Provokasyonlar kime hizmet ediyor?
Terörün Doğu illerine taşıdığı kirli hendek ve çukur siyasetiyle evleri başlarına yıkılan; yüzyılın trajedisini yaşayan; sadece ekmek parası, okul harçlığı için Batı illerine giden Kürt kökenli işçi kardeşlerimize karşı, maalesef son dönemlerde memleketin bazı yerlerinde, provokatörlerin başını çektiği can sıkan ve tehlikeli boyutlara götürülmek istenen provokasyonlar yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Kütahya'nın Altıntaş ilçesinde baraj inşaatında çalışan Kürt işçilere "PKK propagandası yaptıkları, Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettikleri iddiasıyla" bazı grupların, işçilerin kaldığı binanın önünde toplandığı, halkı galeyana getirip evlerini basmaya çalıştıkları, gece geç saatlere kadar süren taşkınlığın ilçe kaymakamı ve il emniyet müdürünün olaylara müdahalesiyle sona erdiği yönündeki haberlere tanıklık ettik. Benzer olaylar başka şehirlerde de ve geçtiğimiz yıl yine Kütahya'da meydana gelmişti ve yetkili birimler yapılan soruşturmada terör örgütü propagandası yapıldığı iddialarının gerçek dışı olduğunu açıklamıştı. Gerekçeler hep aynı "etnik çatışma çıkaracak, milliyetçi duyguları körükleyecek, hamaset ve ırkçılığı tahrik edecek" şekilde "PKK propagandası yaptılar, Atatürk veya Cumhuriyete sövdüler" gibi halkı çabuk tahrik edip, sokağa dökecek, galeyana getirecek şekilde oluşturulmaktadır.
ORTAK HEDEF: ERDOĞAN'IN TASFİYESİ
Türkiye'de son dönemde yaşanan terör saldırıları, hain darbe girişimleri, ülkeye ihanet derecesine varmış muhalif hareketler, basına bilinçli bir şekilde servis edilen provokatif nitelikli işkence görüntüleri, hep aynı kirli amaca ve aynı üst akla hizmet etmektedir. Oyun da tuzak da büyüktür. Erdoğan ve Ak Parti düşmanlığı üzerinden ülkeye diz çöktürmeye; tarih yazan öncü kadroları tasfiye etmeye çalışıyorlar. Bir gösteride zafer işareti, başka bir gösteride bozkurt işareti yapan birçok ajan provokatörü bizzat gördük. Tarihte olmadığı kadar birliğe, beraberliğe, kardeşliğe ve terörize edilemeyecek bir iç barışa ihtiyacımız var. Allah rızası için birbirimize merhamet edelim; etnik ve mezhepsel temele dayalı ötekileştirici, kin ve nefret kusucu söz ve eylemlerden uzak duralım. İhanet ve gafletin en büyük kozu olan etnik ve mezhepsel ayrıştırma ve birbirine düşürme tuzağına düşmeyelim. Kim ki ayrılıkları körüklüyor, farklılıkların sinir uçlarını kaşıyorsa Türk olsun Kürd olsun fark etmez bilin ki o kötü niyetlidir, ona karşı çıkalım.
KİN, KAN VE ÇATIŞMA ÇIKSIN İSTEYENLER VAR
Türkiye'de kesinlikle bir Türk-Kürt çatışması ve çekişmesi yoktur, olmadı ve olamaz da. PKK ile tüm Kürtleri bir tutma, özdeş kılma, şüpheyle bakma, vatanseverlik testine tabi tutma, emin olun ki PKK'nın, FETÖ'nün ve onların arkasındaki batılı efendilerinin en çok isteyeceği, onlara istismar alanı sağlayacağı büyük tuzağa düşmek olacaktır. "Fitne ve şer odakları en çok zaafları kaşır, etnik ve mezhepsel iç çatışmaları körükler, aklıselimi ortadan kaldırmak ister, sağlıklı düşünmeye darbe vurur, öfkeyi körükler, ırkçılık ve hamasetten beslenir, farklılıklar arasında kin, kan ve çatışma çıkmasını" ister.
KADİMDEN BERABER YAŞAYAN HALKLAR, BİRBİRİNİ BOĞAZLAR
Suriye'de, Irak'ta yüzyıllardır beraber yaşayan etnik unsurlar bugün birbirini boğazlar hale getirilmişse, bu ülkeler fiili olarak parçalara bölünmüşse bunu kolaylaştıran en büyük etkenlerden biri, birbirinden farklı olan etnik unsurların belirli bölgelerde toplanmış ve çoğunlukta bir arada yaşıyor olmalarıdır. Bugün eğer Türkiye, benzer etnik çatışmaları ve bölünme tehditlerini ciddi bir şekilde yaşamıyorsa emin olun bunun en büyük nedeni; milyonlarca Kürdün Doğu'dan ziyade İstanbul'da, İzmir'de, Mersin'de ve daha birçok Batı ilinde Türk kardeşleriyle yıllardır sulh içinde beraber yaşamaları; karşılıklı evlenip yuva kurmuş olmaları; karşılıklı yoğun bir ticari ve sosyal ilişki kurmuş olmaları şansıdır. Türkiye'nin bölünmesi imkansız denecek kadar çok ama çok zordur. Ancak eğer tuzaklara düşüp, oyuna gelip, Batı'da Kürt kardeşlerimize, Doğu'da Türk kardeşlerimize yoğun bir baskı, saldırı ve tehdit tuzaklarına düşersek, hayat onlar için çekilmez hale getirilirse, Doğu'dan yoğun bir Türk göçü, Batı'dan da yoğun bir Kürt göçü yaşanırsa, bilin ki maazallah "ülke bölünmeye doğru" gitmektedir. Aman ha! Zaman ne acıdan felç olma ne de öfkeden kendini kaybetme zamanıdır. Öfke düşmanın büyük tuzağıdır.