Pimi enkaz üstünde çekti
Acımız büyük…
Acımız tarifsiz…
6 Şubat 2023…
Pazar’ı Pazartesi’ne bağlayan gece…
Saat, 04.17…
Kahramanmaraş Pazarcık…
Deprem…
Şiddeti: 7,7…
Aynı gün, ikinci depremle yıkıldık.
Saat, 13.24…
Şiddeti 7,6…
Elbistan…
On ilde binlerce bina enkaza dönüştü.
On üç milyon vatandaşımız etkilendi.
Binlercesi vefat etti.
Binlerce yaralımız var.
Türkiye, tek yürek oldu;
tam bir seferberlik halinde, devlet ve millet tüm
imkanlarıyla bölgede yaraları sarmak için olağanüstü gayret gösteriyor.
Olağanüstü hal ilan edildi.
Çok büyük acılar
yaşadık.
Ülkemiz işgal edildi. Kurtuluş mücadelesi verdik.
Terör ve anarşiyle diz çöktürülmeye zorlandık.
Darbelerle kanımız ve alın terimiz yağmalandı.
Kırk yıldır bölücü- cemaatçi terörle yeni işgal planları
yapılıyor.
Yapay felaketler…
Doğal felaketlerden daha yıkıcı ve süreklilik arz ediyor.
Doğal felaketlere karşı tedbirleri almak mümkündür. Ama yapay
felaketlere karşı çok daha uyanık olmak gerekiyor.
Yapay afetler de çok yıkıcıdır.
Sureti haktan görünürler.
Orman yangınlarında benzin bidonlarıyla yangın yerine
seğirtirken bir yandan da “Hani devlet
nerde?”diyerek devleti acz içinde göstermek ister.
Sel olur, çığ düşer, aynı hezeyan…
Terör saldırısı olur, canlı bombanın hamiliğine soyunur.
Teröriste “şeref madalyası” takma alçaklığını gösterir.
Salgın olur, (Kovid 19) felaketin yaygınlaşması için bütün
melanetini sergilediler.
Millet “ Biz Bize
Yeteriz.” diyerek dayanışma yarışına girerken bunlar: “Biz Size Yetmeyiz.” diyerek nefret kustular…
Şimdi…
Deprem bölgesinde enkaz üzerinde belirdiler.
Enkaz çakalları…
Devletin, yardımları
engellediği, yardım edenleri de tutukladığı iftirasıyla
sosyal kaosun pimini çekti.
Terörün başka türüdür, bu.
Terörün amacı, devlet otoritesini ortadan kaldırıp kendini
devletin yerine ikame etmektir.
Amaç aynı…
Ne kadar ipten, kazıktan boşanmış varsa, sosyal medya denilen
arenada saldırıyorlar.
Şaşırtıcı mı?
Hayır!..
Bunların millet yararına bir şey yapmayacakları,
karakter(sizlik)lerinin gereğidir.
Her şeyi araç olarak kullanmakla bilinirler.
KYK yurtlarının
depremzedelere tahsis edilmesine karşılar.
Bunu Gezi benzeri bir kalkışmaya zemin
hazırlamak için üniversite gençliğini kışkırtmayı deneyeceklerine şüphe
yok.
Diğer bir husus da sığınmacılar
üzerinden provokasyonlara başlamış olmalarıdır.
Tanıyoruz, bunları…
15 Temmuz gecesi halkın
katledilişini çay, kahve içerek seyreden melanet bir zihniyet bu kez pimi
deprem enkazı üzerinde(n) çekti.
Yapay afet!..
“Tank göndermeye gerek
kalmadı.” diyen kefere dergi Charlie Hebdo
ile bunlar aynı mihraktan yönetiliyorlar.
Kur’an yakan Rasmuss Paludan ile “Deprem siyasal islamla ilişkilidir” diyen aynı.
Yüz on üç yıl önce (1913) Mehmet Akif, Balkan Savaşları’nda hercümerç olmuş Osmanlı’yı
anlatırken günümüze de sesleniyor:
“Gitme ey yolcu,
berâber oturup ağlaşalım:
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım:
Ne yapıp ye’simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
Öyle dehşetli muhîtimde dönen mâtem ki! ..
Ah!
Karşımda vatan nâmına bir kabristan
Yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan?
Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu,
Nereden başladı yükselmeye, bak, nerde ucu!
Bu ne hicrân-ı müebbed, bu ne hüsrân-ı mübîn...
Ezilir
rûh-i semâ, parçalanır kalb-i zemin!”
Birlik ve kardeşlik ruhuyla zorluklar kolaylaşacak, yarınlar
daha sağlam inşa edilecek ve Türkiye, insanlığın
medar-ı iftiharı olacaktır.
Kötüler kaybetmeye mahkumdurlar.
Çünkü Allah iyilerden yanadır, adil-i mutlaktır.
Deprem şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar,
kederli ailelerimize sabır-ı cemil dilerim.
Başın sağolsun, Aziz Türkiye’m, Yüce Gönüllü Milletim!..