Radikal bir entelektüel: Wallerstein’in Ardindan
Çağımızın önde gelen insan bilimcilerinden Immanuel Wallerstein, 88 yaşında hayatını kaybetti (31 Ağustos 2019). Wallerstein’in ölümü, insan bilimleri alanında büyük bir boşluğun meydana gelmesi demektir. Wallerstein sosyoloji, uluslararası ilişkiler, ekonomi, tarih ve dünya systemleri alanlarında önemli eserler ortaya koyan öncü bir insan bilimcidir. Wallerstein’in dört ciltlik Dünya Sistemleri Analizi isimli çalışması sosyal bilimler alanında yapılan en önemli çalışmaların başında gelmektedir. Dünya Sistemleri Analizi çalışması, tarihe, ekonomiye, kolonyal çalışmalara ve insan bilimlerin tümüne derin etkilerde bulunmuştur.
Wallerstein, kapitalizme yönelttiği güçlü eleştirileriyle bilinen ünlü bir sosyal blimcidir. Master çalışmasında Mccartizme yönelttiği eleştirilerle sağcı ve muhafazakar anlayışları sorgulayan Wallerstein, hayatı boyunca hep kapitalizmi eleştirmiş ve reddetmiştir. O, kapitalizmin dünyada adaleti ve gelişmeyi ortadan kaldırdığını savunmuştur. Wallersein, kapitalizm karşıtı eleştirileriyle Anti-Kapitalist Entelektüel olarak dünyada küresel bir şöhrete sahiptir. Ona göre dünya sisteminin en merkezi özelliği kapitalizmdir. Modern dünya sisteminin her şeyini belirleyen öz ve dinamik, kapitalizmdir.Wallerstein’in kapitalizme yönelttiği eleştirileri, onun adalet ve değişimin gerçekleşmesi için mücadele ettiğinin entelektüel ifadesi olarak değerlendirebiliriz.Sosyal bilimler paradigmasına radikal eleştiriler yönelten büyük bir entelektüel olan Wallerstein, dünyada değişim ve özgürlüğü talep eden sosyal hareketlerin destekçisi olan bir radikal akademisyendir.
Wallestein denilince akla gelen Dünya Sistemi kavramıdır. Wallerstein düşüncesinde Dünya Sistemi kavramı, iş bölümünün bölgelerin içinde ve ötesinde dağılımını, emeğin dağılımının dünyayı merkez ülkeler, yarı-çevre ülkeler ve çevre ülkeler olarak kategorize edilmesini ifade etmektedir. Merkez ülkelerin zengin Kuzey ülkelerinden ve Avustralya’dan oluştuğunu düşünen Wallerstein, bu kategorideki coğrafyaların yeteneğe ve sermayeye dayalı üretime ağırlık verdiğini söylemektedir. Merkez ülkelerin dışında kalan dünyanın geri kalan bölgelerinde ise düşük yeteneğe, emek merkezli üretime ve hammadde çıkarılmasına ağırlık verilmektedir. Dünya sistemlerini bu şekilde kategorize eden Wallerstein, dünya sistemlerinin başları ve sonları olan tarihsel olgular olduğunu ve dünya sistemlerinin coğrafik sahalarının belirlenebileceğini söylemektedir. Wallerstein, dünya sistemleri analiziyle küresel ölçekte eşitsizliğin ve sömürünün niçin kalıcı olduğu orusunun cevabını vermeye çalışmaktadır.Wallerstein’ın düşüncesinde, dünya sistemleri kavramı, dünya ve insanlık durumuna son noktayı koymak yerine, dünya sistemi paradigmasını tartışmaya davet amacı taşımaktadır.
Wallerstein, dünya sistemlerini analiz etmek suretiyle entelektüel ve siyasal misyonunu yerine getirdiğini düşünmektedir. Ona göre dünya sistemini analiz etmek hakikati ve iyiyi birlikte keşfetme ve anlama arayışıdır. Wallerstein, entelektüel ve siyasal olanın asla birbirinden ayrılmaması gerektiğini söylemektedir. Entelektüel ve siyasal olanın birbirinden ayrılması halinde, insanlığın hakikati ve iyiliği keşfetme arayışının verimsizleşeceğini, insanlık durumunda ortaya çıkan meydan okumalara cevap verilemeyeceğini ve geleceğe doğru ilerlemek için gerekli olan değişimin ortaya konamayacağı kanaatindedir.
Wallerstein, Marxist bir düşünür olarak bilinmesine rağmen, o asla kendisini Marksist olarak nitelememiştir.O, ortodoks Marksizme hep karşı olmuştur. Marksizmin burjuva devrimleri konusunda söylediklerini benimsemeyen Wallerstein, kapitalizmin biriken iç çelişkilerinden dolayı çökeceğini düşünmektedir. Kapitalizmin çökme aşamasına geldiği zaman bireylerin ve sosyal hareketlerin yeni bir dünya sistemi inşa etme konusunda harekete geçeceği konusunda öngörüde bulunmaktadır. Wallerstein, insanlığın kapitalist dünya sisteminin ötesinde yeni bir dünya sistemi inşa etme şansının ve imkanının hala yüzde elli-yüzde elli devam ettiği şeklindeki inancını ölmeden kısa bir süre önce ifade etmiştir.
Wallerstein, kapitalist dünya sistemindeki krizin ve bölünmenin aslında sosyal bilimlerde krize yol açtığını savunmaktadır. Zaman ve mekanda meydana gelen değşmeleri dikkate almadan evrensel yasaların araştırılmasını esas alan Newtoncu bilim anlayışınınn sosyal bilimlerde hakim olduğunu ifade eden Wallerstein, insan bilimlerinde kesinsizliğin esas alınması gerektiğini söylemektedir. Newtoncu bilim anlayışına karşı çıkan ve insan bilimlerinde kesinsizlik yerine ihtimali savunan Wallerstein, kapitalizmin evrensel olmadığını, tarihsel şartların ürünü olduğunu, belirli tarihsel vakaların genelleştirilmesinin ve mutlak yasa haline getirilmesinin yanlış olduğunu ifade etmektedir.
Wallerstein, capitalist dünya sisteminin sonunun geldiğinden emindir. Kapitalizmin çöküşünden sonra insanlığın daha adil ve eşitlikçi bir dünya sistemi inşa edip etmeyeceği konusunda Wallerstein, emin değİldir ve bu konuda kesin bir şey söylememektedir.İnsanlık durumumuza dair köklü analizleri bize miras bırakan Wallerstein, sosyal bilimlerde ve entelektüel alanlarda hep konuşulacak ve tartışılacak bir isim olmaya devam edecektir.