Profesör Diyor ki: "İlacı boşuna yutmuşuz!"
Bir selam verdikten sonra,
“Bu nedir kardeşim, biri bize izah
etsin!” diye bağırdı.
Sükûnete
davet ettim.
“Her şeyi böyle kafaya takarsanız
hasta olursunuz!” dedim.
Olmuş
zaten.
Vücudu
sürekli olarak “polip” üretiyormuş…
Midesi
de alarm vermeye başlamış…
“Dertten, kederden işte!”
dedi.
Olabilir.
Birçok
uzmanın söylediği:
Nice
hastalık “travmalardan”
kaynaklanıyor.
Ne
kadar çok “ilaç” alırsak alalım,
temelde yatan sebep keşfedilip üzerine gidilmediğinde, hastalık baskılanmış
oluyor genellikle.
Baskılanan
hastalık, çoğu zaman güçlenmiş şekilde karşımıza geliyor maalesef.
Hadi
bakalım, daha etkili bir ilaç!..
*
Hah
işte, tam da oraya geldik;
Okuyucumuzun
tepkisi bu ilaç meselesiyle ilgili.
Koronaya
yakalandığımızda sekizer sekizer kullanılması tavsiye edilen meşhur ilaçların “etkisiz” çıktığına dair haberleri
görmüş.
Bu
haberlere takılmak istememiş…
Amma
velâkin bir “Bilim Kurulu Üyesi”nin
açıklamalarına rastlayınca şaşırmış ve kızmış!
“Ne yani boşuna mı yutturdular onca
ilacı bize!” diye feryat ediyor.
Bana
söyleyince, açtım, o habere baktım…
Sağlık
Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları Profesörü Şimşek Yavuz, koronavirüs hastalarının sekizer
sekizer yutması tavsiye edilen ilaç hakkında şunları söylemiş:
“…Ayaktan tedavi gören hastalar incelendi ve ilk açıklanan
sonuçlara göre ilacın hastalığı tedavi etmede çok da etkin olmadığı gösterildi.
Ülkemizde de tedavi protokolünden çıkarılmasını bekliyoruz. Şimdiye dek ilacı
kullanmış kişilerde ise yan etki açısından tehlikeli bir durum yok!.”
Koskoca Bilim Kurulu Üyesi’nin açıklamasını
görünce,
“İyi
ya” dedim okuyucuma, “Yan
etki açısından tehlikeli bir durum yokmuş!”
Hay demez olaydım!
“Serdar
Bey!” diyerek bir yükseltti
sesini.
Yapacak bir şey yok, okuyucumuza karşı boynumuz
kıldan ince…
“Buyurun,
sizi dinliyorum efendim!”
dedim.
Volümü biraz düşürerek…
“İlacın
prospektüsüne baktım. Bir kilometre yan etki sıralanmış. Okuyayım mı size?”
dedi.
“Buyurun,
efendim, vaktim var, dinliyorum!”
*
Okumaya başladı…
Bilinmeyen, yaygın olan, az yaygın olan birçok
yan etkisi varmış.
O okudu, benim ruhum karardı.
Benim ruhum karardıkça, o okudu…
Sabırla
dinledim, dinledim…
Bitirdi…
Teskin
etmek için, “Bunların hepsi ille de
olacak diye bir şey yok. Siz ilaçları aldıysanız, kalbinizi ferah tutun. Sağlık
Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi, alanın Profesörü, ‘Bir şeycik olmaz!’ diye
teminat veriyor. Rahat olunuz, poliplerinize polip eklenmesin, ülseriniz
azmasın!” dedim.
Yok…
Kafayı
takmış…
“Durun,
siz öbür haberleri de görmemişsiniz o zaman!” dedi.
“Efendim, vaktim sıkışıyor, bir yere gitmem
lâzım!” diye durdurmaya çalıştım ama ne mümkün.
“Durun durun, yetişirsiniz!”
tesellisinin ardından devam etti:
“Haberleri
okuyorum, lütfen dinleyiniz: Bilim Kurulu Üyesi Yavuz, katıldığı Habertürk canlı
yayınında sorulara yanıt verdi.
Prof.Dr.
Yavuz’un ‘Şu anda biz koronavirüs
hastalarına hâlâ bu ilacı veriyor muyuz?’ sorusuna yanıtı ‘evet’ oldu.
Yavuz,
ilacın koronavirüs hastalarına
verilmesini doğru bulmadığını ancak Sağlık Bakanlığı’nın rehberinde yer
almaya devam ettiğini söyledi. Yavuz, bu konunun Bilim Kurulu’nun gündemine geldiğini
ancak karar merciinin Sağlık Bakanlığı
olduğunu belirtti.”
