Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.29
Gram Altın
2980.93
BIST 100
9635.36
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Mart 2022

Rahmetli Erbakan Hoca , CHP ve HDP

Kaderde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Rahmetli Necmettin Erbakan’ı, kendileri için “yol gösterici”, yani “mürşid” olarak nitelendirdiğini görmek de varmış.

Rahmetli Erbakan Hocamız, “Atatürk yaşasaydı çoktan Refah Partili olurdu!” demişti.

Hadi bakalım, hayırlısı.

*

Rahmetli Hocamızın “Milli Görüş” adlı siyasi hareketini de öve öve bitiremedi Kılıçdaroğlu. Kendisinin başında bulunduğu partinin “ontolojisi”ni göz önünde bulundurduğunuzda, yapılanların gerçekten de “cesaret işi” olduğunu söyleyebilirsiniz.

Aslında aynı cesareti, hatta çok daha büyük bir cesareti sergileyen başka Genel Başkan’ı da vardı CHP’nin.

Hatırlarsınız, hem de “şartların bu kadar olgunlaşmadığı” bir dönemde “çarşaflılara CHP rozeti takmak” gibi bir büyük hamlesi olmuştu Deniz Baykal’ın.

Çarşaflı gördüğünde çıldıran, hepsini topluca İran’a göndermeyi teklif eden CHP’lilerin başındaki ismin, çarşaflılara parti rozetini takması az iş miydi?

Buradan bakarsanız, büyük işti ama Deniz Baykal’ın bunu “bir seçim öncesi” yaptığını göz önünde bulundurursanız, bu hamle sıradanlaşır.

CHP’nin “dindar” kitlelerin de oyuna ihtiyacı vardı.

Demokrasilerde “amaca” ulaşmak için her yol meşrudur!

“Oyundan maksat ütmek, çobanlıktan maksat gütmek” derler ya, seçimi kazanmak istiyorsan, senin gibi düşünmeyen kesimlerin, dahası “ölesiye gıcık olduğun” kesimlerin de oyunu alman gerekir.

*

Ah, gönül ister ki böyle olmasın.

Gönül ister ki, CHP, Matbuat Müdürü’nün ifade ettiği “Biz her ne şekil ve sûretli olursa olsun memleket dahilinde dini neşriyât yapılarak dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği meydana getirilmesine taraftar değiliz!” cümlesindeki parti olmaktan vazgeçsin.

*

CHP tarihini epeyce çalışmış ve bu yapının günümüzdeki gerçeklerini de iyi bilen bir vatan evlâdı olarak, bunun pek de mümkün olmadığını üzülerek ifade etmek durumundayım.

Bunlar seçimlik işler, mesele sonrasını kestirebilmekte.

Sayın Genel Başkan, Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde amacına ulaşabilmek için hem Saadet Partisi’nin hem de HDP’nin desteğini almak mecburiyetinde.

HDP’nin yüzde 10’u çok aşan oyu var, bunu almayınca zaten iş bitiyor.

Saadet Partisi’nin oy oranı, Halk TV yayınında yüzde 1’in epeyce altında gösterildi.

Bu partinin desteği, oy çokluğundan ziyade “kıvamı yumuşatmak” için mühim.

CHP Genel Başkanı, iktidara geldikleri takdirde mukaddesat karşıtlığı yapılmayacağını söyledikten sonra…

Teminat olarak, üç kişiyi göstermişti:

“Sayın Babacan, Sayın Davutoğlu ve Sayın Karamollaoğlu.”

“Eğer böyle bir niyetimiz olsaydı, bu üç genel başkan bizimle birlikte hareket eder miydi?” yollu bir konuşma.

Biri, Madımak Yangını’nın meydan geldiği Sivas’ın, “Aydınların yakılmasını teşvik etti!” iftiralarına maruz kalan o dönemki Belediye Başkanı,

Rahmetli Erbakan Hoca’nın Partisi’nin hâli hazırdaki lideri.

Diğer ikisi de, Sayın Cumhurbaşkanı’nın eski dâvâ arkadaşları.

*

Sayın Kılıçdaroğlu, sırtını terör örgütüne dayadığını haykıran HDP ile,

Milli Görüş Lideri Rahmetli Erbakan Hoca’nın kurduğu Saadet Partisi’nin desteklerini aynı seçimde alabilmek gibi çok zorlu bir işte hayli mesafe almışa benzer.

Buna, bir de MHP’den kopanların kurduğu İyi Parti desteğini eklerseniz, gerçekten büyük iş.

Peki bu büyük iş, seçimde işe yarar mı?

Yani, oraya kadar taşınabilir mi?

Taşınabilse bile “seçim zaferi”ni getirebilir mi?

Ben, bazıları gibi “Hayır, mümkün değil!” demem.

Gezi Sahnesi’ndeki renkleri, bir araya getirerek “İstanbul ve Ankara” başta olmak üzere birçok yerde mahalli seçimi kazanmayı başaran Kemal Kılıçdaroğlu’nun şansı çok yüksek değildir ama sıfır da değildir.

Ak Parti’nin büyük bir dağınıklık ve heyecansızlık içinde olduğu bir süreçte, bu olabilir.

Hadi, bir “peki” daha atalım.

“Peki” bu olursa…

Yani, Kemal Kılıçdaroğlu’nun benzemezleri bir araya getirip sürdürmeyi başardığı oyun sonuca ulaşırsa…

Memlekette neler yaşanır?

*

Bir an için Kılıçdaroğlu’nun her söylediğine inandığını, iktidara geldiği takdirde Türkiye’nin gerçekten de “barış ve huzur” ülkesi olacağını gerçekten de düşündüğünü farz edelim.

Hadi öyle diyelim.

Bundan ne çıkar?

Dünya yanıyor, gerilimler artıyor, Rusya’nın Ukrayna’ya çökme girişiminin tedirginlikleri iyice tırmandırdığı ortamda, birçok ülke “savunma” harcamalarını iyice yükseltmenin hesaplarını yapıyor.

Avrupa’nın en büyük markası Almanya, var ile yok arasındaki ordusunu fena halde güçlendirmek için harekete geçmiş durumda.

Güneydoğu sınırlarımızın az ötesindeki yangın devam ediyor ve önümüzdeki süreçte, o bölgede “Siyonistan”ın kurulması için çok daha “keskin” hamlelerin gündeme geleceğini görüyoruz.

Böyle bir ortamda…

“HDP’li koalisyon” (Kimse bu işte HDP yok filan demesin, matematik gereği olmak mecburiyetinde!), böyle bir ortamda iş başında olursa…

Neler yaşanır?

Memleketin başına neler gelir?

*

Mesele, “başörtüsü” meselesi değil yani dostlar.

Olsaydı…

CHP Genel Başkanı’nın “Bana inanmıyorsanız, Sayın Babacan’a, Sayın Davutoğlu’na, Sayın Karamollaoğlu’na inanın” yollu sözlerine belki inanabilirdik!..