Provokasyon cennetinde yaşıyoruz!
Soruyu kime direkt olarak böyle sorsak "elbette ki hayır" cevabını alacağımız kesin. Lakin arkasından "ama" diye başlayan yeni cümleler kuracak büyük bir hararetle tepkisini ortaya koymaya çalışacaklar olacağı dau2026
İlginç bir tesadüftür(!) Gezi olaylarından bu yana ülke gündemi hayli yoğun, sıkıntılı olduğu gibi tüm topluma da adrenalin pompalanır gibidir. Geziyle birlikte düğmelerine basılmış bazı marjinal grupların u2013çeşitli vesilelerle masumlaştırmaya çalışarak- bilumum tedhiş ve terör eylemlerine tevessül ettikleri görülür.
Toplumdan ziyade aydın/liberal/düşünür vs vs nazarında masumiyet algısı/kamuflajı oluşturmaya çalışarak her bir eylem zincirinden yeni bir mağdur/kurban çıkarma heveskarı bu grupların tamamen başarısız oldukları da söylenemez. Bu konuda halkın düşüncesinden ziyade ülkenin beyaz katmanını oluşturan azınlığının algısına oynayan marjinallerin ellerindeki materyaller eskidiğinde beher yeni bir fırsat doğuyor olması da şaşkınlık vericidir(!).
Kökleri ve destekleyicilerinin kimler olduğuna ilişkin çeşitli iddialar ve kanıtlar bulunan marjinallerin medya sektöründeki kimi isimler üzerindeki etkisinin toplum geneline hakim olduğunu söylemek mümkün değil.
Bunda, Gezinin ağaç ve çevre amacından uzaklaşmış olduğunu fark eden vatandaşın tavrı etkili olurken liderlik pozisyonundaki insanların sağduyulu tutumu ve yönlendirmesi de büyük katkı sağladı. Bu itidalli yaklaşımlar özellikle de milliyetçilik temelinden beslenen insanları sokaktan geri tutan en önemli sebep oldu.
Lakin Lice'deki olaylar üzerinden başlatılmak istenen kışkırtma girişimlerine Diyarbakır'daki bayrak indirme olayı da eklenince şimdiye kadar kendilerini sokaktan uzak tutmuş çok sayıda insan ve grup soğukkanlılığını yitirdi.
Bayrak indirme hadisesinin belki de en önemli sonucu Geziden bu yana mutedil davranan, müntesiplerini sokaktan, yasadışı eylemlerden geri tutan Türk milliyetçiliği cephesinde görüldü. Devlet Bahçeli, uzun zamandır sergilediği sağduyulu tavrını bir anda yitirmiş görünürken milli hassasiyeti olan vatandaşlar da galeyana gelerek bir anda sokağa dökülmüşlerdi.
İktidar cephesinin de sert tepki gösterdiği bu, kabul edilemez, olayın halkı kışkırtma amacını hedeflediği yönündeki iddia ve şüpheler olayın sonuçları bir yana elde edilen deliller ile daha belirginleşmeye başladı. Bayrak olayının ağır tahrik oluşturarak halkı galeyana getirmek, Kürt açılımını etkisizleştirmek gibi amaçlara hizmet ettiği zaten çok açıkken elde edilen veriler de bu şüpheleri derinleştirdi.
Devam eden soruşturmaya göre bayrak indirme olayı şu şekilde gerçekleşir: Diyarbakır'da iki kişinin ölümünün protesto eden gruptan ayrılan 50-60 kişi 2. Hava Taktik Komutanlığı nizamiyesini taşlamaya başlar. Bunların içerisinden elleri eldivenli bir genç, üç metrelik tel örgüleri aşarak bayrak direğine tırmanır ve bayrağı indirir.
Lakin söz konusu provokatörün 35 derece sıcaklıkta eldiven takmış olması bunun önceden planlanmış eylem olduğunu göstermesi açısından önemli bir ipucudur. Diyarbakır gibi sıcak bir ilde eldivenle protesto eylemine katılacak tek bir aklıselim insan olmayacağı gerçeği bir yana, eylem sırasında ve sonrasında yaşananlar da akıllardaki soru işaretlerini artırmaktadır.
Bayrak eyleminin Cihan Haber Ajansı tarafından görüntülenmesini sorgulamadan geçsek de bu, görüntülerin Fransız kökenli AFP'e -Associated Presse ve Reuter'dan sonra üçüncü büyük haber ajansı- servis edilmesini manidar bulmamızı engellemez!
Soruşturma derinleşirken ortaya başka önemli detaylar da çıkmaktadır. Örneğin, polisin kendilerine yardım etmediği iddiasında bulunan askerlerin ifadesi emniyet tarafından yalanlanmış hatta yardım tekliflerinin ret edildiği söylenmiştir!
Öte yandan nizamiyenin taşlanması sırasında içeride hiçbir görevlinin olmaması, iki el ateş edildiği iddiasına rağmen boş kovanların savcılığa teslim edilmemesi de akılları karıştırmaktadır.
Ayrıca bayrak indirme görüntüleri ivedilikle dış basına servis edilmiş, tüm ülkede de neredeyse ışık hızıyla yayılmışken indirilen bayrağın ve bayrak indirme görüntülerinin polise olaydan üç gün sonra verilmesinin mantıksal açıklamasını yapmak çok da kolay değildir!
En önemli delillerin üç sonra teslim edilmesinin arka planında ne yatmaktadır, kimler ne tür kazanımlarda bulunmayı planlamaktadırlar sorularına kesin cevaplar almamız için zamana ihtiyacımız var. Ancak şu an bildiğimiz/gördüğümüz, emniyet teşkilatındaki revizyonun başta askeriye olmak üzere diğer güvenlik ve istihbarat vs birimlerinde de acil bir şekilde uygulanması gerekliliğidir!
twitter.com/sabihadogann