Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Temmuz 2022

Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!..

Allahü Teâlânın rızasını kazanmak için en değerli varlığı olan ciğerparesinden vazgeçmede hiç tereddüt etmeyen İbrahim alehisselama, Allahü Teâlânın rızasına nâil olmak için canını vererek kurban olmayı rahatlıkla kabul eden İsmail aleyhisselama, yine aynı sadakat ve teslimiyeti mübarek hayatının merkezine oturtan ve kurban ibadetini bizlere öğreten Allahü Teâlânın son Peygamberi Efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa’ya sonsuz salât ve selâmlar olsun…

Kurban, kurban bayramı günlerinde, ibadet niyetiyle, belli hayvanlardan birini keserek yapılan bir ibadettir. Buna Arapçada “udhiyye” denir. Kurban kelimesi ise; yaklaşmak ve yakınlaşmak manasına gelir “Kurban”, Allahü Teâlânın yüce rızasına yaklaşmak ve onu kazanmak için kesildiğinden bu isim ile de anılmaktadır. Dinimizde kurban da zekât gibi Hicretin ikinci senesinde meşrû kılınmıştır.

Kurban ibadeti İslâmiyetten önce de vardı. İbrahim aleyhisselâm, bir oğlu olduğu tekdirde onu Allah rızası için kurban edeceğini adamıştı. Aradan geçen zaman içerisinde bir oğlu olmuş ve ismini de İsmail koymuştu. Ancak O, her nasıl olduysa adağını unutmuştu. Üç ayrı gece rüyada oğlunu kurban ettiğini gördü. İbrahim aleyhisselam büyük bir imtihanla karşı karşıya olduğunu anladı ve hiç tereddüt etmeden Allah’ın emrine teslim olarak biricik oğlunu kurban etmeye karar verdi. Bu durumu oğlu İsmail aleyhisselama da açtı, İsmail aleyhisselam; “babacığım, emrolunduğun şeyi yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın,” şeklinde cevap verdi.İbrahim aleyhisselam bütün hazırlıkları yapıp oğlunu kurban edecek yere götürdü ve bıçakla boynunu kesmeye başladı, ancak Allahü Teâlâ buna müsaade etmediği için bıçak kesmedi. Tam bu esnada vahiy meleği Cebrail aleyhisselam bir koç ile geldi ve İsmail aleyhisselam yerine bu koçu kesmesini söyledi, İbrahim aleyhisselam da böyle yaptı. Bu husus Kur’an-ı kerimin Saffat suresi: 100-101 âyet-i kerimelerinde açıkça ifade edilmiştir. İşte kurban ibadetinin esası bu hadiseye dayanmaktadır.

Kurban, gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli faydalar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle, Allahü Teâlânın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde, Hazret-i İbrahim ile oğlu Hazret-i İsmail’in Yüce Allah’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hatırasını tazeler ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu göstermeye çalışırlar.

Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda kurbanın bu rolünü daha belirgin bir biçimde görmek mümkündür. Kurban zengine malını Allah’ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından ve dünya malı hırsından kurtarır. Fakirin de, dünya nimetlerinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.

Akıllı, buluğ çağına ermiş, dinen zengin ve mukim yani evinde olan her kadın ve erkek müslümanın Kurban kesmesi gerekir. Ancak bu gereklilik Hanefî mezhebinde vacip, Şafiî mezhebinde ise sünnet-i müekkede olarak yer almıştır.

Âyet-i kerimede buyuruldu ki:

“Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser 2)

Hadis-i şeriflerde ise, şöyle buyurulmaktadır:

“Hâli vakti yerinde olup da kurban kesmeyen, namaz kıldığımız yere gelmesin!” (Hakim)

“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey bayram namazını kılmaktır. Sonra evlerimize dönüp kurban kesmek olacaktır. Her kim böyle yaparsa sünnetimize uygun iş yapmış olur.” (Buhari)

“Kurbanın derisindeki her tüy sayısınca size sevab vardır. Kanının her damlası kadar mükâfat vardır. O sizin mizanınıza konacaktır. Müjdeler olsun!” (İbni Mace)

“Kurbanlarınızı gönül hoşluğuyla kesin! Çünkü hiçbir müslüman yoktur ki, kurbanını kıbleye döndürüp kessin de; bunun kanı, boynuzu, yünü ve herşeyi kıyamette kendi mizanına konan sevabı olmasın!” (Deylemi)