PKK iç savaş için sızıyor
FETÖ zamanında, hem devlete hem de tüm partilere ve AK Parti’ye sızmıştı. Örgüt ne zamanki Erdoğan’ı da tasfiye etmeye çalıştı, o zaman tam olarak anlaşılabildi. Şimdi PKK da FETÖ taktiği ile CHP’ye sızıyor ve CHP’yi ele geçirmeye çalışıyor.
Peki CHP neden işgal ediliyor?
CHP, açık ve net bir şekilde, PKK’yı yöneten şeytani üst akıl tarafından ele geçiriliyor, işgal ediliyor. CHP’yi “Rejimi değiştirecekler, şeriat getirecekler, halifelik (hem de Atatürk’ün kaldırmadığı ve TBMM şahsında devam ettirdiği Hilafeti) getirecekler” söylemleri ile oyuna getiriyorlar. CHP’nin HDP üzerinden, PKK ile yaptığı seçim ittifakı bir işbirliği değil, bir işgal hareketidir. Bu işgal, ittifak olarak yutturulmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu tasfiye edilince bu daha iyi anlaşılacaktır. PKK’yı yöneten şeytani üst aklın asıl hedefi, direk CHP genel başkanlığına sahip olmaktır. Kılıçdaroğlu’nu tasfiye edip, PKK’ya hizmet edecek birini CHP’nin başına geçirmek için çalışıyorlar.
Görünüşe göre bunu da başaracaklar. Şimdiden, partiyi yerelden ele geçirerek, delegeleri kazanmaya çalışıyorlar. CHP belki de tarihinin en büyük felaketi ile karşı karşıyadır.
Erdoğan nasıl ki; Kürtleri, PKK’yı kullanan şeytani üst akıldan kurtarmaya çalışıyorsa,
CHP’yi de PKK’yı kullanarak CHP’yi ele geçirmeye çalışan şeytani üst akıldan kurtarmaya çalışmalıdır.
Bu ittifak kandırmacası, CHP’nin bir başarısı değildir. PKK üzerinden CHP’yi işgal ederek, Türkiye’yi iç savaşa sürüklemeye çalışan üst şeytani aklın projesidir. Pervin ya da Cemil Bayık böyle bir zekaya sahip olabilir mi? Cumhuriyeti kuran partinin, FETÖ ve PKK tarafından işgal edilmesi basit bir olay değildir.
Türkiye’yi (Batı’da Gezi/ayaklanma, Doğu’da Serhıldan/isyan, hedef Erdoğan) dış (ABD/NATO) müdahaleye açık hale getirmek için yapılan bir işgal hareketidir.
Bu yolun sonu Türkiye’yi; Türkistan, Kürdistan hatta Alevistan olarak en az 2 veya 3 parçaya bölmeye çıkar.
Kaderin bir cilvesi belki de, PKK’nın ortaya çıkmasına sebep olan CHP, bizzat sebebi olduğu sonuç olan PKK tarafından ele geçiriliyor. CHP’de hem Alevi-Sünni hem Türk-Kürt (çatışması) tartışmaları da artacak. CHP marjinalleşme yolunu açarken, muhaliflerine de yeni bir parti kurma (meşruiyeti) yolunu açıyor.
***
PKK’nın gerçek oyu % 2 civarındadır
PKK’nın normal şartlarda alacağı oy (o da; Kürt ırkçılığı, devletten direk zarar görenler gibi sebeplerle) % 2’yi geçmez.
PKK, yerel seçimde HDP üzerinden (kendisine rakip bir Kürt partisi olmadığı için) düşük oy alarak, hem kendisinin hem de HDP’nin birlikte marjinalleşmesini istemeyerek de olsa hızlandıracaktır. Bu bağlamda, belki de Türkiye’nin en büyük şansı, PKK’nın CHP ile bu seçimde birlikte görünmesidir. Türkiye stratejik hareket ederse; PKK, CHP ile ittifak yaparak, Türkiye’yi Suriye gibi parçalamayı amaçlarken, kendisi marjinalleşecek ve parçalanacaktır.
Aksi halde; CHP’yi ele geçiren PKK, Türkiye’yi Suriye gibi derinleşmiş bir iç savaşa sürükler. Bakalım PKK’mı CHP’yi ele geçirecek, yoksa CHP mi PKK’yı marjinalleştirecektir. PKK ile CHP işbirliğinin, iç savaşa sürükleme amacına hizmet etmemesi için, tersi bir sonuç üretmesi için stratejiler geliştirilmelidir.
