Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.24
Gram Altın
2996.50
BIST 100
9431.15
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Haziran 2022

Perşembenin gelişi çarşambadan belli

Dünyanın yaşadığı ekonomik çöküntünün, 2008 yılında ABD’deki “MORTGAGE KRİZİYLE” tetiklendiğini söylemek hiçte abartılı sayılmaz.Çünkü krizeçare olarak, rezerv parayı tekeline alan ve “matbaayı” ellerinde bulunduranların; parasal dengeyi bu şekilde kontrol ederek, enflasyon tehlikesini savuşturacaklarına, böylelikle de kurdukları düzenin sonsuza dek devam edeceğine inandıkları sır değil. Gerçi ilk başlarda, her şey istedikleri gibi gidiyordu aslında. Ancak sonrasında; karşılıksız paralar sebebiyle devasa boyutlara varan açıklar, borçlanmalar ve ödeme sıkıntıları, mevcut krizi beraberinde getirdi. Birde buna patlayan bombalar, cereyan eden terör olayları, ekonomik ambargolar, finansal krizler, Pandemi, kopan tedarik ağı ve istikrarsızlık tablosu eklenince, dünyanın KAÇINILMAZ SON ile yüzleşmek durumunda kaldığı malumunuz.

Bu manada refah toplumlarını var eden suni süreçlerin, şimdilerde onu yok ettiğine şahitlik ettiğimiz aşikâr. Öyle kidünyanın en büyük 5. ekonomisi İngiltere’de dahi, enflasyon krizi nedeniyle 90 bin memurun, işten çıkarma görüşmelerinin buna işaret ettiği net. Tabi Avrupa’da kimi ürünlerde fiyat artışlarının % 300'ün üzerine çıkması ve marketlerde, 600'den fazla ürünün bulunmasında sıkıntı çekilmesi de cabası. Hatta Almanya Ekonomi Bakanı Habeck’in; “Almanya'nın doğu kesiminde akaryakıt ve gaz sıkıntısı yaşanacağını” söylemesini de bunlara ilave etmek mümkün. Anlayacağınız eğer bir şeyler değişmezse, bu SPESİFİK ÖRNEKLERİN müteselsile yayılmasına şaşırmamak gerekiyor. Bu ise geriye, her zaman olduğu gibi tek bir seçenek bırakıyor. O da KRİZLER DERİNLEŞTİKÇE, SAVAŞLARIN YAYGINLAŞMA İHTİMALİNDEN başkası değil maalesef.

Özetle dünyanın bilinmez bir geleceğe doğru, hızla sürüklendiği açık. Ama ne olursa olsun, devletimizin yaşanan sıkıntıları, EN AZ HİSSETMEMİZ için var gücüyle çalıştığını da kimse inkâr edemez. Yanlış anlaşılmasın! Her şey, süt liman değil elbette. Lakin problemleri ÇÖZME GAYRETİ gösteren, bir iradenin söz sahibi olduğu da muhakkak. Zira onca sıkıntıya rağmen yatırımların, savunma sanayi atılımlarının, enerji/maden arama ve çıkarma faaliyetlerinin, işletmelere verilen desteklerin, hizmet odaklı anlayışın vb. çalışmaların, devam etmesini başka türlü açıklayamayız. Üstelik aynı esnada Vatanın Bölünmez Bütünlüğü adına, terörle mücadelenin sürdürülmesi de kesinlikle yadsınamaz. Kısacası bir ve beraber olduğumuz müddetçe, İNŞALLAH YENİ DÖNEME ADIMIZI YAZDIRMAMIZ kuvvetle muhtemel görülüyor. Keza Sn. Cumhurbaşkanımızın; “Gelin hayırda yarışalım. Gelin eser ve hizmette yarışalım. Gelin sorunların, sıkıntıların çözümünde yarışalım. Gelin vizyonda yarışalım” sözlerinin, bu bağlamda fazla söze hacet bırakmadığı şüphesiz.

İşte o yüzden birilerinin ALGILARINA kapılmamak, hepimiz için hayati öneme sahip. Sonuçta Dünya bu haldeyken, bir takım odaklarca yaldızlı vaatler sunulmasının, oldukça EĞRETİ durduğu ayan beyan ortada. Bunu idrak emek için de, kâhin olmaya hiç gerek yok. Kaldı ki olayların gidişatının; olası sonuçlar hakkında fikir yürütmemize ve buna göre pozisyon almamıza, olanak sağladığı kati surette tartışılmaz. Fakat aksi bir davranış da tıpkı “Temel’in yerde muz kabuğu görmesi ve akabinde, Eyvah yine kayıp düşeceğum!!!” demesine, benzer bir durumu ihtiva etmesi işten bile olmayacaktır. O sebeple sınır ötesinde,“ne işimiz var” diyenlerin; terörle mücadele teskeresine,“hayır” oyu kullananların; savunma sanayi atılımlarını küçümseyenlerin; Sultan Abdülhamid Han’ı indirenlerle, aynı sloganları atanların; Gezi vandallığını, “milli şuur” biçiminde tanımlayanların; ülkesini, batıya şikâyet edenlerin; ABD başkanından, medet umanların ve rövanşist bir tıynette tehdit dilinden vaz geçmeyenlerin, bu ülkeye neler katabileceklerini sizlerin takdirine bırakıyorum… Yoksa iş işten geçtikten sonra, bir köşede dövünmenin kime bir faydası olabilir ki?