Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2441.59
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Aralık 2015

PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED (SAV) İBRAHİM PEYGAMBERİN DUASI, İSA PEYGAMBERİN MÜJDESİDİR

Ubade bin Samit'ten:

u2013 Ben İbrahim peygamberin duasıyım. Beni en son (ve en çok) müjdeleyen (peygamber de) Meryem oğlu İsa'dır.

(İbni Asakir; Camiussagu00eer, 2703)

* * *

Bu hadis, müslümanlara, Yahudi ve Hristiyanlarla diyalog kapısını aralamaktadır. Çünkü Peygamberimiz, yahudilerin atası sayılan İbrahim Peygamberin neslinden gelmektedir. İbrahim Peygamberin oğlu İsmail, Peygamberimizin büyük dedesidir. İbrahim Peygamberin diğer oğlu İshak'ın neslinden de tüm Benu00ee İsrail Peygamberleri gelmiştir.

İbrahim Peygamber, eşi Hacer'i Mekke'ye yerleştirdikten sonra, Filistine geri dönerken yaptığı duada, ahir zaman Peygamberinin kendi neslinden gelmesi için, Rabbinden istekte bulunmuştu:

u2013 Ey Rabbim! Ben, eşim Hacer ile oğlu İsmail'i bu çorak vadiye namazlarını dosdoğru kılsınlar, dinu00ee vecibeleri rahatça yerlerine getirsinler diye yerleştirdim. Bu bölgeyi sen, afet ve düşmandan muhafaza eyle. Emniyetli bir belde kıl.

İnsanların gönüllerini buraya meylettir de gelip yerleşsinler.

Eşimle çocuğumun yalnızlıklarını gidersinler. Onlardan sadece Allah'a ve ahirete iman edenleri türlü türlü meyve ve nimetlerle rızıklandır.

Ya Rab! Sen bizim gizli ve aşikar bütün hallerimizi bilirsin. Yerde ve gökte, senden hiçbir şey gizli kalmaz" (İbrahim, 37-38)

Hz. İbrahim, bu duasıyla Allah'tan 3 şey istiyordu:

Birincisi: Mekke ile civarının güvenli bir belde olması.

İkincisi: Oralara insanların gelip yerleşmesi.

Bu iki dua da Allah tarafından kabul edilmiş, her iki husus da sonradan gerçekleşmiştir.

Üçüncüsü de: Mekke ile civarında yalnızca Allah'a ve ahirete iman eden insanların barındırılmaları...

Cenab-ı Hak vahiyle Hz. İbrahim'in bu üçüncü isteğini düzeltti. Sadece iman edenlere değil, hem mü'minlere, hem de kafirlere hepsine birden rızık vereceğini, ancak kafirlerin bu nimetlenmesi kısacık şu dünya hayatına ait olup ahirette ebedi bir azaba düçar olacaklarını bildirdi.

Eğer Cenab-ı Hak, Hz. İbrahim'in duasının son kısmını da aynen kabul etmiş olsaydı, imtihan sırrı bozulmuş olacaktı. İman-küfür mücadelesi ortadan kalkar; imtihanın, süfli ve ulvu00ee ruhların birbirinden ayrılması neticesi, tahakkuk edemezdi. Hem Hatemü'l-Enbiya Hz. Muhammed (S.A.V.)'in peygamberliği de, vücud bulamazdı. Çünkü Cenab-ı Hak, Hz. Muhammed'i (s.a.v.) Mekke halkının şirk ve küfrü üzerine Nübüvvet vazifesiyle vazifelendirerek göndermiştir. Bu dua kabul olsaydı, Mekke ve civarında kafirler barınamaz; dolayısıyla Peygamber göndermeyi gerektirecek bir çevre meydana gelmezdi.

Görüldüğü gibi, İbrahim Peygamberin bu duasının ilk 2 şıkkını Allah (c.c.), bütünüyle kabul etmiştir. Bu sebeple Peygamberimiz, "ben İbrahim Peygamberin duasının mazharıyım," buyurmuştur.

İbrahim Peygamberle olan ilişkisini ve yakınlığını ifade etmekle Peygamberimiz, Yahudilerin İslam dinine olan husumet ve düşmanlıklarını ortadan kaldırmayı düşünmüş; İslamiyet ile yahudiliğin arasında İbrahim Peygamberin ortak bir ata olduğunu ifade etmek istemiştir. Sağduyulu, insaflı, hakperest, samimi yahudilerin, bu gerçeği kabul edip İslamı benimsemelerini beklemiştir.

Peygamberler içinde Peygamberimizden en çok bahseden, adeta onu ümmetine müjde verircesine haber veren Peygamber, İsa (a.s.)'dır.

İsa (a.s.)'ın Peygamberimizin geleceğini müjdelercesine bildirmesinin 2 hikmeti vardır:

Birincisi: İsa Peygamber, Yahudilerin direnmesi, Romalıların da zulmü sebebiyle, tebliğini tamamlayamamış, 3 yıllık kısa bir peygamberlik süresinin sonunda, Allah tarafından yeryüzünden çekilip alınmıştır.

İsa Peygamberin tamamlanamayan ve kendisinden sonra büyük bir tahrife uğrayan dini, İslamiyet ile tamamlanmış, tahriften kurtulmuştur.

İkincisi de, İsa (a.s.)'ın şahsına ve annesi Meryem'e yahudiler çok büyük iftira ve isnadlarda bulunmuşlardır. Hristiyanlar da İsa (a.s.)'ın sevgisinde ifrata gidip onu adeta ilahlaştırmışlar, Tanrı'nın oğlu kabul etmişlerdir.

Bu büyük iftira ve inanç sapkınlığını, İslamiyet düzeltmiş; Kur'an, İsa (a.s.) ile ilgili tüm gerçeklere açık bir dille yer vermiştir.

Hristiyanların Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği hakkındaki en büyük tarihi yanılgılarını da, yine Kur'an düzeltmiştir.

O şanlı nebinin perişan bir vaziyette, misli görülmemiş bir zulüm altında, kendisinin Allah tarafından terkedildiği duygusu içinde çarmıha gerildiği inancını, temelden reddetmiştir.

İsa Peygamberin, çarmıha gerilmeden, işkence ve eziyet görmeden, daha da önemlisi Rabbi tarafından kendi haline terkedilmeden, semaya çekildiğini haber vermiştir.