Rahmân'ın has kulları- 5
Geçenki dört yazımızda; Furkan sure-i celilesinin son kısmında yer alan “Rahmân’ın has kulları”nın sekiz sıfatından ilk dört tanesini incelemiştik. Bu hafta da konumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz inşaallah:
5-
“Onlar, Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapmazlar; haksız yere, Allah’ın
dokunulmaz kıldığı insan hayatına kıymazlar, zina etmezler. Zira (bilirler
ki) bunları işleyen kimse cezasını bulacak. Kıyamet gününde ona azabı kat
kat verilecek ve alçaltılmış olarak o azap içinde ebedî kalacaktır. Ancak tevbe
edip inanarak erdemli işler yapanın durumu başkadır; Allah böylelerinin kötü
hallerini iyiye çevirecektir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Evet,
kim tevbe edip erdemli davranırsa bu durumda gerektiği şekilde Allah’a yönelmiş
olur.” (Furkan 68-71)
Buna
göre “Rahmân’ın has kulları”nın beşinci özelliği; “şirk,” “katil” ve
“zina”danuzak durmaktır. Şirk yani Allahü Teâlâya ortak koşmak; en
büyük günah olup, cezası ebedî cehennemdir. Âyet-i kerimelelerde buyuruldu ki:
“Allah,
kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz. O’ndan başka günahları dilediği
kimse için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa, büsbütün sapıtmıştır.”
(Nisa 116)
“Allah’a
ortak koşmadan hâlis olarak Allah’ı birleyenler olun. Kim Allah’a ortak
koşarsa, o sanki gökten düşmüş de kendisini kuş kapıyor veya rüzgâr onu uzak
bir yere sürüklüyor gibidir.” (Hac 31)
“Kim
Rabb’ine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine
ibâdette hiç kimseyi ortak kılmasın!” (Kehf 110)
Rabbimizin
affetmeyeceğini bildirdiği “şirk”in yani Allah’a ortak koşmanın çeşitleri
çoktur, en temel beş çeşidi şunlardır:
a)
Şirk-i İstiklâl: Allah’ın dışında İlâh olduğuna inanmaktır. Mecûsîlerin iyilik
ve kötülük tanrısı inancı gibi.
b) Şirk-i Teb’îz:
Allah’ın, birden fazla ilahtan meydana geldiğine inanmaktır. Hıristiyanların
teslis yani “baba-oğul-rûhu’l-kudüs” inancı gibi.
c) Şirk-i Takrîb: Allah’ın
bir olduğuna inanmakla beraber, O’na yaklaştırsın diye; put, heykel ve benzeri
şeylere tapınma inancıdır. Cahiliye dönemindeki putperest Araplar bu inançta
idi.
d) Şirk-i Taklîd: Körü körüne ataların
bâtıl dinine inanmaktır. Cahiliye dönemindeki Araplar bu inançla putlara
taparlardı.
e) Şirk-i Esbâb: Kâinatın Allahü Teâlânın yaratması ile değil, kendi kendine
var olduğuna inanmaktır. Materyalist ve Maddeciler bu inançtadır.
Yüce Dinimiz, insan hayatına çok büyük değer vermiştir. Âyet-i kerimede
buyuruldu ki: “Kim, kaatil olmayan ve yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kişiyi
öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir kişinin
hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.”
(Mâide 32)
Bu emir gereği “katil” yani haksız yere insan öldürmek
yasaklanırken; “öldüren, öldürülür!” hükmü de getirilmiştir. Bununla ilgili
olarak Allahü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Öldürülen kimseler
hakkında size kısas farz kılındı.” (Bakara 178)Başka bir âyet-i
kerimede de kasten bir mümini öldürmenin -uhrevî- cezası şöyle bildiriliyor:
“Kim, bir mümini kasden öldürürse, onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere
gireceği cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük
bir azap hazırlamıştır.” (Nisa 93)
Bunun için insan; başkasının canını tehlikeye atacak fiillerde
bulunamayacağı gibi, kendi canını da tehlikeye atamaz. Âyet-i kerimelerde
buyuruldu ki: “Kendinizi öldürmeyin, Allah size çok merhametlidir.”
(Nisa 29) ve “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın!” (Bakara
195) Bunun için Dinimiz, intihar etmeyi de kesin olarak günah saymış ve
yasaklamıştır.
Yüce Dinimize göre insanın onurlu bir hayat yaşayabilmesi için, neslinin
korunması gerekir. Neslin sağlıklı bir şekilde korunması da; toplumun temel
taşı olan ailenin kurulmasıyla yani evlilikle mümkündür. Nikâh akdine dayanan
evlilik kurumu, İslam toplumunun esasını teşkil etmektedir. Bunun içindir ki,
evlilik dışı ilişkiler; “zina” ve fuhuşa yaklaştırıcı şeylerin tamamı haram ve
yasaktır. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Zinaya yaklaşmayın. Zira o bir
hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra 32)
(Devamı
haftaya…)