Pelı\u0307kan s\u0327akıması ve Batı
Ortadoğu'nun kendilerine ne kadar yakın olduğu kavransa Batı'nın "Pelikan şakıması"nın aslında "tazı çığlığı" olduğu anlaşılacak. Çünkü dünyada uzak-yakın gibi kavram ve ölçüler teknolojik gelişmeler sayesinde ortadan kalkmıştır.
Yüzyıl boyunca Ortadoğu kan gölüne dönmüş ise Batı ve Batı Medeniyetinin doyumsuzluğudur buna sebep. 1916 Sky-Picot ile yaratılan sınırların yüzyıl boyunca çatışmalara yol açacağı belliydi. Bir asırdır 1916'nın kavgasında bu bölge.
Sadece o mu?
Bugün bütün dünya uluslararası sistemin çöküşünün ağır bunalımını yaşıyor. Zaten adil olmayan, lakin yaptırım gücü münasebetiyle caydırıcılığı olan ve Batı'nın kurup diğer devletlere tahmil ettiği sistemin çöküşü demek nizaya sebebiyet veren olayları çözüme kavuşturan mekanizmanın çökmesi demekti.
Kim ne derse desin, nasıl düşünürse düşünsün, tarihin en büyük yıkımına yol açacak savaşının mukaddimesi yazılıyor ve yaşanıyor. Dikkat ettiyseniz ortaklıklar, ittifaklar kartların yeniden karılması ile darmadağın. Yeni mevziler, yeni ittifaklar geliyor.
Yaşadıklarımız II. Dünya savaşı sonrası oluşturulan paradigmanın iflasıdır. Emperyalist güçler yeni paradigmayı büyük yıkımdan sonra yeni güç dengeleri ile oluşturmaya kararlı.
Düşünebiliyor musunuz?
Çin ile her gün biraz daha yakınlaşan Rusya bu ülkeye SU-35 jetlerini veriyor. Türkiye aleni ve yüksek sesle 5'li Şangay'ın 6'lısını dillendiriyor. Korumasız kalacaklarını vehmeden Baltık ülkeleri, Trump NATO harcamaları-ödemelerini gündeme getirdiği için tedirgin.
İngiltere Soğuk Savaş'tan bu yana en büyük güç gösterisi olarak kabul edilen hamlelerde bunuyor. Estonya'ya 800 asker konuşlandırmaya hazırlanan İngiltere Romanya'ya Typhoon savaş uçaklarını gönderiyor.
Peki, Türkiye işin ne kadar farkında?
Türkiye özellikle 2012'den itibaren ABD ve AB'nin niyetini anladı. Nitekim son aylarda içerde yaşanan ve kimi zaman canımızı sıkan siyasi gelişmeler Türkiye'nin olan biteni kavradığını ve buna göre hamleler yaptığını gösteriyor.
Türkiye, İslam dünyası, hatta bütünüyle Doğu gelecek kasırgadan en kazançlı şekilde çıkmak zorundadır. Batı'nın Doğu'yu istila planı hazır. ABD ve AB başta Rusya ve Türkiye olmak üzere İran ve Arap Dünyasının sınırlarını yeniden çizmeyi hedefliyor. Bundan 90 yıl önce Bahreyn, BAE, Katar, Kuveyt, Ürdün, Lübnan, İsrail, Suriye, Irak hatta Suudi Arabistan diye ülke mi vardı? Bu coğrafyada halı kadar yere emirlik, krallık kuran güçler ve yeni patronları ABD bölge haritalarını daha da küçültmeyi hedefliyor. Eğer önlem almada gecikilirse Avrupa'nın doğusundan Pasifik'e kadar bütün devletlerin sınırları daha da daralmış olacak.
Zor mu? Daha 92 yıl önce, hatta 78 yıl önce Türkiye'nin bugünkü haritası oluşmadı mı?
Bundan 92 yıl önce Batılı devletlerin (İngiltere-Fransa) budadıkları Osmanlı haritasına nasıl da alıştık! Öyle ki bugüne kadar hatırı sayılır bir itirazda bile bulunmadık.
Geçin bunu, okullarımızda çocuklarımıza Türkiye haritasının hangi ezik koşullarda kabullenildiğini ve bu sınırların bu millete ne büyük haksızlık olduğunu bile anlatamadık. Üstüne üstlük övünerek "780 bin km kare vatan toprağı" klişesi dilimizden düşmedi. Vatan toprağı bu kadar mı? Ya on metre ötede tel örgülerle böldüğümüz dedelerimizden kalan tarlanın diğer yarısı kimin vatanı? Bayramlarda sınırın bu tarafında 2 metre, öbür tarafında da 2 metre geriden bayramlaşanlar kimler? Bu "mayınlı" coğrafyayı kim kimden ayırdı?
Sıkıştırıldığımız bu 780 bin kilometre karelik haritayla övünüyor olmamızın acı ve bir o kadar ironik yönünü kaç kişi hissedebiliyor?
Peki, acı soruyu soralım:
10 yıl sonra Kuzeydoğusu budanmış, Trakya'sı kesilmiş, Serhadi kopartılmış, Doğusu bölünmüş bir haritaya bakarak mesela "Vatanımız olan 590 bin kilometre kare üzerinde kirli emelleri olanlar karşılarında kahraman milletimizi bulacaklardır." retoriğine inanacak kadar hazım genişliğine sahip mi olacaksınız? Artık "590 bin kilometre kare vatan toprağını böldürtmeyiz" diye nutuk çekenleri mi alkışlayacaksınız?
Ulusalcılık-Milliyetçilik-yurtsever-vatanseverlik diye kala kala elinizdeki kalacak olan 590 bin km kareyi böldürtmeme yeminleri mi edeceksiniz?
Cevabınız "HAYIR!" ise iyi dinleyin;
Batılı dostlarımız! bütün gücüyle üstümüze gelmeye devam edecekler. İçerde siyasetin içindeki kimi işbirlikçileri ile, medya ve bürokraside kalan uzantılarıyla, iş çevreleriyle birlikte saldıracaklar. Eğer bizler sağlam durur, içerdeki kuşatmayı tamamen yarabilirsek AB diz çökecek. Amerika Atlantik ötesine çekilecek ve Batı medeniyeti "Medeniyetler Çatışması"nda mort olacak.
İşte o zaman batıdan gelen nağmelerin sevinç nağmesi olmadığını anlarız. Zira;
Pelikan ölmeden önce şakıyormuş, bilmeyen de bu şakımayı neşe şakıması zannedermişu2026