Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2497.96
BIST 100
9446.19
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Şubat 2017

Peygamberimizin Cinayet Davalarına Ve İnsan Öldürme Olaylarına Karşı Tavrı

Hicretin yedinci yılında Hayber fethedilmiş; ele geçen topraklar Yahudilere ortaklık usulüyle geri verilmişti. Ürün gelirinin yarısı Yahudilere kalacak, yarısını İslam Devleti alacaktı.

Ensar'dan Abdullah bin Sehl ile arkadaşı Muhayyısa, tarlalarda iş bulmak ümidi ile, Hayber'e gelmişlerdi. Birkaç gün oralarda birlikte dolaştıktan sonra birbirlerinden ayrılmışlar, Abdullah, Hayber'in Şıkk mahallesine gitmişti.

Ertesi gün arkadaşı gelmeyince, Muhayyısa, Abdullah'ı aramaya çıktı. Nihayet onu, bir Yahudi uşağın göstermesiyle, derinliği olmayan susuz bir kuyunun içinde öldürülmüş olarak buldu. Boynu kırılmıştı.

Şıkk halkına, "onu siz öldürdünüz" dedi. Onlar inkar ettiler.

u2013 Biz öldürmedik. Bu hususta hiçbir bilgimiz de yok, dediler.

Muhayyısa, cesedi kuyudan çıkardı. Kefenleyip gömdü. Medine'ye gelerek Allah Resu00fblüne durumu anlattı.

Peygamberimiz bunun üzerine Yahudilere haber gönderdi. Ya katili teslim etmelerini veya öldürülenin diyetini ödemelerini istedi. Yahudiler:

u2013 Onu biz öldürmedik. Öldüreni de bilmiyoruz, diye cevap yazdılar. Peygamberimiz bunun üzerine, bu cinayet davasını çözümlemek için, o sıralar Araplar arasında geçerli bir çözüm şekli olan Kasame usulüne başvurdu. Bu usule göre, bir kişinin cesedi, bir topluluğun mahallesinde ölü bulunur, onu kimin öldürdüğü bilinmez ve fakat o kavmin öldürdüğü iddia edilir, elli kişi de bu hususta yemin ederse; davacı taraf maktulün diyetini almaya hak kazanırdı.

Eğer davacılar, kendileri yemin etmez, karşı taraftan elli kişi seçerek onları yemine davet eder, onlar da maktulün kendileri tarafından öldürülmediğine yemin ederlerse, dava düşer, böylece davalı taraf diyet ödemekten kurtulurdu.

Yemin edecek elli kişi bulunamazsa, bulunanlar, yemin sayısını elliye tamamlarlardı.

***

Abdullah'ın kan diyetini dava eden Müslümanlar, yemin etmeye yanaşmadılar. Zira ellerinde kesin bir delil yoktu. Yahudilere yemin teklif edildi. Onlardan elli kişi cinayetle ilgileri olmadığına hemen yemin ettiler.

Dava böylece sonuçlanmış, Yahudiler diyet ödemekten kurtulmuşlardı. Ancak Abdullah'ın kanı boşa gitmiş gibi bir durum ortaya çıkmıştı. Bu ise, Müslümanları rahatsız ediyor, kesin suçlu gözüyle gördükleri Yahudilere, kinlerini artırıyordu.

Peygamberimiz, Yahudilerle Müslümanlar arasındaki bu gerginliğin böyle sürüp gitmesini ve Abdullah'ın kanının yerde kalmasını uygun görmedi. Onun kan bedelini vermeyi, kendisi üstlendi. Abdullah'ın ailesine yüz deve ödedi. Develer, zekat develerinden verildi.

Peygamberimizin Abdullah'ın diyetini ödemesi, cemiyette ortaya çıkan bir huzursuzluğu yatıştırmak, gerginliği gidermek içindi. İki toplumun birbirlerine karşı kin ve intikam düşünceleri içinde yaşamaları tehlikeliydi.

Allah Resu00fblü barış, süku00fbn ve asayişi sever; toplumda herkesin birbirlerinin haklarına saygılı olmalarını isterdi.