Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Mart 2024

Rahmân'ın Has Kulları- 4

Geçen ki üç yazımızda; Furkan sure-i celilesinin son kısmında yer alan “Rahmân’ın has kulları”nın sekiz sıfatından ilk üç tanesini yani “vakar”, “gece ibadeti” ve “dua”yı incelemiştik. Bu hafta da konumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz inşaallah:

4- “Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.” (Furkan 67)

“İsraf,” nitelikteki aşırılık, yani Allahü Teâlâ’nın yüce rızasına uygun olmayan yollara Dinimizin uygun bulmadığı şekillerde harcamada bulunmaktır. “Cimrilik” ise, imkânları elverdiği halde rıza-i İlahîye uygun olan yerlere harcama yapmaktan kaçınmaktır. “Dengeli” harcama ise, israftan ve cimrilikten uzak olarak gereken yerlere gerektiği kadar harcamada bulunmaktır.Buna göre “Rahmân’ın has kulları”nın dördüncü özelliği, harcama yaparken “israf” ve “cimrilik”ten sakınmalarıdır.

“İsraf;” sahip olduğumuz kaynakları, bilinçsiz ve verimsiz olarak kullanmak; deyim yerinde ise, har vurup harman savurmaktır. İsraf çok kötü bir huydur. Özellikle de üretmediği eşya ve imkânları bilinçsizce tüketen cemiyetlerin ekonomileri hızla bir dar boğaza girer. Çünkü böyle davranan toplumlar, dışa bağlı ve bağımlı hale gelirler ve bu şekilde ekonomik bağımsızlıkları tehlikeye girer.

Ekmek israf etmek, örfümüzde çok ayıp olarak kabul edilir. Bunun için yerde ekmek parçası gördüğümüzde hemen kaldırıp bir yere koyarız. Ancak tüketim çılgınlığının yaşandığı günümüzde, maalesef bu hassasiyeti diğer imkânlarımız için gösteremiyor ve kaynaklarımızı heba ediyoruz. Dinimizde israf kesin olarak haramdır:

Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:

“Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez!” (Araf 31)

“Çardaklı ve çardaksız bağları, değişik ürünleriyle hurmaları, ekinleri, birbirine benzeyen ve benzemeyen biçimlerde zeytin ve narları meydana getiren O’dur. Her biri ürün verdiğinde ürününden yiyin; hasat günü de hakkını verin; fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez!”(Enam 141)

“İsraf ederek saçıp-savurma! Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.” (İsra 26-27)

Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.” (Furkan 67)

İsraf, yani savurganlık çok çirkin bir nankörlük çeşididir ve insanı günahlara götürür. İsraf bataklığında yüzen insanlar; kazanç konusundaki sınır tanımaz hırsları ve lüks yaşayabilme sevdaları için, her türlü ahlaksızlığa başvurur; hem dinini hem de haysiyetini dünyanın âdi zevkleri için ayaklar altına alırlar.

Günah bataklığının giriş kapılarından birisi olan israf, insanı çok kolay bir şekilde şeytanın tuzağına düşürür. Şeytanın tuzağına düşenler ise, dünya ve ahirette zarar edenlerin ta kendileridir. Çünkü israf ve savurganlık, kişinin sadece malını değil; şeref ve haysiyetini de şeytana kaptırarak onu şahsiyetsizleştirir. Şeytan tarafından bu denli esir alınan bir insandan artık ne kendisine ne de topluma bir fayda gelmez.

İsraf, boş yere mal ve ömrü sarf etmektir. İnsanın asıl ihtiyacı bir-iki ise, israf bunu ona ve yirmiye çıkarmaktır. Böyle olunca da artan ihtiyaçları karşılayacak maddî imkânları bulmakta zorlanılır. İşte böyle lüzumsuz ihtiyaçları temin edemeyince de bu sefer tamahkârlığa ve harama girmeye başlar. Müsriflerin bu zafiyetinden istifade eden şeytan ve şeytanlaşmış insanlar, o zafiyet içine girenlerin haysiyetlerini az bir para karşılığında satın alırlar. Bu tür insanlar; çok kolay bir şekilde suç şebekelerinin tuzağına düşer; rüşvet, irtikâp ve ihanet yoluna doğru hızla ilerlerler.

Yukarıda geçtiği gibi “cimrilik,” ise, imkânları elverdiği halde rıza-i İlahîye uygun olan yerlere harcama yapmaktan kaçınmaktır. Allah için infak edilmesi gereken yerlere hiç tereddüt etmeden harcama yapmalıdır. Mümin, Allahü Teâlâ’nın verdiği nimeti ne kendisinden ne de diğer insanlardan esirgememeli ve mal biriktirme hastalığından uzak durmalıdır. Yine mümin, mal ve mülkün asıl sahibinin Allahü Teâlâ olduğunu bilmeli ve bu şuurla harcama yapmalıdır.

(Devamı haftaya…)