Okuyucumun
aktardığı haber böyle.
Devamında
söyledikleri ise şöyle:
“Bakın, Bilim Kurulu Üyesi’ne; ‘İlacın verilmesi doğru değil, Bilim Kurulu
gündeminde bu konuyu konuştuk, gerekli uyarılarda bulunduk ama yetki Sağlık
Bakanlığı’nda.’ diyor…Bana ne kardeşim, yetki kimdeyse kimde? Benim durumum ne
olacak, ailecek hep kullandık bunu!”
*
Bazı
okuyucularım, “İletişim hatlarını
herkese açık tutuyorsun, iyi yapıyor, hoş yapıyorsun ama…Günün birinde başa
çıkamazsın!” diyerek ikaz etmişti bizi.
Gün
içinde birçok konuda, nice mesaj, telefon geliyor.
Bazı
okuyucularım da, eksik olmasınlar, bizzat kapımıza varıyor.
Kimi,
“Sayın Cumhurbaşkanı, Ak Parti Teşkilâtı’na
sürekli olarak kapı kapı dolaşın diyor ama gelen giden yok! Bu ne iştir!” diye
ilgili olmadığım konuların hesabını benden soruyor!..
Kimi,
“Bu televizyonların hali nedir, varsa yoksa
ahlâksızlık, varsa yoksa şiddet! Bu işleri kim çözecek!” diye bize
bağırıyor.
“Piyasalarda neler olur, otomobil
fiyatları almış başını gitmiş, bir tedbir alınmayacak mı bu işlere!” yollu
lâflarla bizi fırçalayan bile var!..
Hatta
ve hatta, her istediği an konuşabildiği bu kardeşlerine, “Gazetecilerde de bir kibir, bir kibir!” diye çıkışanlar dahi oluyor.
“Ben miyim kibirli?”
diye karşı çıktığımda da…
“Yok abi, seni biliyoruz!”
diyorlar.
Kibirlilere
ulaşamadıkları için bana döküyorlarmış içlerini!..
Sağ
olsunlar
Ne
diyeyim, vaktimizin, enerjimizin bir bölümünü de “ilaç”
meselesi almış olsun.
Bu
işler tuhaf işler…
İşte
bu “korona ilacı” diye verilen!
Yakınlarımız
koronaya yakalandıklarında, itimat ettiğim profesörlere, doçentlere “Gönderilen ilaçları vereyim mi?” diye
sorduğumda, “Kesinlikle verin, virüsün
ciğerlere inmesini engeller!” demişlerdi.
Şimdi
de bir araştırmanın sonuçları ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi’nin
açıklamaları!..
Hani…
Bunlara
itimat etmeyelim desek, Bilim Kurulu Üyesi konuşuyor.
Kendilerini
Bilim Kurulu Üyesi yapan ben değilim ki…
Üstelik…
Şimdi
gördüm…
Sağlık
Bakanlığı’nın en fazla itimat ettiği hekimlerden, Hürriyet Yazarı Prof.Dr.
Osman Müftüoğlu da, yazısına, “Fikrimi
daha en baştan açıklayayım, son bilimsel verilere bakılırsa, (o ilacı) boşuna
yuttuğumuz anlaşılıyor!” diye girmiş.
“Boşuna yuttuğumuz anlaşılıyor!..”
Eyvah, Eyvah!
Şimdi, Profesör Osman
Müftüoğlu’na ulaşsak…
Ve, “Madem
böyleydi, niçin tavsiye edildi? 5 Aralık 2020 tarihli yazınızda, ‘bu ilacı’
tartışanlara niçin tepki gösterdiniz?” diyerek üstelesek mevzu uzayacak!..
“Eeee” diyecek bize,
“Bilim böyle bir şeydir! Değişim ve gelişim
demektir!” muhtevalı bir şeyler söyleyecek!..
Biz de kendisine “O
zaman, bazı denilenlere karşı çıkanlara niçin kızılıyor Hocam?” diye üstelesek, mevzu uzayacak!..
*
Eyvah, eyvah!
Bu
haberleri, “İlacı almalısın!”
dediğimiz yakınlarımız da okumuşsa ne olacak?
Ne
zamana kadar gizleyebileceğim bunları…
*
Bilemiyorum…
Canım
sıkkın…
Bir
günlüğüne arazi olayım da…
Kimse,
başkalarının yaptıkları, yapmadıkları yüzünden beni fırçalayamasın!..
“Bugünlerde
tavsiye edilenler içinde, yarın ‘boşunaymış!’ denilecek olanlar var mıdır acaba?”
yollu sorulardan da bir günlüğüne kurtulmuş olurum böylece!
Hep
derim ya,
Kavanoz dipli dünya!