Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ocak 2022

Postmodern şiddet yönteminin adı: Ev Ödevi…

Benim gibi yetişkin olan herkes dönüp geçmişe baktığında, öğrencilik yıllarına dair aklına gelen ilk şey muhtemelen okulda gördüğü şiddettir. Öğrencilik yıllarında, okulda, öğretmenlerinden dayak yemeyen var mı aramızda? Az dayak yemedik! Üstelik farklı dayak stilleri geliştirilmişti!

Bizim okulda dayak yiyen öğrencilerin neredeyse tamamı disiplin olaylarına bulaştığı için değil; genellikle hafta sonları yapılması için verilen ev ödevlerinin yapılmasıydı. Her ders öğretmeninin verdiği bir yığın ev ödevini 2 günlük hafta sonu tatilinde yetiştirmek neredeyse imkansızdı. O günün koşullarında belki öğretmenlerimiz haklıydı, belki de haksız, bilemiyorum ama empati konusunda yetersiz olduklarını düşünüyorum. Bugün gelinen noktada öğrencilerin mücadelesi, velilerin çocuklarını sahiplenme refleksi, hukuksal mücadeleler gibi nedenlerle okullardan şiddet uzaklaştırıldı. Artık okul deyince akla gelen ilk şey şiddet olmuyor ama özellikle ortaöğretimde henüz ödevler, özellikle de ev ödevleri sistemi ne yazık ki hâla devam ediyor. İlköğretimde pekiştirmek adına verilebilir belki ama ortaöğretimde ev ödevleri alanına yeni bir format geliştirilmeli.

Sözlük tanımına baktığınızda ödev; “Yerine getirilmesi, yapılması, kişinin vicdanından doğan, insanlık, töre ya da yasa bakımından gerekli olan iş ya da davranış” olarak tanımlanır. Peki, o halde yıllardır tatil dönemlerinde öğrencilere ZORUNLULUK olarak verilen ev ödevleri bu tanımın neresine koyacağız? Ev ödevlerinin bilgi yığmak, bilgiye boğmak, ezberletmek, tekrarı yapmak yani kopyalatmak dışında ne gibi kazanımları var genel anlamda? Gerçek anlamda araştıran, üreten, ortaya konan yenilikleri, icatları elbette ki herkes destekler. Yalnız okulda öğretilen bir bilginin, hafta sonları ya da tatil dönemlerinde ezberleme, kopyalama yöntemi ile tekrar edilmesini desteklememiz doğru olmaz.

Ev ödevlerinin çocuğu okuldan, derslerden, öğretmenden uzaklaştırmaktan başka psikolojik ve sosyolojik bir yönü var mı? Bu nedenle Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahut Özer’in “İnanıyorum ki öğretmenlerimiz öğrencilerimize ödev vermeyecekler, 2 hafta hem öğrencilerimiz, hem öğretmenlerimiz dinlenecekler” demesini çok anlamlı buluyorum.

Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, verilen ev ödevlerinin çoğunu zaten öğrenciler yapmıyor. Okulda yeterince yorulan, sıkılan öğrenciler eve gitmeyi “biraz nefes almak için okuldan kaçış yöntemi” olarak görüyor. Üstelik bu yıllardır böyle, bu algı bir türlü kırılamadı. Evde ağlayan, gürültü çıkaran, yaramazlık yapan öğrenciler bir şekilde velilerini veya kardeş/ağabeylerini bezdirip ikna ediyorlar ödevlerini yaptırmak için.

Nitekim de haklılar, çoğu ödev okulda yapılan, işlenen dersin tekrarı mahiyetinde. Kopyala yapıştır ile çocuğun herhangi bir melekesi, kabiliyeti gelişmiyor zaten. O nedenle çocuk da çok istekli olmuyor ödevleri yapmak için. Anne babalar da hemencecik ikna oluyorlar ödevleri yapmakta. Çünkü zaten onlar da pek yorulmuyorlar; çocuklarının okuldaki kitap defterini açıp baktıklarında neredeyse birebir veya çok az değişiklik yapılmış hali ev ödevi olarak verildiğinden oturup birkaç dakika içinde şipşak hemen hallediyor, ev ödevi problemini çözüme kavuşturuyorlar!

Ev ödevi vermek yerine, öğretmenler öğrencilere “anne babanızla kitap okuyacaksınız, özetini dinleyeceksiniz, anne babalarınızı takip ediniz, onlara sorular sorun, sınav yapın velileriniz, onlara not verin, ödüllendirin, yapmadıklarında tatlı yapmak, yemek yapmak, sinemaya gitmek, tiyatroya gitmek gibi cezalar(!) verin” deseler evlerimiz daha da neşelenmez mi? Biraz ironi yapıyorum ama gerçekten ev ödevi vermek veliye ödev vermeye dönüşen, çocuğa ise psikolojik şiddet gibi gelen bu ezberci sisteme son verip yeni ve farklı bir yol, yöntem keşfetmeliyiz. Hem çocuklarımızın hem velilerimizin ruhuna dokunacak, onlarda kalıcı bir iz bırakacak, kendi derinliklerinde olan gizil yönlerini ortaya çıkarak çalışmalar yapılması daha keyifli olmaz mı? Bu konuda yerel ve bölgesel çalışan, üreten öğretmenlerimiz var. Sosyal medyada çalışmalarına denk geliyoruz. Ama ne yazık ki bir şekilde destek görmüyor, adlarını veya çalışmalarını daha geniş kesimlere duyuramıyorlar.

Çocukluğunda ödevleri yapmadı diye şiddete maruz kalan biri olarak, bugün, günümüz çağında öğrencilere ev ödevi vermenin de postmodern psikolojik şiddet olduğunu yazmazsam yüreğim de kalemim de sızlar.