Psikolojiyi de ben bilirim
Bir dostumuza daha doğrusu bir yöneticiye birtakım tavsiyelerimiz oldu. Bu dostumuz futbol kulüplerinden birisinin yöneticilerindendir. Biz kendisine "her futbol kulübünün bir hekime, diyetisyene, bir psikolojik performans uzmanına ihtiyacı olması" gerektiğini anlattık. Özellikle "spor psikoloğunun göz ardı edildiğini" ifade ettik. Spor psikolojisinin ne olduğunu, neleri içerdiğini ifadeye çalıştık.
Futbol takımının antrenörüne durumu anlatan idareci alışmadığı ve istemediği bir cevap alır. Dostumuz şaşırarak dinler ve dudak büker. Antrenörün talihsizlik içeren sözleri şöyledir: "Ben insanı ve özellikle futbolcuları herkesten daha iyi tanırım. Benim hekim kadar tıbbi bilgim mevcuttur. Diyet konusunda kimse elime su dökemez. Psikolojiyi de çok iyi bilirim, lisede iki saat psikoloji okudum. Takımın dinamosu benim. Psikolojiye ve psikiyatriye inanmam ve bunların hepsini cebimden çıkarırım."
Bunları dinledikten sonra üzüldük ve şaşırdık. Biz şimdi psikoloji ve psikiyatri ile spor ilişkisini ele alacağız. "Sporcuların çoğu ergenlik ve erişkinlik dönemlerindedir. Ergenlik; biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı, çocukluktan erişkinliğe, tüketicilikten üretkenliğe, sorumsuzluktan sorumluluğa, bağımlılıktan bağımsızlığa geçiş devresidir. Ergenlik dönemi, tarım toplumunda mevcut değildi. Sanayi toplumuna geçince ergenlik kavramı gündeme geldi. Ergenlik çağı, ülkeden ülkeye farklılık gösterir.
Ergenlik döneminde ergen kendisine yetişkin muamelesi yapılmasını ister. Ancak, ebeveyn onları çocuk olarak değerlendirir. Ergende organik gelişme ve psikolojik gelişim paralel gitmez. Dürtülerden kaynaklanan isteklerle, yasaklayıcı, kısıtlayıcı ve suçlayıcı toplumsal baskılar arasında sürekli bir çatışma vardır. Ergenlik döneminde saldırganlık ve cinsellik ile ilgili aktiviteler artar. Bu, onda kaygı oluşturur, aşırı ölçüde duygusallık gösterir. Kendini ispatlamak istemekte ve diğer yandan da sığınma güven duyma ihtiyacı içindedir. Bu durum, ergende ikilem yaratmakta ve psikolojik problemlere davetiye çıkarmaktadır."
Sporcuların çoğunun ergenlik döneminde olduğunu hatırlayalım. Bu konulara devam edelim: "Ergenlikten erişkinliğe geçişte esas hedef, "öz kimliğe" ulaşmaktır. Bu da birtakım süreçlerden geçerek olmaktadır. Bireyselleşme burada önemli yer tutar. Kendine ait hayat tarzı geliştirme, duygusal bağımsızlığını kazanma ve kendisi ile ilgili önemli kararları tek başına verebilme ile bireyselleşme gerçekleşir. Ergende gelişme engellenirse içine kapanma, toplumdan kaçma gibi tepkiler doğurur. Çaresiz kalan ergen kendini sokakta, ara yerlerde bulur. Ergen çevresinden, arkadaşlarından yardım arar."
Yukarıda ergenlerle ilgili bilgi verdik. Sporcular ve antrenörler psikoloji ile ilgili bilgileri danışmandan sağlayabilirler. Psikoloji ve psikiyatri biyoloji ile bağlantılı bir alandır. Psikoloji "insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bilim"dir. Psikoloji ve psikiyatri insan beyninin anatomisi, fizyolojisi, biyokimyası, patolojisi ve hastalıkları ile ilgilenir. Beynimizi bilmeden ve onun salgıladığı hormonları tanımadan psikolojiyi değerlendirmek mümkün değildir. Dolayısı ile bir antrenörün insanı tanıması beyni bilmesiyle gerçekleşir.
Bizim önerimiz spor camiasının psikolojiye ve psikiyatriye ve onun içeriğine açık olmalarıdır. Dünyadaki ve özellikle futbolun zirve yaptığı ülkeleri izlemek gerekir. Görülecektir ki, büyük spor kulüpleri psikiyatriye ve psikolojiye önem ve değer vermektedirler.
Sonuç: "Psikolojinin ve psikiyatrinin spordaki yeri ay ve güneş kadar belirgindir."