''PLASTİK''leştirme, ''ELASTİK''leştir!..
“İletişim Dili” alanındaki en yetkin hocalarımızdan Prof. Dr. Mehmet Sezai Türk’ten nakil…
“Muhatabınızı ‘plastik’leştirmeyin, ‘elastik’leştirin!” gibi bir cümleydi not aldığım…
Ne anlamak lâzım bundan?..
Sayın Türk, işin “siyasi tarafına” hiç girmedi, konuyu tamamen “insan ilişkileri” çerçevesinde anlattı ama…
Ben, yakından takip etmeye çalıştığım “siyasi mücadelelere” dair mesajlar oluşturdum zihnimde…
Paylaşmak isterim:
Eğer, çok üzerine gider ve hassas olduğu yerlere, sinir uçlarına ikide bir dokunursanız, “hassasiyetlerine” çatarsanız, karşınızdakini “katı”laştırırsınız…
Mesela…
“Bir kısım muhalefet” bunu yapıyor, milyonlarca vatan evlâdının kalbinde taht kurmuş olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hakaret ve iftiralarla hedef olmak suretiyle “iktidar safları”nın sıklaşmasına, keskinleşmesine sebebiyet veriyor.
Bu saldırı ve iftiraların “siyaseten” İktidar Partisi’ne yaradığı şüphe götürmez…
İşte karşımızdaki:
Bütün seçimleri açık ara kaybeden bir muhalefet tablosu…
Siyasi İktidar’ın bunca seçim zaferine imza atmasında Sayın Erdoğan ve Ak Parti’nin başarıları kadar, “bir kısım muhalefet”in olağanüstü beceriksizliklerinin, yanlışlıklarının da büyük payı vardır.
“Bir kısım muhalefet” hesap kitapsız, çoğu vakit de insafsız bir şekilde saldırınca, “iktidarı” desteklemek bir yerde “delikanlılık” meselesi haline gelmiştir…
Yüksek malûmlarınız olduğu üzere “delikanlılığın” yaşı da yoktur, cinsiyeti de!..
*****
ÇOK ZOR VE YIPRATICI OLAYLAR YAŞADIK, ÇOK ZORLU YOLLARDAN GEÇTİK!
Şimdi…
Gelelim meselenin “güncel” taraflarına.
Bildiğiniz gibi ve her vakit olduğu gibi “hayati önemdeki bir seçime” daha gidiyoruz!..
“Partiler”, “liderler” ve “adaylar” noktasındaki tespitlerimi, değerlendirmelerimi fırsat buldukça siz kıymetli okuyucularıma arz etmeye çalışıyorum, bunu yapmaya devam edeceğim nasip olursa.
Bugün, yazımın başlığında yer verdiğim “plastik”leştirme - “elastik”leştirme meselesinin “İktidar Partisi”ne bakan yönünü ele almak istiyorum.
Gözlerimizi on saniyeliğine kapatalım, Gezi Olayları’ndan bu yana yaşadıklarımızı şöyle bir hatırlayalım.
AK Parti ve özellikle de Lider’i Sayın Recep Tayyip Erdoğan, film şeridi gibi gözümüzün önünden geçen “kalkışmalar dizisi”nin çeşitli aşamalarındaki “yaman tezgâhları” dağıtmak konusunda başarılı oldu.
Hiçbir tezgâh “tam olarak” tutmadı, aziz milletimizin “sağduyu”su ve Sayın Erdoğan’ın “karizması” birçok sıkıntının üstesinden gelinmesini sağladı.
Lâkin…
Olan bitenlerin İktidar Partisi’nde aşınmaya, metal yorgunluğuna yol açtığı da ortada.
Büyük “fitne” hamleleriyle uğraştı Sayın Erdoğan.
Çok yaman operasyonlara maruz kaldı ülkemiz.
Bu süreçte, “hassas kurumları” öne çıkartan “güvenlik öncelikli” yaklaşımlar kaçınılmaz hale geldi.
“İlaç tedavisi” büyük ölçüde faydalı oldu ama böyle “sert” ilaçların “ciddi yan etkileri” de olur haliyle.
Parti’deki “metal yorgunluğu”nun üstesinden gelebilmek için başvurulan radikal tedbirlerin de “yan tesirleri” olmadı değil, izahtan vareste.
“İktidar nimetlerine yakın” olanlar içinde haliyle “menfaatçi” olarak nitelendirebileceğimiz tipler de yer aldı.
Bu tiplerin yol açtığı tahribatı göz ardı etmek de mümkün değil.
Öte yandan…
Ekonomideki “makro” veriler iyiye gidiyorsa da, bunların “hane halkı”na belirgin yansımaları vakit alırsa sıkıntı büyüyebilir…
“Tencerenin kaynaması” her aile için önemlidir ve dar gelirli ailelerin “tabii masrafları” ciddi boyutlara ulaşmış durumdadır.
