Rahmân'ın has kulları- 6
Geçenki beş yazımızda; Furkan sure-i celilesinin son kısmında yer alan “Rahmân’ın has kulları”nın sekiz sıfatındanilk beş tanesini incelemiştik. Bu hafta ise, kaldığımız yerden devam edip konumuza bitireceğiz inşaallah:
6-
“Yine anılan o iyi kullar, asılsız şeylere şâhitlik etmezler; boş ve mânâsız
davranışlarla karşılaştıklarında onurluca çekip giderler.” (Furkan
72)
Buna
göre “Rahmân’ın has kulları”nın altıncı özelliği; “yalancı şâhitlik”etmektenve“boşişlerle
ilgilenmek”tenuzak durmalarıdır. “Yalancı şâhitlik,” yüce dinimiz
İslam’ın büyük günahlardan biri saydığı ve kesinlikle yasakladığı fenalıklardan
biridir. Ebu Bekre Nüfey bin Hâris radıyallahu anhtan gelen rivayete göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Büyük günahların en ağırını size
haber vereyim mi, diye üç defa sordu.Biz de:Evet, yâ Resûlallah, dedik. Bunun
üzerine Efendimiz aleyhisselam:Allah’a şirk koşmak, ana-babaya itaatsizlik
etmek, dedikten sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve: İyi dinleyin, bir
de yalan söylemek ve yalancı şâhitlik yapmaktır, buyurdu. Bu sözü durmadan
tekrarladı. Daha fazla üzülmesini istemediğimiz için keşke sussa, diye arzu
ettik.” (Buhari)
Ayrıca
müslüman, “boş işlerle ilgilenmez.” Yani kendisini ilgilendirmeyen
meselelerin peşine düşmez. Hadis-i
şerîfte buyuruldu ki: “Kendisini ilgilendirmeyen şeyleri (malayaniyi)
terk etmesi, kişinin müslümanlığının güzelliğindendir.” (Tirmizi) Yani
kişinin kendisini alâkadar etmeyen şeyleri terk etmesi İslâmiyetinin
kemâlinden, tamamından ve ahkâmına tam teslimiyetindendir.Eğer insan, kendisini
ilgilendiren işlerle yetinse, büyük bir şerden kurtulur. Şerden kurtulmak ise, çok
hayırlıdır.
Binaenaleyh
insanların yanlış tavırları karşısında konuyu şahsîleştirmeden, Nebevî bir
üslupla o hataya yönelmeli ve onu düzeltmek için çaba göstermeliyiz. Biz
günahlardan nefret ederiz, onları işleyenlerden değil. Eğer nasihat edeceksek
saygılı bir şekilde etmeliyiz. Önce insanları kötü davranışlarından
vazgeçirmeye çalışmalıyız. Eğer olmuyorsa, kendimizi korumalıyız ve hemen oradan
uzaklaşmalıyız.
7-
“Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında o âyetler karşısında körler
ve sağırlar gibi bilinçsizce davranmazlar.” (Furkan 73)
Buna
göre “Rahmân’ın has kulları”nın yedinci özelliği; “Allah’ınâyetleri
karşısında körler ve sağırlar gibi bilinçsizce davranmak”tan uzak durmalarıdır.Yani
“Rahmân’ın has kulları”na Allahü
Teâlânın âyetleri hatırlatıldığında; kulaklarını, gözlerini ve gönüllerini o
âyetlere açarlar.
Allahü
Teâlânın âyetleri, hidayet rehberidir. Bu rehberden yararlanmak için; öncelikle
niyet, azim ve irade gerekir. Ayrıca onun doğru okunması, doğru anlaşılması
için gerekli olan donanıma sahip olmak da lazımdır. Bunlardan ilki,Kuran-ı
kerimden yararlanmanın ahlakî şartı, ikincisi ise zihnî şartıdır.
8-
“Onlar, “Ey Rabbimiz!” derler, “Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar
bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap!” İşte bunlar, zorluklara
katlanmalarının karşılığı olarak cennet konağıyla ödüllendirilecek, orada
sağlık ve esenlik dilekleriyle karşılanacaklar.Orada sonsuzca yaşayacaklar. Ne
güzel bir yerleşme ve kalma yeri!”(Furkan 74-76)
Buna
göre “Rahmân’ın has kulları”nın sekzinci özelliği; “Bize mutluluk
getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap,”demeleridir.
Bugün
içinden çıkılmaz hâle gelen en önemli problemlerimizden biri, üzülerek
belirtmek gerekir ki, aile kurumudur. Dolayısıyla âile konusunda yeniden kendi
kodlarımıza dönmeli ve geleneğimizin o temiz âile münâsebetlerini yeniden ayağa
kaldırmalıyız.Çöken milletlerin çökme sebeplerinin başında, yok olan aile kurumu
gelmektedir.
Bu
zamanda İslâm ümmetinin ne ekonomik, ne siyasî, ne de başka bir konuda
aşamayacağı derin bir problemi vardır. Asıl kafa yorulması gereken tek bir konu
varsa, o da mütedeyyin aile kurumunun tesisi ve devamıdır. O yüzden âyet-i
kerimede “Rahmân’ın has kulları”nın özellikleri anlatılırken, onların “göz
aydınlığı eşler ve temiz nesiller isteyen insanlar oldukları” hassaten
ifade buyurulmuştur.
Ayrıca
bilinmelidir ki Allah, günahlarını kendisine dert edinen kişilerin günahlarını
affeder. Eğer günahlarımızı önemsemezsek; küçük bir günahımız dahi hesap
gününde ayağımıza dolaşan büyük bir günah haline dönüşecektir. Bu yüzden
günahlarımıza tevbe etmeli ve affa mazhar olmak çok dua etmeliyiz.