Dolar (USD)
32.63
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2502.55
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Haziran 2012

PKK'nın görmek istemediği!

Son Dağlıca saldırısının ardından yapılan en klişe tespit şu:

"Ne zaman çözüme ve barışa yaklaşılsa, PKK saldırılara başlıyor."

İkinci tespit ise son saldırının hedefine yönelik:

"PKK'nın içindeki şahin kanat bu saldırısıyla, Leyla Zana'ya, çözüme yanaşan CHP'ye, Kürtçe seçmeli ders atağı ile örgütün argümanlarını elinden alan Hükümete ve şiddetin çözüm olmadığını söyleyen Karayılan'a verilen bir mesajdır."

***

Peki bu tespitler yanlış mı? Hayır! İkisi de doğru. Tamam klişeleşmiş tespitler ancak kimse yanlış diyemez.

Burada örgütteki çok başlılık, taşeronlaşma, uluslararası yapıların tetikçiliğini yaptığı gibi tespitler de haklı.

Ancak PKK'nın asıl hedefi; "Devlet aklı"nın bu işi çözme noktasında ortak bir irade sergilemesine yöneliktir!

Bugüne dek "Açılım" için kılını kıpırdatmayan CHP'nin veya düne kadar "Silah Kürtlerin sigortasıdır" diyen Leyla Zana'nın barış adına hangi saikle olursa olsun ortak bir noktada buluşmak için çaba göstermesi, tüm varlığını şiddete borçlu olan örgüt için en önemli handikap!

Keza, Meksika'dan olayı yorumlayan Başbakan Erdoğan'ın sakin, kararlı ve "Her şeye rağmen bu işi er veya geç çözmeye çalışacaklarını" söylemesi de artık provokasyonlara gelinmeyecek kadar olgunlaşıldığını göstermektedir.

***

Özellikle CHP'nin bu atraksiyonunun çok önemli olduğunu, toplumsal destek görmesi gerektiğini, ilk kez sorunun çözümü için kamuoyunun umutlandığını vurgulayan en az üç-dört yazı yazdım!

AK Parti'nin, devletin yetkili kurumlarının, en önemlisi CHP'nin ve sembolik önemi büyük olan Zana'nın çıkışının da bir "ortak aklın" uzantısı olduğunu görüyoruz.

Sadece onlar da değil, MHP'nin anında kendine biçtiği konumun ve BDP'nin "ikircikli" tavrının da bu ortak "irade"nin dışında olmadığına inanıyorum.

Şimdi acilen yapılması gereken "zemin" hazırlığıdır. Bunun için de ivedilikle KCK tutuklamaları noktasında hakkaniyetli ve sivil zemini güçlendirici adımlar atılmalı.

***

Burada örgüt için çok önemli bir problem var, o da şu: PKK hem kendi tabanında hem genel olarak Kürtler arasında hem de bu toprakların Doğu'dan Batı'ya her köşesinde insanların bıkkınlık noktasına geldiğini göremiyor! Aslında daha doğrusu bunu görmesine rağmen uluslararası manipülasyonun etkisinden çıkamıyor!

Artık hemen herkeste şu izlenim hakim; "Ne yapılırsa yapılsın PKK elindeki silah gücünü bırakıp da barışa yanaşmaz!" Kürtlerde, Türklerde, gayrı Müslimlerde ve sair tüm unsurlarda da bu düşünce ağırlık kazanmaya başlıyor.

Barış için adım atmadıkça, bu ortak "millet" ve "devlet" iradesi karşısında PKK'nın marjinalleşmekten başka şansı kalmayacak!

Ve demokratikleşme yönünde atılacak her adım, kardeşlik ve özgürlükler alanında yapılacak her açılım, PKK'yı her geçen gün daha da marjinalleştirecektir.

***

Ama belki örgüt de farkında. Silahı bırakıp demokratik alanda mücadele etmek dağda çatışmaktan daha çok cesaret isteyen bir iştir!

Çünkü oy isterken, delillerinin gücü, sözünün namusu, vaatlerinin gerçekçi olması gibi zorluklar var.

Aksi halde millet desteğini çekip politikanın karanlık çöplüğüne gönderiverir politikacıyı.

Ama şiddet sarmalının sürmesi öyle mi?

PKK, dumanı tüten 'Keleş'inin ucunu burnuna dayadığı insanlardan oy talep etmek yerine onlara istediği dayatmada bulunabiliyoru2026