PROGRAM AÇIKLANDI
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından hafta başında TBMM'de okunan 62.Hükümet Programı'nın ekonomiye ilişkin bölümünde; enflasyonla mücadeleye daha fazla ağırlık verileceği, Merkez Bankası'nın fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası enstrümanlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edeceği, dalgalı döviz kuru rejiminden vazgeçilmeyeceği gibi hususların vurgulanması ve bunun yanı sıra ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yeni kabinede koltuklarını koruması piyasaları rahatlattı.
Ayrıca bu yıl içerisinde yapılan yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine rağmen bütçe dengesini ve mali disiplini bozacak kamu harcamalarına izin verilmediğinin belirtildiği programda, 2015 yılındaki genel seçimlerde de aynı tutumun sürdürüleceğinin açıklanması da iş dünyasında olumlu karşılandı.
Önceki AK Parti Hükümetlerinin devamı niteliğinde olan programda dikkati çeken diğer noktaları da şöyle tasnif etmek mümkün:
u00b7 İşsizlik yüzde 5'e inecek.
u00b7 İhracatta ileri teknoloji ürünlerinin payı yüzde 4'ten yüzde 15'e çıkarılacak.
u00b7 Yurtiçi tasarruflar artırılacak.
u00b7 2014-2018 arasında toplam 350 milyar dolarlık kamu yatırımı yapılacak.
u00b7 Şirketler ve çok kazananların ödediği vergi artacak.
u00b7 Cari açık milli gelirin yüzde 6 seviyesine inecek.
u00b7 Konya'ya dünyanın en büyük güneş enerjisi santrali kurulacak.
9 ay sonra genel seçimlere gidileceğinden bu programın ömrü kısa olacak.
Bununla birlikte niyet açısından dikkate değer.
Programın tamamı hakkında görüş bildirmemiz bu yazı çerçevesinde mümkün olmadığından bir iki hususa değinmekle yetinelim.
Cari açık öngörüldüğü şekilde milli gelirin yüzde 6'sına inebilir.
Buna karşılık enflasyon da hedefin yine tutmayacağı anlaşılıyor.
Ağustos verisi bu kanaati güçlendirdi.
Ekonomistler, Ağustos ayı için eksi enflasyon beklerken yüzde 0,09 arttı.
Yıllık TÜFE yüzde 9,54 olarak gerçekleşti.
Yılbaşında yüzde 5 olan enflasyon hedefi yıl içinde yüzde 6,6 ve yüzde 7,6 olarak iki kez yukarı doğru revize edilmişti.
Ne var ki Ağustos rakamı yılsonu enflasyonunun en iyi ihtimalle 8'in üzerinde olacağını gösteriyor.
Fiyat istikrarından birinci derece sorumlu olan kurum Merkez Bankası'dır.
Para politikaları araçlarını kullanarak enflasyonu kontrol etmeye çalışır.
Ancak para politikaları esas itibariyle talep yönüyle alakalıdır.
Arz yani üretim üzerinde doğrudan etkili olmaz.
Arz talebi karşılamadığı sürece de enflasyon dizginlenemez.
Üretimden laf açılmışken sanayi üretimindeki düşüşü de ifade edelim.
Sanayi üretiminin milli gelir içindeki payı son yıllarda giderek düşmektedir.
Sağlıklı büyüme ve istihdam açısından hiç de arzu edilen bir durum değil.
Hükümet programında imalat sanayinin milli gelir içindeki payını artırıcı önlemlere yer verileceğine dair açıklamalar mevcut.
Yazıyı şöyle bağlayalım; programın başarılı olmasında iç dinamikler kadar dış dinamikler de önemli rol oynayacaktır.
ABD Merkez Bankası'nın gevşek para politikasını Ekim 2014'de sonlandırması ve ardından faiz artırımına gideceğinin ilan edilmesine bağlı olarak dış kaynak akışının azalması, Avrupa'daki ekonomik durgunluğun etkisi, jeopolitik riskler başarıya ulaşmada tayin edici dış faktörler olacaktır.
