Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.01
Gram Altın
3010.16
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Aralık 2021

​Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi

Türkiye’nin yeni ekonomi modelini “istemezükçüler” Merkez Bankasının faiz indirimi kararı sonrasında dövize talebi artırarak döviz kurunun yükselmesine neden oldu. Döviz yükseldikçe doları olan “sosyal medya ekonomistleri” daha fazla yükseleceği korkusu pompalayarak dolara talebi artırdı.

Aslında Merkez Bankası bu konuda 23 Kasım’da uyarısını yapmıştı.

Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı Kur Korumalı TL Vadeli Mevduatları ve Katılma Hesapları modeli sonrası döviz kuru hızla düşüşe geçti.

Bundan sonraki süreçte Türkiye'nin önünde üç yol var.

1) TL değer kazanır, ithalat artar, ihracat yavaşlar, cari açık artar (eskiye dönüş)

2) Cari dengeyi sağlayacak bir döviz kurunda dengelenir. Türkiye ekonomisi ne büyür, ne küçülür.

3) Cari fazla verecek seviyede denge sağlanır, Türkiye ekonomisi büyür

Türkiye üçüncü seçeneği seçtiğini aslında Merkez Bankası başkanının 28 Ekim’de yaptığı yılın son enflasyon raporu sunumunda ilan etmişti.

Gelelim açıklanan paket sonrası yaşanacak sürece… Adım adım ilerleyelim…

Döviz kurundaki durağan durum devam ettiği sürece Döviz Tevdiat Hesaplarındaki(DTH) çözülme artarak devam edecektir. DTH’lar çözüldükçe döviz kuru durağan kalmaya devam edecektir. Daha fazla düşecektir demiyorum. Çünkü dövizin çok düşmesi istenen bir durum değil. Düştükçe Merkez Bankası rezerv artıracaktır.

Modelin asgari vadesi çok stratejik bir biçimde belirlenmiş. En az 3 aylık vadeli olarak belirlenen süreç, Türkiye için önemli kırılma noktalarının olduğu bir süreç…

Ocak ayının 3’ünde TÜİK Aralık ayı enflasyon oranlarını açıklayacak. Gerek küresel enflasyon, gerekse döviz kurundaki artış sebebiyle artan ÜFE artık TÜFE’ye yansımaya başladı. Birçok üründe ciddi fiyat artışları yaşandı. Aralık ayı enflasyon verisi sonrası döviz kurunda yükselme olmamasıyla birlikte birçok kişi dövizde kalmanın mantıklı olmayacağını, enflasyon karşısında dövizin de kendisine fayda sağlamadığını görünce bir kısmını kurtarmak için modele dâhil olacaktır.

Modele dâhil olma miktarı arttıkça dolarizasyon azalmaya devam edecektir. Dolarizasyon azaldıkça model kapsamında Merkez Bankası’nın ve Hazine’nin üstlendiği kur farkı ödemesine gerek de olmayacaktır.

Bunların yanında ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırımı yapacağı da biliniyor. Uygulanan faiz politikasıyla ülkemizde sıcak para olarak adlandırılan yabancı sermaye kalmadığı için FED’in faiz artırımı, Türkiye’de önemli bir etki oluşturmayacaktır. Hanehalkının gidip ABD bankalarına para yatırması beklenmediği için ve dolarizasyon da azalmış olacağı için FED faiz kararı Türkiye piyasasında önemli bir etki oluşturmayacaktır.

Temmuz ayında 27 milyar dolar olan cari açık Ağustos ayında 23 milyar dolar, Eylül ayında 18,4 milyar dolar Ekim ayında ise 15,4 milyar dolar oldu. Bu hızla giderse mart-nisan gibi cari denge sağlanır.

İşte asıl film bundan sonra başlayacak…

Sonraki aylarda ise ihracatın artarak devam etmesiyle cari fazla verme süreci başlar. Cari fazla süreciyle beraber bugün uygulanan politikaya da gerek kalmaz. Yaz aylarında turizm sezonunun açılmasıyla cari fazla hızla artmaya devam ederken Türkiye'nin elinde çok ciddi anlamda döviz bolluğu olacaktır. Ondan sonraki süreçte artık döviz kuru dengede olacağı için ithal maliyetleri artmaz. Enflasyon düşer. Bununla beraber faiz oranları da düşer. Nükleer santralin devreye girmesi, Karadeniz gazının kullanılmaya başlamasıyla enerji ödemeleri azaldıkça cari fazla daha fazla artacaktır.

Döviz kuru cari fazla verecek seviyede dengede kalması istendiği için Merkez Bankasının rezervleri sürekli artacaktır. Artık cari fazla veren ülkeler ligine girecek olan Türkiye için Varlık Fonu daha aktif bir görev üstlenecektir. Varlık Fonu aracılığıyla Türkiye istediği yatırımı rahatlıkla yapabilecek seviyeye gelecektir. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu stratejik yatırımların yapılmasında öncü rol üstlenecektir.

İstanbul Finans Merkezi’nin de açılmasıyla finans piyasalarında da artık ciddi bir hareketlilik yaşanacağını söylemek mümkündür.

Cari fazla verilmesiyle beraber biriken tasarruflar ile Ar-Ge yatırımları daha hızlı artırılabilir, daha yüksek teknolojili, daha yüksek katma değerli üretimleri artırabiliriz.

Artan toplam gelir vatandaşın gelirlerini artırırken devletin vergi gelirlerini de artıracaktır. Ekonomik olarak güçlenen devlet memurlarına daha fazla maaş ödemesi gerçekleştirebilecektir.

Sözün özü şu: Devletin yol haritası belli. İhracat artarak devam ederken vatandaşların da bu yol haritasına göre kendi yolunu belirlemesi çıkarına olacaktır. Dolar alıp TL cinsinden kâr ettiğini sanmak yerine ihracat yapıp döviz kazanmak daha kârlı olacaktır.