Propaganda sorunları
Seçimlere kısa bir süre kaldı. Sosyal medyada ve sokaktaki gündemi izlediğinizde toplumun aslında ekonomi konusunda ayağı yere basan çözümler beklediği görülüyor.
Şu ana kadar liderlerin milletvekili listeleri ve propaganda
politikaları üzerine politika belirleme süreçleri oldu.
Kılıçdaroğlu’nun seccadeye basma meselesi Erdoğan tarafından
meydanlara taşınsa da çok karşılık bulmadı.
Kılıçdaroğlu ise öne geçmek için tabiri caizse “Alevi”
kartını masaya sürdü ve ilk kez açık ve net bir şekilde kimliği üzerinden
siyaset yapmaya başladı.
Bu da muhalefet içinde Kılıçdaroğlu'na tepkili seçmenin bu
gerekçe ile sandığa gitmesini önleme amacını taşıyor.
Şu ana kadar kendi seçmenlerini konsolide etmeye çalışan
liderlerin, Ramazan Bayramının hemen ardından meydanlara ineceğini öğrendim.
Millet İttifakı da Cumhur İttifakı da meydan siyaseti
yapacaklarını ortaya koyarak deprem gündemini tamamıyla meydanlara
taşıyacaklarını gösterdiler.
Zaten başka türlü olması da beklenemezdi.
Seçim döneminde vatandaşa dokunmadan propaganda yapılması
mümkün değil.
Bu nedenle de depremzedelere verilen sözler yanlıştı.
Hatta bana göre seçim takviminin öne çekilmesi bile
yanlıştı.
Neyse oraları geçtik artık.
Ama gelecek dönemin siyasetini şekillendirecek yegane durum
seçmeni memnun edecek politikalar ortaya koyabilmekten geçiyor.
Seçmen şu an tamamıyla "geçim sıkıntısı"
noktasında konsolide olmuş durumda...
Tabii ki iktidardan da muhalefetten de ne yaparsa yapsın tam
destek veren bir seçmen kitlesi var.
Liderler onları zaten cepte düşünüyor.
Sorun ise ortadaki kararsızları ve ekonomik mağduriyetten
dolayı tercihte bulunanları ikna edecek çalışmanın olmayışı...
Nasıl olur da bu gündem ıskalanır, akıl alır gibi değil
doğrusu!..
Dron gemisi, Karadeniz gazı ve deprem konutu temel atması
ile kentsel dönüşüm söylemine kilitlenen iktidar ile gündemi 418 milyar doları
geri getireceği, 300 milyar dolar kredi sözü alındığı ile pahalılık olduğu
söylemine kilitlenen bir muhalefet var.
Vatandaş artık büyük ölçüde eski reflekslerini değiştirdi.
Fakat nedense bunu anlamak istemeyen bir siyaset var.
Sosyal medya, insanların gözünü açtı.
Belki onlarca yıl zorlukla verilebilecek eleştirel düşünce
sadece sosyal medya kullanımı ile toplumun bir kesiminde oluşturuldu.
Belki biraz fazla oluşturuldu ama olsun.
Aklını kullanan insan ile makulü bulabilirsiniz.
Duygularıyla sandığa giden seçmen ile sadece suçlamalar ve
gereksiz gaza gelmelere muhatap olursunuz.
ikisini de istemeyen seçmeni ikna etmek için 20 günlük
propaganda süreci kaldı.
Süreci doğru yöneten yarışı kazanır.
Benden söylemesi...