Radikalizm bahane Ortadoğu pazarı şahane!
Fransa, Filistin'in devlet olarak tanınmasını talep eden karar tasarısını kabul etmesinin ardındanyetmezmiş gibiFrançois HollandeSuriye'ye 2013 yılında kimyasal silah kullanırken müdahale etmediğimiz için pişmanım açıklamasını yaptı. Fransa, Sarkozy ile kopma noktasına gelen ikili ilişkilerin düzelmesi adına adımlar attığı bir zamanda operasyon geçiriyor. Yüzü maskeli bir grup tekbir sesleriyle(bizdeki Danıştay saldırı gibi) toplantı halinde bulunan 12 dergi çalışanını öldürerek üç yıl önce peygamber efendimiz aleyhine yayınlanan karikatürlerin intikamının alındığını söylüyor. Ve herkesin tahmin ettiği üzere zanlılar ölü olarak ele geçiriliyor. Sonuçları bakımından çok boyutlu, kurgusal bir operasyon var karşımızda. Saldırının hemen ardından atılan manşetler ve yapılan bazı açıklamalar da dikkat çekiciydi. Le Figaro Gazetesi "Özgürlük Katledildi" L'Equipe ise "Özgürlük:0 Barbarlık:12" manşetlerini attılar. ABD Dışişleri Bakanı Kerry ise; "Bu saldırının ifade özgürlüklerine dönük bir saldırı olduğunu radikalizmle mücadelede Fransa'yla birlikte hareket edeceklerini" ifade etti vs. İşin aslı Fransa'ya, gördüğün gibi radikal İslamcılar Esed'ten daha tehlikelidir mesajı veriliyor.
Uzun zamandır batı dünyasında Müslümanları terörizmle eş tutan çeşitli faaliyetler yürütülüyor. Ortadoğu'da pıtırak gibi biten bir takım terör örgütleri üzerinden İslam dünyası zan altında bırakılıyor ve masum Müslümanlar hedef haline getiriliyor. Batı pazarının da temelini oluşturan bu zihniyet yüzünden milyonlarca çocuk, genç, yaşlı insan yaşamını yitirdi. Alınlarına sürülen terörist damgası da cabasıu2026 11 Eylül saldırıları üzerinden ABD kamuoyuna verilen mesaj; İslam dünyası şiddet yanlısı, terörist bir zihniyete sahiptir mesajıydı. Bu algı operasyonları yüzünden ABD'de yaşayan masum sivil Müslüman halka karşı oluşturulan nefreti hepimiz biliyoruz. My Name is Khan filmini hatırlayın. Katledilen bir asker üzerinden de İngiliz kamuoyuna verilen mesaj aynıydı.
Aslında İslamcıların, Esad'tan bir farkı yoktur denilmeye çalışılıyordu. Sadece batıda değil Türkiye'de benzer mesajlar verilmeye çalışıldı. Hatırlarsanız Reyhanlı'da gerçekleşen o elim hadise üzerine Kılıçdaroğlu şöyle demişti; Erdoğan'ın Esad'tan bir farkı yoktur! Sadece o mu? Paralel yapı tır baskınları üzerinden Türkiye'nin El Kaide'ye destek verdiğini, silah yardımı yaptığını dış basına servis etmemiş miydi? Uzun süredir Tayyip Erdoğan'ın IŞID'e silah yardımı yaptığı, terör örgütleriyle işbirliği içerisinde olduğu gerekçesiyle Uluslar arası Ceza Mahkemesi'nde yargılanması gerektiği ifade edilmemiş miydi? Dahası HürHaber'in yayınladığı şemaya göre Erdoğan, Selam Terör Örgütü'nün lideri olarak takdim edilmemiş miydi?
Elbette bunları İslam adına kafa kesen, masum insanları katleden, şiddet yanlısı radikal örgütleri meşrulaştırmak maksadıyla yazmıyorum. Lakin ortada garip bir durum var. Tuhaf bir algı operasyonu yapılıyor. Birileri yine tuzak kuruyor. Birileri yine özgürlükler, demokrasi, ifade özgürlüğü ve insanlık katledildi demeye başladı. Aynı günlerde Ortadoğu'da yüzlerce insanın öldürülmesi kimsenin umurunda olmadan sanki onlar insan değilmiş gibi bir vicdansızlıkla sadece Fransa'da öldürülen insanlara öncelik veriliyor mesela. Burada ters giden bir şeyler var. Türkiye'de yıllardır laiklik kisvesi adı altında, şeriat gelecek evhamıyla nasıl Müslüman halkın hak ve hukukları gasp edilmişse bugün batıda da IŞID gibi terör örgütleri üzerinden Müslümanların hak ve özgürlükleri gasp ediliyor.
Evet, bugün özgürlükler ülkesi olarak lanse edilen ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerde yapılan tam olarak budur. Almanya'da halkın yüzde 57'si,Fransa'da ise yüzde 56'sı Müslümanları istemiyor. Birçok ülkede Müslüman başörtülü kadınlar sokağa çıkamaz hale geldiler. Otobüslerden kovuluyorlar. Ve yine birçok Avrupa ülkesinde Müslüman öğrenciler bile potansiyel tehdit unsuru oluşturduğu gerekçesiyle fişleniyorlar. 2014 yılında 7 ayrı ülkede tam 200 camiye saldırı düzenlendi. Çoğu da kundaklandı. Pegida adlı ırkçı, İslam karşıtı bir örgüt bugün 8 ülkede faaliyet yürütüyor. Tam da bu noktada Ali Bayramoğlu'na katılıyorum. Evet, İslam dünyası muhakkak kendisiyle yüzleşmelidir. Bu doğru. Lakin batı dünyası masum mu? Aynı yüzleşmeyi onlardan da beklemeliyiz.
Tüm bu olan bitenlere Türkiye'den de destek gelmiyor değil. Çünkü algısı ve kurgusu önceden hazırlanmış ciddi bir operasyon bu. Bir taşla birden çok kuş avlamaya dönük profesyonel bir eylem biçimi. Bakınız bugün Ortadoğu'daki mezhep çatışmaları toplumsal değil örgütsel bazdadır. Yıllardır Türkiye'de yapılmak istendiği gibi bu tür çatışmalar hep toplumsal zemine çekilmek isteniyor. Bu çatışmaları geniş kitlelere yaymak istiyorlar. Tam da bu noktada Türkiye, Ortadoğu'daki pazar sistemimi bozan adımlar atıyor. Batıdaki İslam karşıtlığın bir vakit sonra hedefinde Türkiye olması zor bir ihtimal değil. Çünkü Türkiye bu ülkelerin istediği politikayı gütmedi. Ergenekon hükümetleri döneminde olduğu gibi boyun eğmedi. Küresel bir devlet olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. İslam dünyasının umudu olma yolunda da her geçen gün ciddi adımlar atıyor. En önemlisi de barış sürecinde olduğu gibi kendi politikalarını kendisi belirlemeye başladı. Ortadoğu'da piyon değil aktör olmak istiyor.
En önemlisi de Türkiye, bugün sadece batıda değil tüm dünyanın masum halklarıyla tek yürek olmak istiyor. İçeride ve dışarıda oluşan rahatsızlık bu yüzdendir. Yani anlayacağız mesele karikatür meselesi değildir.
twitter.com/sivildemokrat
NOT: Nasipse bundan böyle her hafta Pazar günü saat 12:45'de İlhami Işık, Faruk Aksoy, İkram Bağcı ile "Hangi Taraf" adlı programımızla KanalA'da olacağız. Bekleriz efendim..