Dolar (USD)
34.52
Euro (EUR)
36.41
Gram Altın
2963.01
BIST 100
9146.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Haziran 2024

​Postkomünist dönemde batıdaki büyük değişim!

Batı, büyük Fransız ihtilali, sanayi devrimi, kentleşme, her iki cihan harbi, komünizm ve antikomünist mücadele vs gibi muazzam büyüklükte ve etkinlikte olayların, olguların, merkezi oldu! Son iki, üç, asırdır tarihin dominant aktörü ve lokomotifidir. Avrupa’da başlayan her hareket, olay, akım, doktrin, siyaset, tüm dünyaya yayılmakta ve tüm insanlığı etkilemektedir. Mesela komünizm, Alman Yahudi’si Marks ve Alman Engels tarafından teşkil edilmiş bir teori, felsefe ve siyasettir. Fakat Marksizmin pratiğini, teoriye aykırı olarak ta olsa, köylü ağırlıklı toplum Rusya’daki 1917 Bolşevik devrimi başlatmıştır. SSCB ve Doğu bloku ülkeleri, başta Avrupa, tüm dünyayı etkilemiş, tehdit etmiştir!

Batı, ABD ağırlıklı olarak, NATO ve benzeri paktlarla büyük bir antikomünist mücadele organize etmiş, süratle yayılan SSCB ye karşı askeri, siyasi, sosyal kültürel, dini tedbirler almıştır. Marksist doktrin, Rusya’nın ulusal yayılma politikalarının da aleti olarak, Hristiyanlık, İslamiyet, aile, özel mülkiyet ve tüm geleneksel değerlere savaş açmıştır.

Bir proletarya diktatörlüğü öncülüğünde bütün insanlığa, özgürlük, barış ve mutluluk getirecek, devletsiz bir dünya toplumu inşaa edecekti!

Batı, SSCB ile komşu Türkiye, İran, Afganistan gibi İslam ülkeleriyle bir yeşil hat konsepti geliştirdi. Doğrusu bu ülkelerin de, bir Sovyet işgalinden korunmaya ihtiyaçları vardı. Böylelikle Müslüman ve Hıristiyan ülkeler, dinsiz bir ideoloji ve siyasete karşı aynı tarafta yer aldılar. Haçlı seferlerinin organizatörü Batı için, İslam artık Komünizmle mücadele unsuru, tercihe şayan bir ötekiydi! Türkiye’de İslamı hep baskılayan koyu laisist rejim, Batılı patronların siyaseti gereği 1950’lerden itibaren Müslümanlara baskıyı azalttı. 1980’den sonra darbeci cunta zorunlu din dersi bile koydu. Dahası ABD, SSCB’ye karşı Afganistan İslami direnişini, yani cihadı, her yönüyle destekledi. Zira dinsiz Rusya düşman, Müslüman mücahitler ise düşmanın düşmanıydı! Komünit işgal mücahitlerce bitirildiğinde, bu sefer ABD Afganistan’ı işgale kalktı. Batı kendi içinde de dine, aileye, geleneksel değerlere büyük önem verir, antikomünist bir zemin olarak görürdü.

Ve 1990’larda, zaten içten içe çürüyen komünist rejim yıkılmaya, Doğu bloku kendi üzerine çökmeye başladı. Artık tehlike kalkmıştı. Batının artık, dine, geleneksel değerlere, aileye, maneviyata da ihtiyacı kalmamıştı. Yeni politika ve tavırlar, yavaş yavaş buna göre şekillenecekti.

İlk olarak NATO’nun geleneksel düşmanı, komünizm yerine, bir zamanlar yeşil hat olarak destekledikleri İslam’ı “yeni düşman” olarak belirlediler.

Sonra, önceleri değil fobi, korku; sempatik dahi buldukları Müslümanlığı, İslamofobya olarak, nefret ve korku objesine dönüştürdüler. İslam ile terörizmi özdeşleştirme, aynileştirme, yoluna gittiler. İslamofaşizm diye bir kavram icat edip, Müslümanların boynuna astılar. Resulü Ekrem’i dahi terörist gösteren karikatürleri arsızca yayınladılar.

İnsanın bir nevi sığınağı ve dünyadaki cenneti olan aile, önemsenmez ve itibar görmez oldu. Hikayesi eskilere dayanan feminizm, aile karşıtlığına, erkeklerden üstünlüğe ve erkek düşmanlığına dönüştü. Karı ve koca, erkek ve kadın olmadan aile nasıl olabilirdi? Annesiz veya babasız çocuklar yoksunluk duygusunu nasıl telafi edebilirler! Evlenmelerin azaldığı, boşanmaların ise patlama yaşadığı bir dünya, mutlu ve barış içinde olabilir mi? Hani aile toplumun temeliydi, ailenin çözüldüğü bir toplum nasıl sağlıklı olarak devam edecek? Ahlaki değerler sonraki nesillere nasıl aktarılacak? Komünizm aileye bu sebeble karşı değil miydi?

