Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Mart 2020

Putin’e son şans-1

Savaş denilince artık sadece konvansiyonel savaşlar, yani orduların karşı karşıya gelerek bir cephe savaşına girişmeleri akla gelmemeli. Dünya, yeni savaşlarla tanışalı çok oldu. Yani birileri sizinle ekonomik bir savaşa girişirken diğer birileri terör örgütleri üzerinden size saldırıyor. İçerde kaos için çalışan güçler aynı zamanda sınırlarınızı da tehdit ediyor.

Bu tehdidi sınırlarınızda karşılamayı düşünüyorsanız başınıza daha büyük belâların gelmesi kaçınılmazdır;

İşgal!

Evet, dünyanın gelmişi de geçmişi de devletlerin birbirini itmesi ile meşhurdur. Tıpkı depremin fay hatları ve tabakaları gibi, biri diğerini itekler ve depreme sebebiyet verir. Dayanıksız olan yapılar yıkılır, sağlam olanlar ayakta kalır.

Bugün Suriye’de yaşadıklarımızı böyle okumalıyız.

Ve bilmeliyiz ki eğer Arap Baharı dedikleri Arap cehennemi olmasaydı,

Eğer Libya, Suriye karışmasaydı,

Eğer Esed kendi rızası ile gitseydi,

Yine bir bahanesi bulunur bu bölge karıştırılırdı.

Eğer Türkiye, Suriye, Irak gibi ülkeler gidip BM’ye, “Biz üç komşu ülke aramızda anlaştık, artık ebediyen komşularımızla sorun yaşamak istemediğimizi deklare ediyoruz” deselerdi yine olanlar bundan farklı olmayacaktı.

Anlamalıyız ki hesap bizim hesabımız değil, başkaları bölge ile ilgili hesaplarını görüyor, bize sessiz kalın, diyorlar. Biz de yanı başımızdaki katliamın bizi de saracağını gördüğümüz için, bizden uzak durun, diyoruz. İşte dananın kuyruğu burada kopuyor.

İstiyorlar ki canımızı alsınlar, bıçağı boynumuza dayasınlar ama bizden ses çıkmasın.

Bizim itirazımızdan dolayı bugün Suriye’de karşımıza çıkıyorlar.

Hayır,

***

Suriye meselesi artık Türkiye meselesidir. Kanımızı akıttılar nahak yere ve artık Suriye eski Suriye olamayacak.

Artık Suriye iç savaşından bahsetmiyoruz, kimse de bundan böyle Suriye iç savaşı falan gibi ‘mazi’ olan cümleler kurmayacak, zira artık Suriye’de askerimizin tertemiz kanı aktı. Biz, ülkemize terör örgütlerinden bir saldırı gelmesin diye, ülkemizde 4 milyon Suriyeli varken yeni milyonlar ülkemize sürülmesin diye Suriye ile imzaladığımız Adana mutabakatı gereği önlem almak için bulunduğumuz Suriye topraklarında katil Esed’in askerleri tarafından vurulduk.

Mehmetçiğimizin kanını akıttıklarına bin pişman olsalar da olan oldu, ok yaydan çıktı. Dünyanın gördüğü gibi 36 Mehmetçiğin intikamı kat be kat aldık, ama olay intikam almayı çoktan aştı.

***

Rusya ile İran’ın amacı, niyeti iyi değil.

Bir de işin soykırım boyutu var ki Esed de Putin de İran da altında kalır. Çünkü İdlib’de yaşayan 4 milyon Sünni Müslüman’ı öldürüp kurtulmak isteyen bir canavarlıkla karşı karşıyayız. Esed, kurabilecekse yeni Suriye için 4-5 milyon nüfuslu Rafızi, Şii ve diğer inançlardaki insanlardan oluşan bir devletçik istiyor. Türkiye böyle bir katliam olmasın diye yıllardır dünyaya sesleniyor.

Bugün bu yazıyı okuduğunuz saatlerde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan-Putin zirvesine 24 saatten daha az zaman kalmış olacak. Masada başta İdlib sorunu olmak üzere Suriye’nin geleceği, Libya ve Doğu Akdeniz konuları olacak.

Bu görüşme öncesi Putin karar vermek zorunda;

Türkiye ile dostça geçinmek için bazı fedakârlıklarda mı bulunacak, yoksa Türkiye’yi karşısına alarak bölgede izole olmayı mı seçecek?

Oysa Putin ile yeni bir bölge düzeni hazırlayabilirdik. Dünyanın 1-2 kutuplu değil, çok kutuplu olmasını sağlayabilir ve bu asrı barış asrı olarak tarihe kaydedebilirdik.

Putin ne düşünürse düşünsün, NATO’nun Suriye’ye müdahil olmasını düşünmeyecektir. Keza, bizim zeki bildiğimiz Putin, asla çok uluslu güçlerin İdlib bahanesiyle Suriye’ye gelmesini de istemeyecektir. Zaten enerji kayıplarıyla çok zor günler geçiren Rus ekonomisi daha ağır krizler yaşayabilir.

Doğu Akdeniz ve Lazkiye’deki kazanımlarını bir gecede heba edecek adımları ve tercihleri, Rusya’nın sıcak deniz özlemini bir sonraki asra ertelemesi demek olduğunu ben biliyorsam Putin hayda hayda biliyordur.

O zaman,

Akıllı olsun Putin!

Zira bu onun son şansı…