***
Zamanla CHP’nin yerini İYİ Parti dolduracaktır
Atatürk’ü CHP’den alan İYİ Parti, CHP’yi zamanla bitirecektir. İleride İYİ Parti CHP’nin yerini alacaktır. CHP ile PKK ittifakının en kazananı İYİ Parti olurken, en kaybedenleri ise; CHP, HDP ve Saadet Partisi olacaktır. Saadet Partisi bu seçimlerde Güneydoğu’dan HDP oylarının önemli bir kısmını alacaktır. Güneydoğu’da her seçimde olduğu gibi PKK’nın doğal rakibi AK Parti (Cumhur İttifakı) ama, asıl PKK (HDP)’nın rakibi Saadet Partisi olacak. Saadet Partisi direk PKK tabanının bir kısmından oy alacak. Bu durum da AK Parti’ye ve dolayısıyla Cumhur İttifakına yarayacak.
***
ABDullah Öcalan yedekte bekletilmelidir
PKK tepesi, artık Abdullah Öcalan’ın kendi işlerine yaramayacağını düşünüyor. Öcalan’ın sadece ölüsünün işe yarayacağını düşünüyorlar. Öcalan’ın ölümü ile “devlet Öcalan’ı öldürdü” provokasyonu peşinde olacaklar. Öcalan’ın ölümünü sabırsızlıkla ve dört gözle bekliyorlar.
Devlet, her zamanki gibi Öcalan’ı yedekte bekleterek, 31 Mart seçimlerinden sonra (seçimde hile yapıldı provokasyonları olacaktır) gerekirse, HDP (PKK) tabanının radikal Öcalan taraftarları üzerindeki etkisini kullanabilir. Öcalan, ancak bu kadar bir işe yarayabilir artık. Öcalan, çözüm sürecinde ikili oynayarak hem kendi kendisini tüketti, hem PKK Öcalan’ı tüketti. Bundan sonra Öcalan’ın en büyük etkisi ancak ölümü üzerinden yapılacak bir provokasyondur. Bunun için devlet; ABDullah Öcalan’ın ölümü ile birlikte açıklayacağı (derin devlet ilişkisi, geçmişi/kökeni, kadınlar ve dış güçlerle olan ilişkileri) kirli dosyasını hazırda bekletmeli ve cenazesini de Kıbrıs’a göndermeli ya da İmralı dışına çıkarmamalıdır. Bunlara ilaveten hala Abdullah Öcalan ile resmi olarak evli bulunan Kesire Yıldırım Öcalan da Avrupa’dan iadesi istenerek Türkiye’ye getirilmelidir. Kesire’nin getirilmesi özellikle Öcalan’ın ölümünden sonra çok lazım olacaktır.
***
Haftanın Notu:
MHP, Güneydoğu’daki bazı ile ve ilçelerde (özellikle Iğdır, Kars), AK Parti lehine seçimlerden çekilmelidir. Aksi halde, PKK’nın alacağı belediyelerin sorumlusu direk MHP ve Sayın Devlet BAHÇELİ olacaktır. MHP’nin Iğdır, Kars gibi belediyeleri alma şansı kesinlikle yoktur. Boşuna ısrar etmenin bir anlamı da yoktur. Iğdır ve Kars, sınır illerimizdir. PKK’nın göz göre göre belediye almasına seyirci kalınamaz. ABD’nin İran’a müdahale (FETÖ tipi bir askeri darbe ile de olabilir) edeceği gerçeği de gün geçtikçe yaklaşmaktadır. İran’ın olası/beklenen işgalinde; İran ve Ermenistan ile sınır olan iller hayati derecede önem kazanacaktır. Kayyumlarla sonuca gitmek yerine, halkın oyuyla sonuca gitmek daha iyi değil mi? AK Parti ve MHP, Cumhur İttifakını burada tam manasıyla uygulamalıdır. Sayın BAHÇELİ üzerine düşeni yine yapmalı ve Türkiye’yi sınır belediyeleri krizinden de kurtarmalıdır. Beka meselesinin; Suriye, İran, Ermenistan sınırında karşılanması gerekmektedir. Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.