Aileyle birlikte din, geleneksel değerler ve sağlıklı topluma karşı başlatılan saldırılardan en önemlisi LGBTQIA+ propagandaları, filmleri, dizileri, gösterileri, edebiyatı, sözüm ona onur yürüyüşleri! Hayır, esas sorun bunların belli belirsiz varlığı değil, göze sokulması, normalleştirilmesi, erkek ve kadından başka üçüncü bir cins dayatılması. Eşcinse Başbakanlar, Bakanlar, hükümet sözcüleri ile LGBT, teşvik ediliyor. Büyük bir ahlaki sukut, hiçbir ahlaki normu tanımama, reddetme. Pedefoli ve ensesti dahi, sıradanlaştırma, normalleştirme. Bunu, modernlik ve çağdaşlık kıstası diye yutturma. Hâlbuki Lut kavmi, Pompei rezil kalıntıları, asırlar öncesindendir. Yıkıl Sodom Gomore! Çok ilginçtir, bugün Rusya ve komünist Çin, LGBT ye karşı yasal tedbirler almıştır.

Son birkaç yıldır icat edilen Kuran yakma veya tekmeleme ritüelleri! Alçağın biri, Karakola gidip, Kuran yakıcam, güvenliğimi sağlayın diyor. Müslüman bir elçiliğin önünde sıkı koruma altında, bu küfür ve hakaretler, kameralar önünde dünyaya gösteriliyor! Bu asla İncil veya Tevrat’a yapılmıyor, yapılmasın da zaten. İlla Müslümanların kutsal kitabına yapılıyor. Biz demokrasiyiz, ifade özgürlüğünü çok önemsiyoruz diyerek aklımızla alay ediyorlar! Bu ifade değil, küfür ve hakaret özgürlüğüdür ancak. Yeni bir ırkçılık ve faşizmdir. İsrail soykırım yapmasın diyene, ifade özgürlüğü yerine antisemitizm yaptırımı; Kur’an yakıcam diyene devlet güvenliği! Öylesine bir insan hakları ve özgürlük, suistimali, manipülasyonu!

Avrupa’da Müslüman Türk bir ailede, mesela annesi, çocuğuna bir tokat atmışsa, hükümet çocuğa el koyuyor ve genellikle eşcinsel çiftlere teslim ediyor. Ve ailesi, çocuklarını tamamen kaybediyor, çünkü çocuğun izi kaybettiriliyor. Çocuk elbette, bir eşcinsel, Hristiyan, Alman, olarak yetiştiriliyor! İnsan hakları ve özgürlüklerindeki gözyaşartıcı hassasiyet! Öyle insaniyetlilerki, bir anne tokadını cezalandırıyorlar! O çocuğa el koyanların çocuğa neler yaptıklarından, şiddet uygulamadıklarından, , travmalara maruz bırakmadıklarından nasıl emin olacağız?

Diyelimki çok iyi davranıyorlar! Bir çocuk için ailesini ebediyen kaybetmekten daha travmatik, daha insanlık dışı ne olabilir? Ya anne baba, kardeşler, anneanne, dede, dayı, teyze, gibi akrabaların yaşadığı derin çaresizlik, elem, travma! Bu rezaletin, vahşetin; özgürlük, demokrasi, insaniyet, medeniyet, adalet, insan hakları, söylemi(kılıfı) ile yutturulmak istenmesi! Bu Müslüman, Türk ve çocuklar için ne denli bir kötü niyet taşıdıklarının da resmî bir ifşasıdır, aynı zamanda! Batı, bir yere, demokrasi, özgürlük, adalet götürüyorum, diyorsa, emin olabilirsiniz, herşey daha kötü olacaktır! Yıllardır bundan başkasını yapmamaktadır.

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

Tükürün Ehl-i Salibin o hayasız yüzüne!

Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!

Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:

Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!

