Dolar (USD)
35.16
Euro (EUR)
36.61
Gram Altın
2975.97
BIST 100
9949.01
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Kasım 2020

Peygambere sataşan zavallılar…

Batılılar her sıkıştıklarında, ıslama ve İslam’ın aziz peygamberi Resulullah’a (sav) dil uzatıyorlar. Ona hakaret içerikli karikatür ve yazılar döşeniyorlar. Karanlıkta kalınca korkularını bastırmak için ıslık çalan zavallılar durumuna düşüyorlar.

Uzun yıllar, derin İslam düşmanları, daha çok kaçak güreştiler. İslam’a saldırmayı, daha çok İslam ümmeti içinden ürettikleri fıkır akımlarıyla yaptılar. Fetö ve türevleri, Kesnizani vb. tarikatlar, sünnet düşmanı reformistler ve daha çok selefilik adını kullanan çağdaş haricîlik, bunun açık örnekleridir. Tarih boyunca da bu böyle devam etti.

Hatta Resulullah'ın (sav) ashabını (Rıddvanullahi aleyhim ecmeîn) gözden düşürmek için ta 1300 yıl önceden Yahudi asıllı Abdullah bin Sebe’ vasıtasıyla Şia mezhebini dahi kurdular. Eğer sahabeyi güzden düşürebilirlerse, Resulullah'ın (sav) sünneti de hatta Kur'an'ı Kerim de gözden düşmüş olacaktı. Nitekim Şia bu misyonunu asırlardır çok ustaca yerine getirmektedir.

O yetmedi, 300 yıl kadar önce, Şia’ya karşı gibi gösterilen vahabi fırkası geliştirildi. Bu fırka da Şia gibi, kedisinden olmayan Müslümanları tekfir etme fikrine odaklı oluşturulmuştu. Çünkü tekfir hastalığı, Müslümanlar arasında tefrika çıkarmanın en etkin yöntemiydi. Bu fırka da Şia gibi, yıllarca Müslümanları kendi içlerinde birbirleriyle didişmelerine sebep oldu ve olmaya da devam etmektedir.

Bu filim yeni değil. 14 asırdır, her renkten kafir, müşrik ve mülhitler, bunu sürgit devam ettirmişlerdir. Ama her defasında hüsrana uğramış, İslam’a, İslam peygamberine ve onun sahabelerine attıkları çamur sonunda yine kendilerine dönmüş ve hüsrana uğramışlardır.

Şu anda kimi batılı liderler ve onların borazanı kimi yayın organlarının, alenen İslami değerlere ve insanlığın efendisi Resulullah (sav) dil uzatmaları, aslında bitmişliklerinin delilidir. Son bir ümit bizzat kendileri açıktan saldırıyorlar. Ama bu saldırılarında hüsrana uğrayacaklardır.

Neden mi?

Çünkü hakka ve hakkın taraftarlarına savaş aşanlar, aslında hakkın sahibi ve bir ismi de Hakk olan Allah'a (cc) savaş açmış oluyorlardı. İşte Allah (cc) hadisi kutside şöyle buyuruyor: "Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı (akleden kalbi, konuşan dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, Mü’min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem." (Buhârî, Rikak 38.)

Resulullah (sav) ve davasının ilahi koruma altında olduğunu anlatan sayılamayacak kadar çok ayet ve hadisler mevcuttur. İşte onlardan sadece bir tanesi: “Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.” (Tevbe 9/40)

Tarih boyunca ıslama ve Müslümanlara saldırılar, asla İslam’ı geriletmemiş, aksine hep ilerletmeye devam etmiştir. Moğol istilaları, Haçlı savaşları ve daha nice savaşlar sonrası hep böyle oldu. Belki zaman zaman sektelere uğramış, zorluk ve çileler çekmiş ama asla geri kalmamış, zelil ve mağlup olmamıştır. Bu dün böyleydi, bugün böyledir, yarın da böyle olacaktır. Son bir asırdır yaşadıklarımız da geçmişin tekrarı gibidir. 11 Eylül saldırıları ve Arap baharı sonrası geliştirilen taktikler de işe yaramadı. İslam hala tüm dünyanın gündeminde olmaya ve ilerlemeye devam etmektir.

Ama Kur'an'ı Kerim'in ifadesiyle onların kalpleri var ama anlamaz, gözleri var görmez, kulakları var, hakkı işitmezler. İşte şimdi ki mülhitler, münafıklar ve müşrikler de aynen böyledir. Dolayısıyla Makron, sair batılı liderler, dışarıda ve içerideki Fransızların da çırpınmaları boşunadır. İslam, İslam peygamberi ve İslam davetçilerine olan saldırılar sonunda boşa çıkacak ve zafer İslam’ın olacaktır.