüzde 80,5'e kadar yükselirken, tarım dışı sektörlerde yüzde 22,3'te kaldı.
İşgücüne katılım oranı
Türkiye'nin nüfusu 77 milyon.
15-64 yaş grubunda nüfusu 56 milyon 718 bin kişi.
Bu nüfusun yüzde 49,9'u yani 28 milyon 330 bini işgücüne katılıyor, 25 milyon 583 bini iş bulabiliyor, kalan 2 milyon 747 bini iş arıyor.
Rakamlar neyi ifade ediyor?
TÜİK'in açıkladığı verileri yorum katmadan bilgilerinize sunduk.
Analize geçmeden önce bir hususu açıklığa kavuşturalım.
İşsizlik verileri anket yapılarak belirleniyor.
TÜİK'in anketörleri belli kriterlere göre seçilmiş kişilere şunu soruyor:
Son bir ay içinde iş aradınız mı ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda mısınız?
Cevap hayırsa, o kişinin işgücü dışında olduğuna karar veriliyor.
Bu durumda işgücü dışında kalan nüfus ne kadar çok ise işsizlik de o kadar az çıkıyor.
Rakamlarla şöyle izah edelim.
15-64 yaş grubundaki 56 milyon 718 bin kişinin yarısı yani 28 milyon 330 bini iş gücüne katılıyor.
İşsizlikte bu rakam baz alınarak hesaplanıyor.
Eğer iş gücüne katılım oranı yüzde 49,9 değil de yüzde 60 olsaydı, bu rakam 34 milyona ulaşacak, işsiz sayısı 8 milyon 400 bine fırlayacaktı.
Hemen şunun altını çizelim:
Krizde olan Avrupa'da bu oran yüzde 60'ın üzerindedir.
Kıyaslamalarda bu nokta göz önünde bulundurulmalı, teselli aramaktan vazgeçmeliyiz.
Çalışabilir nüfusun yarısının iş gücü dışında kalmasının ekonomik büyümenin önünde en büyük engel teşkil ettiğini de hatırlatalım.
Bir diğer acı gerçek de çalışanların üçte birinin, yani 8 milyonun hiçbir sosyal güvenceye sahip olmamalarıdır.
Devletin bu kayıt dışılık yüzünden uğradığı vergi ve sigorta primi kaybı olağanüstü boyuttadır.
Kişilerin işsiz kalmamak için en kötü şartlarda bile çalışmaya razı olmaları işsizliğin sanıldığından çok daha ciddi olduğunu göstermektedir.
İstihdam edilenlerin yüzde 20,8'inin tarımda bulunmasının da üzerinde durulması gerekir.
Tarımın milli gelire katkısı yüzde 10'u geçmezken çalışan sayısının sektörde bu kadar fazla olması ancak gizli işsizlikle açıklanabilir.
Yazı uzadı, şöyle bağlayalım; rakamlar ne söylerse söylesin işsizlik ekonominin en temel sorunudur.