Mehmet Akif ERSOY

Avrupa, LGBT’yi normalleştirmeyi, Kuran, aile ve geleneksel değerlere saldırmayı, tuzaklı demokrasisinin ve riyakar özgürlükler sistematiğinin içine dahil etti. Bunlar özgürlük, demokrasi ve insan haklarının yeni olmazsa olmazları!!! Halbuki Batı antikomünist mücadele döneminde böyle herzeler yemezdi! Dahası Batı işgalci İsrail’in, Filistin’de Müslümanlara uyguladığı ve cep telefonları sayesinde canlı yayınlanmakta olan, vahşet, katliam, soykırımların; alkışçısı, destekçisi, ortağıdır. Şampiyonu olduğu, demokrasi, özgürlükler ve insan haklarının en ağır ihlalini İsrail’e helal, vahşi soykırımı mazlum Filistinlilere de müstehak görmektedir! Faşizm, Nazizim, Komünizm kötüdür ama belki onlardan daha kötü olan Siyonizm baş tacıdır. Çünkü Avrupa coğrafyasında ve Batılı bir ulusa uygulanan bir soykırım değildir. Yeni düşman Müslümanları katletmektedirler! J. Biden Siyonist olmak için Yahudi doğmak şart değil, ben de Siyonistim diyebiliyor! Hâlbuki Siyonizm, diğer insanları, Yahudi’ye hizmet etmekle görevli köleler sayıyor! Burada Epstein adasındaki ve bazı sinagog bodrumlarındaki pedefoli ve çocuk kurbanlara ise hiç değinmiyoruz. Bunlardan sabıkalı emperyalist mütecaviz liderlere de!

Şu saatten sonra kimse özgürlük, insan hakları, demokrasi ve hukuk devletinin, Batının gerçekten de içselleştirmiş olduğu, manipüle etmeden, çifte standart uygulamadan, tüm insanlık için uyguladığı kadim değerleri olduğunu iddia edemez. Kadim değerler zaten değiller. İki dünya harbiyle birbirlerini ve çevre ülkeleri mahvettikten sonra, rasyonel bir tedbir olarak öngördükleri yeni çözümlerdir. 60/70 yıl, insanlık tarihinde küçük bir parantezdir. Şurası uygulama ile netleştiki, İnsan hakları ve adalet, Batı’nın Müslümanlara da reva gördüğü bir şemsiye değildir. Başta Siyonistler ve yancıları, Müslümanları insandan dahi saymıyorlar ki, hakları da olabilsin! Bazı safdil Müslümanlar, bakalım ne zaman uyanıp ‘ta Batı demokrasilerine aşırı hüsnü zannı bırakacaklar? Tarihin garip cilvesi, henüz ikinci dünya harbinde Yahudi soykırımı yapan Batı ki, eskiden de herbir Batılı ülkenin Yahudi mezalimleri var. Şimdi Yahudilerin İslam ülkelerini işgal ve soykırımlarını şiddetle destekliyor! Tarihte sadece iki defa yapılan cihan harpleri Avrupa prodüksiyonlarıdır. Üçüncüsünün hazırlığını yapıyorlar. Başladığı bile söylenebilir! Öyle anlaşılıyor ki, önceki savaşlarda gösterdikleri vahşeti göstermekten hiçte geri durmayacaklar.

lrak, Afganistan, Suriye, Libya, Filistin ve Gazze’de, İslam coğrafyası ve Ukrayna’da ipuçlarını gösteriyorlar! Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Avrupa postkomünist dönemde yediği bu herzeleri, çoğaltacaktır. Bizleri, yok artık o kadar da değil diye diye, her manipülasyona alıştıracak, demokrasi ve çağdaşlığın yeni yorumu ve standardı diye susturacaktır. Batı ilkeleri ve ahlakı olan bir siyaset değildir, hesabı ve çıkarları olan bir siyasadır. Srebsenista soykırımını ve Aliya İzzet Begoviçi hatırlamalı; “Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.”

“Şark husumeti, İslam’ın inkişafını boğuyordu; zail oldu ve olmalı. Garb husumeti, İslam’ın ittihadına, uhuvvetin inkişafına en müessir sebeptir; baki kalmalı.” Said Nursi. Fark etmeden yaptıklarımız neyse de; bilerek ve isteyerek izzeti İslam yerine, zilleti İslamı tercih etmemeli!

İşte bu Batı’nın, ülkemizde hayranı, takipçisi, mutemedi bir siyaset var. Kurucu iradenin, Anayasal ve de facto Kemalist rejimin, idolü, örnek aldığı ve özendiği, Batı’dır! Filistin (Hamas), Siyonizm mücadelesinde masum Filistinlileri terörist; işgalci, soykırımcı, Siyonistleri ise meşru güç ilan ediyor. Türkiye’nin, Karabağ, kuzey Suriye, Libya mücadelesinde karşı tarafı tutuyor. ABD ve Batı ile ihtilaflarımızda Batı yanlısı oluyor. ABD, J. Biden de doğal olarak onları tutuyor!