PKK'nın miadı doldu mu?
Çok önemli olayların yoğunlaştığı bir zaman dilimini yaşadık. FETÖ’nün kurucusu vatansız olarak İncil’in dört yazarından biri olan Evangelist Luka’nın adını taşıyan Pensilvanya’daki bir Hristiyan Hastanesi’nde öldü. Ardından Devlet Bahçeli, PKK’nın silah bırakması için gündemi sarsan açıklamalar yapmaya başladı. Bahçeli’yi duyunca korkmaya başladım.
Çünkü ne zaman Türkiye bir barış atağı yapmaya kalksa ABD mutlaka
birkaç piyon bulup bir terör eylemi yaptırıyordu. Geçtiğimiz yıl da 01 Ekim’de
Meclis’in açıldığı gün iki terörist İçişleri Bakanlığı’na intihar saldırısı
düzenlemişti. Yakın geçmişimiz bunun örnekleri ile dolu. Tusaş saldırısı işte
bu kritik zamanda geldi. Kahramankazan’daki intihar saldırısı tam da
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tataristan’ın başkenti Kazan’daki BRICS zirvesinde
iken yapıldı.
Devlet Bahçeli’nin çıkışı planlı bir devlet politikasıydı.
PKK’ya ve terörü devam ettirenlere son bir şans tanımak için yapılmıştı. Amaç terörü
tamamen bitirip ülkenin gündeminden çıkarmaktı. PKK’nın Abdullah Öcalan’ı
dinlemeyeceği az çok tahmin ediliyordu. Öcalan ‘silahları bırakın’ çağrısı
yapsa bile PKK buna uymayacaktı. ABD ve İsrail bunca yatırım yaptıkları
PKK/YPG’den ister istemez vaz geçmek istemeyeceklerdir.
***
Türkiye artık bir yol ayrımında. PKK ve PKK’lıları ülkeden
tamamen temizlemenin zamanı geldi de geçiyor bile… ABD on yıldır Suriye’nin
kuzeyinde teröristleri eğitip donatıyor. Afganistan’da da benzerini
yapmışlardı. Ancak artık her şey istedikleri gibi gitmeyecek. Türkiye’ye düşen,
öncelikle PKK’nın en tepe noktasında bulunanlara yönelmek olmalıdır. İran’la
sıkı bir işbirliği yapılarak örgütün elebaşları, Kandil temizlenmelidir.
İkinci olarak, siyasi arenada gerekli kanuni düzenlemeler
yapılarak teröre destek veren siyasi oluşumlara izin verilmemelidir. Tıpkı
İngiltere’nin yaptığı gibi işi sıkı tutarak teröre yönelen tüm kaynaklar
kesilmelidir. Türkiye’nin güneyinde planlanan şerit tamamlanmalı, kadim Türk
toprakları olan Suriye ABD ve Rusya’nın parselasyonundan kurtarılmalıdır.
Kalkınma Yolu Projesi çerçevesinde Irak’la Türkiye’nin sıkı
işbirliği devam ediyor. Proje ilerledikçe daha da güçlenecek. Ve PKK Kandil’den
kesin olarak temizlenecektir. Ancak siyasiler de sağlıklı bir istişare ile
İngiltere ve İspanya’da olanın Türkiye’de olmasının mümkün olmadığını artık
anlamalıdır. Bu coğrafyada güç konuşur, gücü olan konuşur.
***
Önceden günde bir, haftada bir, ayda bir terör saldırıları ile
sarsılan Türkiye, şimdi ABD’nin özel siparişi ile yılda bir terörün hedefi
haline getiriliyor. ABD ve Almanya ile de bu konular masaya yatırılarak
gerekirse karşılıklılık ilkesi ile hareket edileceği vurgulanmalı ve iki
ülkenin istihbarat birimlerinin kendilerine çeki düzen vermeleri istenmelidir.
DEM Parti’nin Kandil’in izni olmadan kılını kıpırdatmayacağını
bilmek için kâhin olmaya gerek yok. Acilen yeni kanuni düzenlemeler yapılarak
DEM’in yönettiği ve kaynakları teröre akıtılan tüm belediyeler devlet kontrolüne
geçirilmelidir. PKK’ya uzaktan yakından destek veren hiçbir siyasi açılımın
faaliyet göstermesine izin verilmemelidir. Türkiye ancak bu şekilde huzura
kavuşabilir. Türkiye’nin gündemini artık PKK ve ABD’nin belirlemesine bir daha
fırsat verilmemelidir! PKK, silah bırakarak değil ancak Alamut Kalesi’nin yok
edilmesi gibi temizlenebilir.