Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.71
Gram Altın
2958.44
BIST 100
9611.95
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Şubat 2014

PEYGAMBERİN 'SEVGİLİ'LER GÜNÜNÜ KUTLAMAK (!)

14 Şubat'ın sevgililer günü olarak kutlanması, muhafazakarı, dindarı, ateisti her kesimde yaygın kabul görmeye başladı. Peki 14 Şubat'ta ne oluyor? Peşinen söyleyelim; sevgiliniz yoksa, 14 Şubat'ta kimseye hediye al(a)mayacaksınız demektir. İşin bu hediye kısmı oldukça önemli; çünkü piyasaya ciddi bir hareket getiriyor. İsterseniz bugünlerde yapılan cirolara bakabilirsiniz.

Belki en başta sormamız gereken soru; sevgili ne demek ve kimlere sevgili denir şeklinde ifade edilebilir. Sevgili kelimesi, ilk çağrışımları itibarıyla henüz evlenmediğiniz, fakat flört ettiğiniz kişilere tekabül etmektedir. Daha sonra kelimenin kapsamı genişletilince, insanların eşleri de "sevgili" kategorisi içerisine alınmak zorunda kaldı. Her ne kadar evli kadınlar kendilerine "sevgilim" diye hitap edilmesine tam olarak alışmamış olsa bile, tınıların giderek kulak dolgunluğu meydana getirmeye başladığını söyleyebiliriz. Zaten dönüşüm dediğiniz de böyle olur.

Beni özellikle "dindar" diye etiketlenen kesimdeki dönüşüm daha fazla ilgilendiriyor. Öncelikle "muhafazakarlık", bu dönüşümleri hızlandıran bir faktör olarak devreye girer. Çünkü modernliğin kendisini mokro düzeyde tekrar üretmesi karşısında, geleneksel olan dayanıksızdır. Dolayısıyla eninde sonunda, muhafazkarlık, bu tür Post/Modern inşalara teslim olur; ancak değişim ve dönüşümün hızında bir yavaşlamayı isteyebilir muhafazakarlık. Onun itirazı; "bu kadar da hızlı dönüşmeyelim" şeklinde özetlenebilir.

"Sevgililer Günü"nün meşrulaşması, ilk başta de facto biçimde mümkün olabiliyor. Yani, böyle bir döngünün içinde önceleri yer almasanız da, ona kuşku ve tereddütle baksanız da, bir müddet sonra "ne yani biz bir hediye alınacak kadar değerli değil miyiz" soruları ile komşu ve arkadaş çevrelerinde buna dair gelişen örnekler, "Sevgililer Günü"nün bir alışveriş festivali haline dönüşmesini; neticede bu tür tarz-ı hayatın rutinleşmesini beraberinde getirmektedir. İlk başta "bana ne kardeşim Aziz Valentin'den" diyebilirsiniz. Ama komşunuzun hanımı kocasından bu günde hediye almışsa, sizin hanımız da hediye almazsanız o gün triplere girebilir.

Ayrıca bu dönüşümlerin farklı meşrulaştırmalar biçiminde önemli uğrak noktaları bulunuyor. Bunun için geçmişte "Doğum günü" fenomenine iyi bakmak gerek. Nihayetinde 1980'li yıllarda bile doğum günü kutlamak, dindar kesimde tereddütle yaklaşılan ve hatta kınamalara uğrayan bir etkinlikti. Fakat süreç içerisinde, bu meşruiyet sorunu aşılarak artık dindar kesim de doğum günlerini kutlamaya başladılar. Bugün öyle bir noktaya geldik ki, Hz. Peygamber için pasta yaptırıp doğum gününü kutlayarak, akılda oluşacak muhtelif tereddütler de aşılmış oldu. Hatta artık "Happy birthday To Muhammed" noktalarına bile ulaştık.

Şimdi gelelim tekrar sevgililer gününün nasıl dince meşrulaştırılacağına? De facto durumun dışında, belki en büyük meşrulaştırma aracı Hz. Peygamber'i "sevgililer günü" içine dahil etmek. Peki bu nasıl yapılacak? Şimdi Hz. Peygamber (SAV), muhtelif kullanımlarda, şiirlerde "sevgili" diye geçmiyor mu? Kitaplarda ona "sevgili peygamberimiz" diye hitap edilmiyor mu? Tamam işte, ilişkiyi kurduk gitti. Meşrulaştırma ameliyesinin birinci aşamasını başarıyla tamamlamış oluyorsunuz.

Gelelim sevgililer gününün diğer ritüllerine. Zaten bu bağlantıyı kurduktan sonra, gönül rahatlığıyla eşinizin sevgililer gününü kutlar ve gönül rahatlığıyla (!) AVM'lerden bir hediye seçebilirsiniz. Artık tahmin ettiğiniz gibi sıra flörtünüze gelmiştir. Kafanızda bir tereddüt kalmasın; Peygamberin ruhaniyeti bunların hepsine yeter. Zaten Peygamber bugünlerde hep aramızda dolaşıyor.