Siyasi iktidar bu konularda gerekli tedbirleri alacaktır, memleketin bu potansiyeli vardır ama “hane halkı”ndaki sıkıntıların sandığa yansımasının “ihmal edilemeyecek” oranlarda olması da ihtimal dahilindedir.
Gerekçeleri daha fazla uzatmadan, bu seçimin gerçekten çok zor bir seçim olacağını belirtmiş olalım.
AK Parti şu anda önemli oranda “Recep Tayyip Erdoğan Karizması”ndan ve “Bir Kısım Muhalefet”in olağanüstü beceriksizliğinden faydalanmaktadır.
Ortada, 16 sene boyunca imza atılan dev yatırımlar vardır, memleket AK Parti’nin iktidara gelmesinden önceki hallerle asla kıyaslanamayacak ölçüde ilerlemeler kaydetmiştir.
CHP’nin başını çekeceği ve AK Partililerin “yıkım ittifakı” olarak nitelendirdikleri oluşumlardan “büyük başarıların” çıkması “her şeye rağmen” zor görünmektedir.
Ancak…
*****
GERİLİM ZARAR VERİR!..
Evet…
“Ancak”tan devam edelim:
Gezi Olayları’ndan bu yana gittikçe artan “gerilim”in aynı seyirle devam etmesi halinde neticenin “nerelere” gideceğini tam olarak kestirebilmek kanaatince mümkün değildir.
Sayın Erdoğan “Hassas kavram ve şahıslara hakaretlerin" yalnızca memleketimizi karıştırmak isteyenlerin işine yarayacağı, bundan herkesin kaçınması gerektiği yönündeki ifadelerine katılıyor ve bu türden “ikaz”ların çok daha sık bir şekilde yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Günlük yaşamın ağır şartları altında bunalan insan, bu ruh halinin etkisiyle “rasyonel düşünme ve karar verme yetisini” bir ölçüde kaybedebilir.
Biriken enerjilerini dışarı atamayan kişi, “depresif” hale gelebilir.
Biriken enerjinin bir kısmının mutlaka tahliye edilmesi gerekir.
Bugün için tahliye kanallarının bir bölümü tıkanmış durumdadır.
“Kişi ve kavramlar” üzerinden çekişen kesimler, karşı tarafı dinlemeye, anlamaya çalışmamakta…
Direkt olarak ve çoğu vakit “örseleyici” biçimde saldırmaktadır.
Memleketin bir türlü aşamadığı “derin ideolojik tartışma konuları” iç çatışmaya sürüklenmemizi hedefleyen “şer odakları” için istismara gayet müsait alanlar olarak varlıklarını sürdürmektedir.
AK Parti “sorun” değil, “çözüm” alanlarından beslenen bir siyasi anlayışın temsilcisi olarak kurulmuş ve yoluna uzun yıllar boyunca böyle devam etmiştir.
“Yıkıcı muhalefet” unsurlarının içine yerleşmiş daha doğrusu “yerleştirilmiş” karanlık tiplerin tahrik ve tehditleri her geçen gün artmaktadır…
Bu hava, “hassas kurum”lardaki “uzantıları”da etkilemektedir.
Öte yandan…
Bunlardan çok daha fazla önemli olmak üzere…
Doğasında yeni arayış ve heyecanların peşinden koşmak olan gençlik, şu an itibarı ile “yıkıcı zihniyetten” daha fazla etkilenmekte, oralarda üretilen “tezlere” daha yakın durmaktadır.
Genç kitlelerin “yanlış yollara” itilmelerine engel olmak şarttır.
“Yeni Türkiye Gençliği” diye nitelendirebileceğimiz bir “akım”ın varlığı gerçektir ama bu kesimde yer alan gençlerin “sandıktan çıkacak sonucu” etkileme güçleri gittikçe azalmaktadır.
Birilerinin, “Yeni Nesillere” yakın geçmişte yaşananları uygun yöntemlerle anlatması ve “dün ile bugünü” kıyaslayabilme imkânını sunması gerekmektedir.
Sayın Erdoğan liderliğindeki Siyasi İktidar, “Bugüne kadar yapılanları ve bundan sonra yapılacakları” anlatmaya, beyinlere yerleştirmeye odaklanmalıdır.
“Hizmet Yarışı” bakımından AK Parti ile boy ölçüşebilecek bir parti yoktur.
AK Parti, geçmişten bu yana ortaya konulan “belediyecilik başarıları” alanında da rakipsizdir.
CHP’nin başını çektiği kanat daha ziyade “kuyruklar, çöp dağları, susuzluk” gibi gerçeklerle birlikte anılmaktadır.
Ak Parti ise, bazı eksik ve yanlışlıklarına rağmen, “nihayetinde” bu memlekete en büyük tesisleri kazandırmış, en büyük hizmetler imza atmış siyasi hareket olarak dikkat çekmektedir.
“Kısır” çekişmeler, “üretken zihinlere” zarar verir!..